"Cas!" diye bağırdım siyah gözleri gördükten sonra. Bana bakarak güldü.
"Efendim Dean." dedi yüzünde tiksindirici bir gülüş ile.
"Onun içinden çık seni orospu çocuğu!"
"Beni güldürüyorsun Dean. Şu haline bak ve biliyor musun? Senin homoseksüel olduğunu bilmiyordum."
"Kes sesini! Onu rahat bırak!"
"Onu sevdim açıkcası. Bırakmaya niyetim yok." diyerek bana yaklaştı. Gözleri hala simsiyahtı.
"Onu öldürmekten zevk duyacağım, Dean." dedi ve ani bir şekilde yan masada duran şırıngayı alarak, iğnesini karnına soktu.
"Hayıır! Bunu yapmaaa! Seni öldüreceğim!" dedim son sesimle bağırarak. Ona sapladığı iğne sanki bana saplanmıştı.
Ve bedeninden çıktı şeytan. Yere yığılan Cas'i görünce, bana bağlanan kablolardan kurtulmak için çırpınmaya başladım. Bir yandanda "Cass!! Yardım edin!!" diye bağırıyordum. Fakat kimse beni duymuyordu.
En sonunda kablolardan kutularak, Cas'e doğru eğildim ve akan kanı elimle bastırmaya başladım. Diğer elimle başını hafif kaldırdım.
"Cas-cas yalvarırım dayan." diye mırıldandım.
Gözlerini açtı ve birden yüzü canavara döndü.*
Gözlerim birden açıldığında yine hastaneydim. Az önceki olaylar aklıma geldiğinde birden olduğum yerden oturur pozisyona hızlı bir şekilde kalkarak, "Cas?!" diye bağırdım. Sağıma ve soluma baktığımda ise o yoktu.
Şaşkın bakışlarımla etrafa bakarken az önce olanların bir rüya olduğunu anladım. Rahatlayarak derin bir nefes aldım fakat burada değilse neredeydi?
Tam böyle düşünürken Bobby kapıdan içeriye girdi. Bana doğru yaklaştı.
"İyi misin evlat?" diye sordu. Ben ise şaşkınlıkla ona baktım.
"Bobby. Sen-sen nereden biliyorsun? Ayrıca buraya geleceğini tahmin etmemiştim." diyerek ona baktım.
"Duygusallığı sona bırakalım Dean. Sevgilin yan odada baygın. Ve fazlasıyla zarar görmüş." deyip geri çekildi.
"Ne? Fazla mı zarar görmüş? Ne tarafa Bobby?!" diyerek odanın kapısından hızla koridora çıktım.
"Benimle gel." dedi ve yürümeye başladı. Hızlı adımlarımla onu takip ettim. Sağ taraftaki kapıyı açarak içeriye girdi. Bende hızla arkasından odaya girdim. Gördüğüm manzara karşısında dilim tutuldu sanki.
Hızla yatağının yanına gidip ona bakmaya başladım.
Ona bakarken sessiz bir şekilde "C-cas..." deyip duruyordum.
Yüzünün yarısı çiziklerle doluydu. Dudağı patlamıştı ve yeni kanı durmuş gibiydi. Tamamen şaşırmıştım ve konuşamıyordum.
Birden kolundaki sayamayacağım kadar fazla olan çiziklere bakmaya başladım. İçimden kendime lanetler savururken, titreyen elimli kaldırarak parmaklarımla hafifçe çiziklerin üstüne dokunmaya başladım.
Bu çiziklerin benim yüzümden olduğunu bildiğim için her dokunduğumda içimde bir şeyler eriyordu. Kimbilir canı ne kadar yanmıştı? Şu an onun yerinde ben olmalıydım.Belkide hayatına hiç girmemeliydim. Çünkü o bunları yaşamak istemiyordu. Her şey benim suçumdu. Onun hayatını mahvetmiştim.
Bobby'in elini omzumda hissettiğimde irkilerek ona doğru döndüm.
"Benim yüzümden Bobby." dedim ağlamaklı çıkan sesimle.
"O iyi olacak Dean." diyerek karşılık verdi.
Yüzümü aşağı doğru eğerek, yatağının yanındaki sandalyeye oturarak elini ellerimin arasında aldım ve sıkıca tuttum.
"Özür dilerim Cas. Hepsi benim suçum." diye mırıldandım.
"Dean sende iyi değilsin. Dinlemen lazım." dedi Bobby.
"Ben iyiyim Bobby." dedim. Bundan sonra Bobby'de cevap vermedi. Başımı tekrar eğdim ve ağlamaya başladım. Gözümden akan yaşlara hakim olamıyordum.
İnsanın canından değerli olan birini karşısında böyle görmesi yıkıcıydı. Üstelik sorumlusu bendim.
Şimdi tek yapabileceğim şey onun uyanmasını beklemekti.