#4

576 45 28
                                    

Castiel ile sohbete dalmışken, kapıdan içeri Lisa'nın girdiğini gördüm. Onu gördüğümde sinirli ve şaşkın bakışlarımla bakmaya başladım.

Castiel "Bir şey mi oldu?" Diye sorduğunda, o çoktan yanımıza gelmişti bile.

Artık tahammül bile edemediğim yüzüyle, karşımda duruyordu.

"Dean."

"Senin burada ne işin var?!"
Castiel lafa girdi.

"Ben gideyim." Dedi. Anında Castiel'e baktım.

"Gidecek kişi kendini biliyor Castiel. Burada dur."

"Dean, konuşmalıyız."

"Seninle konuşmamız gerek ne kaldı? Git buradan."

"Dean ben o akşam sarhoştum. Ve,ve inan bana ne yaptığımı bilmiyordum."

"İnanmak mı? Sana mı?"

"Dean, lütfen."

"Lisa git buradan!"
Konuştukça sinirleniyordum. Ve Castiel tepkisiz bir şekilde bizi izliyordu.

"Dean ben seni hala seviyorum. Sabah uyanıp kendime geldiğimde, kendime lanet ettim."

"Sana olan nefreti mi görmüyor musun Lisa?"

"Dean izin ver konuşalım."

"Seni istemiyorum. Git buradan."
Bu sefer Castiel lafa dahil oldu.

"Sana git dediğini duymuyor musun?" Dediğinde ona baktım tekrar.

"Sen karışma Castiel." Dedim. Gözlerini devirerek masdan kalktı. Lisa konuşuyordu. Bir şeyler geveliyordu ama ben yanımdan kalkıp giden Castiel'e bakıyordum.

Lisa'nın eliyle koluma dokunmasını hissettiğim anda, kolundan tutarak onu ittim.

"Siktir git buradan sürtük!"
Dediğimde içeride oturan herkes bize bakmaya başlamıştı. Biri hariç. Castiel.

Lisa ağlayarak bardan çıkarken koşarak Castiel'in yanına gittim.

"Hey.." lafımı kesti.

"Meşgulüm Dean."

"Ben.." tekrar lafımı kesti.

"Dean sana meşgulüm dedim." Diyerek sert bir şekilde bana baktı. Ardından yandaki masata giderek sipariş almaya başladı.

Onu kırmıştım. Lisa'nın sinirini ondan çıkarmamalıydım. Ben tam bir aptalım! Az önce ona o sözü söylemem çok saçmaydı. Onun bir suçu yoktu ve ben sinirimi ondan çıkarmıştım.

Havada kalmış elimi, yumruk yapıp sıkarak, aşağı indirdim. İçimden kendime saydırırken, dişlerimi sıkmaya başladım.

Her ne kadar Castiel'e baksamda dönüp bana bakmıyordu. Yanımada gelmiyordu. Haklıydı.

Gözlerim dolmuştu. Kendime saydırarak hızlı bir şekilde barın kapısına geldim. Açarak dışarıya çıktım.

Yine iyi olan bir şeyi mahfetmiştim. Bunu yapmaktan nefret ediyordum.

İçim acıyordu. Hemde çok. Castiel ne yapmıştın bana böyle? Kendimi tanımıyordum. Ne ara bu kadar değer verdim ben sana? Ne ara bu kadar bağlandım? Bir erkek olmana rağmen sanki içimde yaşayan bir umuttun. Sanki herşeyimdin.

Sen gidersen bitecekmişim gibi hissediyordum. Tanışalı çok olmamıştı oysa. Belkide çok zamana gerek yokdu.

Kalbimin ritmiyle orantılı olarak gözyaşlarım yanaklarımı ıslatırken, barın kapısının açıldığını duydum. Ve ardından omzumda bir el hissettim.

Love, EverywhereHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin