Medyada Alara :)
Şu an mutfakta attığım bilmem kaçıncı turumdu.
Açım ben.
Ne yiyicem?
Zıkkım. Buz dolabında her şey var da olmasına. Yemekte pişiremiyorum ki. Keşke okulda yeseydim.
Durun! Aklıma geldi bir şey geldi galiba.
Tamam buraya gel güzel domates. Hızlıca yağ dökdüğüm tencereye atı verdim iki yere böldüğüm domatesi. Ne güzel yapmışım ben bunu? İyiki Nermin öğretmişti ha bana bunu. Acaba şimdi ne yapıyordur? Gittiğimden haberi vardır kesin. Üzülmüşmüdür? Elbette. Sırdaşısın sonuçta onada üzülü versin. Bencede iç ses!
Şu çamaşır makinesi nasıl çalışıyordu? Öf uğraşamayacağım! Ayağımla kirli çamaşırlara tekme atıp hepsini ortalığa savurdum.
Salona geçtiğimde sehpanın üzerindeki kitaplar çekti dikkatimi. Nerden çıktıysa karşıma şu türkce öğretmeni onuda anlıyamıyorum. O kadar da zor değildir bence.
Alfabe iki-üç harf dışında aynı. Bir tek şu hareket bildiren sözlerin telaffüzü zor. Dur birde şunları telaffüz edeyim son kez. Hıım mesela:
öğretmenim sözü burda yumşak g söylenmiyormuş yani öyretmenim oluyor hııım anladım anladım. Sınıftakilerinde adını söylenişini ezberlesemmi acaba? Olur,olur.
Alara? O ne ya Oloro gibi oluyor can nasıl söylüyordu? Alara şu ilk A'yı inceltiyordu biraz yani 'A'lara yaşasın oldu! Can'inki zaten kolay ama galiba iki isimi var Alara Umut Can diyordu. Birde şu Doruğun ismini biliyorum. Doruk? Öf ne ezberliyicem onun ismini ya kısacası ayı işte. Uzatmaya gerek yok. Ama ya ayı dersem? Kesin elinin tersiyle bi çakar ağzımın orta yerine görürüm o zaman ayıyı ben. Korkma iç ses buradayım. Şş sakin ol. Hayır deli değilim tabiikide.
Öf sabahları kalkmak işkence resmen işkence. Şu üç gündür giydiğim gömlekde kokuştu ha resmen. Kokuda yokki sıkayım.
Çık artık şu evden Nübar! Amanda aman iç sesciğim bu gün çokmu sinirli ne? Bari bi çay içseydim. Tamam, sustum.
Sabah sabah sigara içmekmi? Öğğ diye böğürdüm içimden.
Ahanda Doruk bu. Ne bakıyor öyle? Ayı.
Sınıfa girip etrafı süzdüm kimse oralı bile değildi resmen. Niye hiç ilgilenilmiyor benimle?
"Çocuklar! Çocuklar sessiz olun bi! Ders saatleri henüz hazır olmadığından ilk 2 ders boş" diyen öğretmenin sözünden sonra sınıftaki sevinç coşkusunu nasıl anlatayım ki size?
Şu Egemi ne he o ayaklarımamı bakıyor? Çek şu eteğini aşağıya Nübar, çek!
"Merhaba Nübar!" diye sevinçle bağırdı Alara. Evet bağırdı çünki sınıftaki sesten bağırmasını bile zorlukla duydum.
"Selam" diye cevapladım parmaklarım hala kulak deliğimdeyken.
"Ya burda çok ses var şimdi müdür yardımcısıda her an damlar sınıfa hadi o gelmeden kantine kaçalım.
"Şeey" dedim. "Bilmemki"
"Hadi ama dün tatlıda yemedin çay ısmarlarım sana. Can'da çay almaya gitmişti zaten." deyip elimden tutduğu gibi kapıya doğru sürüklemeye başladı beni. Çok sıcakkanlı ya! İlk gün ki Alara ikizi falanmıydı acaba?
"Ee Nübar anlat bakalım şu Azerbaycan nasıl bir yer?" deyip çayından bir yudum aldı. Cevap verecekken,
"Bırak Azerbaycanıda, kızları nasıl kızları güzelmi?" diyerek sözümü kesti Can.
Helal, helal deyip belinden vurdum kızın. Öksürüyü bitince
"Can şimdi bi çakıcam ağzına görüceksin güzellermi değillermi." dediğinde elinin tersini cana doğru kaldırdı. Yok eski Alara burda burda ikizi falan değilmiş rahat olun. Boş kantinden içeri biri girdiğinde arkamı refleks olarak sese doğru dönderdim. Oydu gelen şu yanımda oturan ayı. Korkma iç ses duymadı zaten sakin ol. Can aniden:"Sohbetinize doyum olmaz kızlar" deyip ayaklandı. Alaranın yanağından makas alıp ona doğru gitti.
"Merhaba Doruk" dedi Alara o'ları uzatıp el sallayarak. Sonrada çıkıp gittiler zaten. Arkasından biraz baktığımın farkında değildim açıkcası.
"Yakın arkadaşlar", "Onlar diyorum, yakın arkadaşlar"
"Haa başa düşdümm"
"Ne? Ne yaptın?"
"Nece ne yaptım?"
"Şu az önce söylediyin kelime"
"Ha başa düşdümmü? Yani şey hıım anladım yani.
"Haaa, garipmiş" dedi şaşkınlığı gitmemiş yüz ifadesiyle.
İki ders oyunca Alara bana okulu gezdirmişti. Çok büyüktü. İstanbulun en havalı özel okullarındanmış hemde. Geniş futbol,voleybol,basketbol meydanı, deney labaratuarları, tiatro gibi diyilecek kadar olan gösteri salonu, labirant gibi olan kütüphanesi ve en müthişitide olan ne biliyormusunuz? Genişmi geniş bir müzik odası vardı. Odayı gördüğümde gözlerim parlamıştı adeta.
Okul turumuz bittiğinde de sınıfa geçmiştik. Gün boyu Can nede şu yanımdaki hiç bir derse girmemişti.
Okuldan çıkıp sokaklara baka baka eve doğru yürüyordum, hemen eve gidib uyumak başkada hiç bir şey. Öf şu türkce dersi bu günde varmıydı değilmi? 3 saat uyumak? Bunada şükür.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Ördek" #WATTYS2019 (2016)
Novela JuvenilKapak tasarımı ve hikaye teması bana aittir.