24. "Sadece artık gidiyorum"

15 2 0
                                    

Hangi ara tüm olaylar beni bu kadar yorgunluğa sürüklemişti?

Gözlerine baktığımda her şeyi unutmaya ne ara başlamıştım ben?

Beynime sadece ona acıdığım için yardım ediyorum yalanını kabullendiremiyordum. Ya kabullendirmek istemiyorsam?

Sigaramdan çıkan son dumanla güneşin ilk ışıkları ahenk içerisindeydi. Tüm dikkatim yaranan manzarada iken tüm düşüncelerim onu içeriyordu.
Yaslandığım soğuk taş son baharın geldiğini bağırıyordu adeta. Balkon ise sonbahar için uygun bir mekan değildi sanırım.
Kulağıma gelen kapı gıcırtısı sesi ile yaslandığım duvardan ayrılıp arkama baktım.
Bir çift mahmur gözler gözlerimle buluşmuştu.
"Burda ne yapıyorsun?" diye sordu uykulu sesiyle.
Refleks olarak elimi yüzüne yaklaştırıp yanağını okşama isteğini içimde dondurup elimi aşağı götürdüm. Gözleri elimi takip ettikten sonra tekrar bana bakmıştı.
"Gidiyorum" dedim onu arkamda bırakıp odaya geçerek. Kapıya yaklaştığımda "bunu kast etmemiştim" dedi buruk sesiyle.
"Bende kast etmediyini anlamadım zaten, sadece artık gidiyorum" deyip evden çıktım.
Bir kat indikten sonra merdiven boşluğundan kapıya doğru baktım, kapıyı açıp ardımdan bakmıştı. Ve o bakışlar beni yıkmaya yetmişti.

Nefesimi dışarı verip hızlı adımlarla binadan çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Nefesimi dışarı verip hızlı adımlarla binadan çıktım.

Nübar'dan

Ne yaşamıştım şimdi ben? Daha doğrusu ne yaşattırıyordu bana? Bu kadar çok uzağımdayken neden ta yakınıma gelip duvarlar örüyordu? Peki neden bu kadar canım yanıyordu benim? Aklıma gelen şüpheler gözlerimden yaşlar süzülmesine sebep getirmişti.
Bir kaç gündür yaptığım tek şey yatmaktı. Ama hala kendimi yorgun hissediyordum. Kanepede sırt üstü uzanıp tavanı izlemeye başladım. Boşluğun içinde dans ediyordum sanki. Evdeki sessizlik canımı sıkmaya yeten ikinci sebepti. Birinci sebep ise.. Sessizliği bozan telefon sesiyle yerimden doğrulup telefona uzandım.
"Alo?"
"Canımmm!" dedi neşeli sesiyle Alara "Nasılsın?"
"İyi, iyiyim, sen?" dedim karşılığında
"Her zaman ki gibi, sana geliyoruz haber vermek için aramıştım"
"Alara gerek yok, ben iyiyim"
"İtiraz istemiyorum kuzum, hem, hem emir büyük yerden, görüşürüz!" dedi görüşürüzü uzatarak.
Emirmi? dedim içimden. Ne emirinden bahs ediyordu ki? Kaşlarım çatılmıştı.
Oturduğum yerden odaya göz gezdirdim. Ortalık baya dağılmıştı. Yerimden kalkıp ortalığı toparlamaya başladım. Azda olsa eve benzetmeye çalıştım mini çöplüğümü.
Kanepede ki yastıkları düzeltirken köşeye sıkışmış kapüşon dikkatimi çekti. Elime alıp inceledim. Onundu. Reflekslerim yine beni geçip kapüşonu burnuma doğru yaklaştırdı. Burnuma dolan kokuyu içime çekip bir az öyle kaldım. Neden böyle olmuştum? Kafam allak bullak olmuştu. Çalan kapı zili beni düşüncelerimden ayırdı. Kapı deliğinden baktım, Alara ve Can deliğe doğru yaklaşıp el sallıyorlardı. Tam kapıyı açacaktım ki elimde ki şey beni aceleyle onu koltuğun altına sokmama mecbur bıraktı.
"Nübar orda olduğunu biliyoruzzzzz hemen kapıyı aç" diye seslendi Can, kendini polisiye filminde zann ediyordu galiba.
"Kapa çeneni Can belki kız müsait değil,  üstünü giyinorsa" deyip cevapladı Alara.
Aceleyle kapıyı açıp "Hoşgeldinizzz" dedim suratıma yerleşdirdiğim sahte gülümsemeyle.
Ellerinde ki poşetleri elime tutuşdurup içeri geçtiler.
Biraz sonra salonda oturup çay içiyorduk.
"Ee Nübarcım ne yapıyorsun?" deyip saçımı okşadı Alara
"Gördüğün gibi işte"
"Yarından sonra okula dönersin artık"
"Yarından sonra?" dedim afallayarak
"Yarın pazar Nübar" dedi ağzında ki kurabiyeyi yere dökerek Can
"Ya Umut Can! topla şunları hemen" diye bağırdı Alara
Yere eyilip kurabiye kırıntılarını toplayan Can orada bir şeyleri kurcalamaya başlamıştı. İnşallah sandığım şey değildi. Allahım ne olur!
"Nübaaaar" dedi sırıtarak eğildiği yerden doğrularak Can "Bu?" verilen soruya karşılık dudağımı ısırmıştım.
"Bu Doruğun kapüşonu" dedi elindekini burnuna dikip koklayarak "kokusundan tanırım köpeği" şimdi bu cümleye gülüyümmü ağlıyımmı bilemedim.
"Şe-yy" yalan söyleyemeyeceğim galiba "Evet onun" dedim tek nefeste.
"Ya Can salakmısın dün bizimle beraber burada değilmiydi Doruk" Alaraaa teşekkürler
"Heee.." dedi Can tek kaşını kaldırarak "İnşallah öyledir canııım" yanaklarım kızarmıştı.
"Evet, geliceğim tabii ki, şey yani okula" şu an için konuyu değiştire bilecek tek yanıt buydu.
Başımı kendisine yaklaştırıp öpmüştü Alara bütün içtenliği ile. Öyle hoşuma gitmişti ki bu hareket. Kollarımı beline dolayıp kucakladım onu sımsıkı. Yalnız hiss etmemeye az da olsa yetmişti galiba.
"Kuzuum" dedi oda sarılmama karşılık vererek. "Her hangi bir şeye ihtiyacın olursa bize bildire bilirsin çekinmeden, bize talimatı Doruğun vermesine gerek yok, biz senin hep yanındayız"
Yavaşca ondan ayrılıp "Doruk?" diye sordum kaşlarımı çatarak.
"Bize Nübarla ilgilenin dedi beyefendimiz"
"Can yumurtlamasana"
"Banane" dedi bu sefer Can omuzlarını silkerek.
"Hadi biz şimdi gidelim Can" dedi yerinden ayaklanan Alara "ve Nübarcığım pazartesi görüşmek dileği ile"
"Nübar şunuda bırakıyorum belki koklarsın geceleri" deyip uzun kahkaha atdı Can bu sefer. Ne diyeyim şimdi ben? Kızamıyorum ki.
"Seni yakalarsam öldüreceğim Can!" dedi Alara, oysa Can çoktan dışarıya kaçmıştı bile.
Alara da yanağıma sulu öpücük kondurup az geçmeden evden çıktı. Bütün gün didişselerde bir birilerini sevdikleri o kadar çok belli ki.
Ayaklarımı yerde sürükleye sürükleye odama geldim yorganı açmadan kendimi yatağa bıraktım. Kahr etsin ışıkları açık bıraktım. Şimdi kalkacağım diye diye gözlerim ağırlaşıp kapanmıştı.

Merhaba.
İçimden geldiği ve sizleri sevdiğim için bölüm attım..
Vote ve içinizden geliyorsa yorumlarınızı esirgemeyin!
Teşekkürler! ❤️

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 07, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

"Ördek" #WATTYS2019 (2016) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin