#10

355 30 6
                                    

Daha fazla dayanamayıp, koltuğun üzerindeki çeketimi alarak dışarıya çıktım. Arabaya bindim. Cas'in evine gidiyordum. Bunu halledebilirdik. Bu yanlış anlaşılmayı düzeltebilirdim.

Yaklaşık yirmi dakikalık bir yoldan sonra, apartmanının önünde arabamı park ederek dışarıya çıktım.

Merdivenleri çıkarken kalbimin ritimleri değişiyordu. Aşırı tepki vermesinden korkuyorum. Beni istememesinden. Kovmasından.

Kapısının önüne geldim. Ellerim titriyordu. Kapısının ziline basarak beklemeye başladım. Bir kaç saniye sonra kapı açılmayınca tekrar denedim.

Sonunda kapı açıldı. Castiel yorgun bir haliyle, kan dolmuş gözleriyle bana baktı. Yüzü hala ıslaktı. Beni gördüğünde şaşırdı. Ama saniyeler sonra içindeki öfke, tüm bedenini sardı.

 Ama saniyeler sonra içindeki öfke, tüm bedenini sardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Napıcaksın?" Dedi sinirli bir ses tonuyla.

"Cas, içeri girmeme izin ver."

"Her şey için özür dilemek için geldin demek." Yine aynı ses tonuydu. Susarak ona baktım.

"Cas. Lütfen."

"Dean bu kadar kolay mı? Beni kırdığının farkında mısın?" Acıyla yutkundum.

"Farkındayım. Buraya bu yüzden geldim."

"Beni sevdiğini sanmıştım Dean." Diyerek kapıyı kapatıp içeriye girdi. O sözünden sonra orada kalakalmıştım. Sinirliydi çok hemde. Bir umut için gelmiştim fakat affetmiyordu. Son sözünden sonra, gözlerimden akan yaşlar kaldı geriye.

 Son sözünden sonra, gözlerimden akan yaşlar kaldı geriye

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aniden kapı açıldı ve Cas, bana sarıldı.

"Ben ç-çok üzgünüm Dean. Az önce öyle söylemek istemedim. Sinirliydim. Özür dilerim. Beni sevdiğini biliyorum." Dedi hızlı bir şekilde. Ağlamaya devam ederek, kollarımı kaldırdım ve ona sarıldım.

"Ben özür dilerim Cas. Her şeyi mahfetmek istemedim."

"Şş.. biliyorum." Dedi ve geri çekilerek elimden tuttu.

"Hadi içeri gel."

Beraber içeriye girdik. Odasına geldiğimizde ikimizde yatağının üzerinde oturduk.

Eliyle gözyaşlarımı sildi.

"Ağlama Dean, lütfen."

"Seni kırdığımı biliyorum Cas. Ben çok çok üzgünüm. Sadece o an tepki vermemin sebebi, daha sakince bir ortamda beraber açıklardık diye düşünmüştüm. Bir anda olunca, sadece şaşırdım."

Yüzümü iki elinin arasına aldı.

"İkimizde yanlış anladık." Dedi ve gülümsedi.

"Cas, be.."

"Şşş.. geçti Dean. Şuan yanyanayız değil mi?"

"Bir gün seni çok üzmekten korkuyorum, Cas."

"Böyle bir şey olmayacak." Dedi ve tekrar gülümsedi.

Ve birden ellerini çekerek, kendi önüne bakmaya başladı ve üzgündü.
Ne olduğunu anlayamadım.

"Beni yalnız bırakma Dean."

"Asla." Dedim ve yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Geri çekilmeme izin vermeden, eliyle başımı tuttu ve dudağıyla, dudağımı buluşturdu. Dudaklarımı ona teslim ettim. Bir elimle belinden tutarak, onu yatağa doğru ittim.

Yatağın üstüne uzanmıştı. Altta kalan elimi geriye çektim. Üstüne çıkıp, öpmeye devam ettim. Mükemmel bir uyum ile öpüşüyorduk. Birden geri çekildi.

"Dean merak ettimde Bobby işi ne olucak?"

"Kes şunu." Diyerek tekrar öpmeye başladım.
Yine geri çekildi.

"Sadece merak ettim."

"Cas şu anın tadını çıkarmama izin ver." Dedim ve bir kez daha öpmeye başladım. Bu sefer o da bölmedi.
Nefesimiz kesildiğinde ikimizde geri çekildik.

İki bacağından tutarak, onu kendime hızla çektim. Araladıktan sonra pantolonumun kemerini açtım. Daha sonra düğmesini. Castiel'inde pantolonunu kendi elimde tutup çıkardım.

"Dean bu kadar özlediğini bilmiyordum." Dedi ve güldü.

"Tahmin bile edemezsin." Dedim.

Elimle bacaklarından tuttum. İçine girdiğimde, birazda olsa inledi. Eğilerek bir taraftanda dudağından öpmeye başladım. Nefes nefese kaldığı için, ara ara geri çekiliyordu ve tekrar öpüyordu. Üstünde sürtünerek öpmem, beni dahada zevke getiriyordu.

Cas, elleriyle sırtımdan tutundu. Tırnaklarının battığını hissediyordum.

Biraz sonra inleyerek dudaklarını, dudaklarımdan ayırdı. Çıkardığı ses tonu bir kızdan farksızdı.

Hızlandım. Hızlandıkça o inliyordu. En sonunda bende inleyerek yanına yığıldım. Üstüme çıktı.

"Hemen mi pes ediceksin?" Dedi ve güldü.

Eliyle penisimi tuttu ve oturacağı pozisyona göre ayarladı. Ardından iki elini karnımın üstünde buluşturarak, zıplamaya başladı. Bu benimde inlememe sebep oluyordu.

Biraz sonra iki elini geri çekti ve bacaklarımın üstüne bırakarak, geriye doğru eğildi. Bende ellerimi, göğüs kısmında gezinditmeye başladım.

Kendini hızlandırmaya başladı. Hissettiğim hafif acı ve büyük bir zevkle, bir anda öne doğru inleyerek kalktım. Cas'de ellerini çekerek bana sarıldı.

İkimizde nefes nefese kalmıştık.

"Cas, bu harikaydı."

"Kesinlikle." Dedi ve ikimizde yatağa uzandık. Onu kolumun arasına aldım. Başını göğsüme yasladı.

Horlama sesleri çıkarmaya başladım.
Koluma vurdu.

"Öküzlük yapma Dean." Diyerek güldü.

"İnsan horlayamaz mı?" Dedim gülerek.

"Hayır." Dedi ve beraber güldük.

Alnına bir öpücük kondurdum.

"Her zaman yanında olacağıma söz veriyorum Cas. Seni yüz üstü bırakmıycam."

"Bunu biliyorum, Dean."

"Bobby konusuna gelince, eminim bizi anlayacaktır. Onu tanıyorum. İlk defa gördüğü için şaşırdı. Merak etme alışır."

"Ya alışmazsa?"

"Onu çok iyi tanıyorum Cas. Alışacak." Dediğimde acı bir şekilde yutkundum.

"Sana inanıyorum Dean."

"Biliyorum Cas. Seni seviyorum minik meleğim."

"Hey, bu çok hoş bir söz."

"Çünkü öylesin."

"Seni seviyorum."

"Bende seni seviyorum." Dedim ve gözlerimizi kapattık. Güzel bir uyku, her zaman iyi gelirdi. Yani en azından benim için.

Love, EverywhereHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin