Medya Nübar :)
Yine şu lanet olası türkce dersine gitmek için evden çıkmaya çalışıyordum. Çalışıyordum çünki kıyafet sorunum halen devam ediyordu. Artık başka çarem yok giyiceğim bu şortu yine. Giydim bile. Saçlarımıda toplayıp sonunda çıktım evden.
"Selam Nübar"
"Salam" dedim bende gülümseyerek.
"Haha salammı?" dedi kahkaha atarak. Komik olan ne şimdi?
"Çok komiksin ya Nübar" hastamı bu?
"Hala anlamadın galiba şu sizin salamınız bizde sucuk gibi olan şeydende o yüzdün komiğime gitti" ay ne komik ne komik. Sucuk dedide acıktım gibi sanki. Doruk duymadı değilmi? Yok canım. Zaman niye geçmek bilmiyor? Bir,iki,üç saat derken hava kızarmaya başlamışdı artık.
"Evet bu testleride hall edersen süper olacak!" dedi genç ruhlu öğretmenim. Evet genç ruhlu hemde fazlasıyla. Benden bile enerjik. Zaten her kes senden enerjik Nübar. Öf iç ses sus sen.
Kaldırımda ruhsuz ruhsuz yürüyordum. Sonbaharın yavaş yavaş kendini göstermesiyle havada erken kararıyordu. Sokaklar biraz boş gibimiydi ne? Hemde acıkmış gibiydim sanki. Mahalledeki markete girip kendime yiyecek bir şey aldım. Ve ısıra ısıra eve doğru yürümeye başladım.
Karakter buluncaya kadarda fotodakide Ege olsun :)
"Acıktın mı? dedi zifir karanlığın içinden bir ses. "Hey burdayım!" nerdeki? Kafamı sağa sola çevirdim ama yok kimse? Delimi oluyorum? "Yukarı bak küçük kız!" kafamı kaldırıp yukarı baktığımda bir erkek gördüm. Bu? Afallamış şekilde hala yüzüne bakıyordum. Aniden çıktığı duvardan yere zıplayıp yanıma geldi. Elini uzatarak
"Evet oyum, hani şu sapık sanarak tekmeyi gelişigüzel koyduğun" yüzümün kıpkırmızı olduğundan yüzde yüz emindim. Yanaklarım yanıyordu adeta. Başımı aşağı salıp havada kalan eline bakdım bir anlık. Sıksamıydım? Sıkmasam ayıp olmazmı? Tekmeden sonramı Nübar? Güldürme. Geç kaldın. Ne? Çekti çocuk elini görmüyormusun? Gördüm.
"Şortdan vazgeçmedin bakıyorum" dedi bir kaç saniye bacaklarıma bakarak. Utanmıştım sanırım.. Evet.. ikinci kez giymemelimiydim? Bir daha giymeyeyim ben bir şey mir şey olur. Aman Ali Rza bey ağzımızın tadı kaçmasın. "Mmm jambonlu? En sevdiğim!" dedi elimdeki sandiviçden ısırıp ağzında çiynerken.
"Sen hiç konuşmazmısın?" afallamaktan çıkıp sonunda
"Şey ben? Danışaram" dedim.
"Dur bi ya? Sen nasıl konuşuyorsun, nerelisinki sen?"
"Azerbaycanlı" dedim ı'ları uzatarak
"Vay sahimi? Nü güzel" dedi bu sefer. Ee? Niye gelmişdi bu şimdi? Birde kırk yıllık arkadaşızmış gibi ne bu samimiyyet? "Hey? Adın ne peki?" allah allah ne oluyor burda? "Söylemiyecekmisin?" söyliyimmi?