1.7

205 18 5
                                    

Nefesleride zamanlarıda tükenen Myungsoo ve Hyomin sonunda ayrılmışlardı
Hyomin : Myungggg...sssoo? (Duraksayarak ve eliyle dudaklarına hafifçe dokunarak
Myungsoo : Beni affet... (Kısık bir sesle)
Hyomin : (Gözyaşları içinde) affetmek mi?
Myungsoo : Sadece beni affet lütfen (Yine kısık sesle Jiyeon'un duymasını istemiyordu)
Jiyeon ise tüm bu olay sırasında gözlerini kırpmadan onlara bakıyordu

Jiyeon'un ağzından~
Myungsoo'yu geçtim o belliki benim kıskanmam için ona baktığımı fark edince gözlerini kapatıp tutkuyla öptü Hyomin'i ama Hyomin'e ne oluyor? Onu çocukluğundan beri tanırım o böyle birşeye izin dahi vermezdi hemencecik kendini çekip tokatı basardı onu öpmeye cesaret eden kişiye ama bu sefer oda istermişcesine Myungsoo'nun saçlarına giden elleri yoksa ? Yoksa?
Ve artıkson ananos yapılıyordu ve Myungsoo son kontroller için uçağa doğru ilerliyordu Hyomin ise yanıma gelip "Neden ona karşı koyamıycak kadar aşık olduysam ki sanki?" diyerek bana sarılmıştı bense yerdeki bakışlarımı pasaport kontrolinden geçtikten sonra bana bakan Myungsoo'nun gözünün içine denk gelmesine ve birbirimize olan özlemimizi birkaç dakikalık bu bakışmayla unutmaya çalışıyorduk ve artık o zaman gelmişti tekrardan bu sefer gitmesi gereken ben değil oydu ama geride kalmakta en az giden olmak kadar acıtıyormuş onu fark ettim ve sonunda

Yazarın ağzından ~
Myungsoo uçaktaki yerini almıştı ve sadece uyumak ve uyumak istiyordu sanki bu ona bir kaçış yolu olabilicekmiş gibi Myungsoo uyumuştu ama asıl unuttuğu şey "Rüyalardı" veyatta "Kabuslar" mı demeliydim? Myungsoo yol boyunca birçok Rüya-Kabüs görmüştü
Kabüsu : Yine Hyomin'le öpüşüyordu ama bu seferkinde Hyomin onun sırtını tırnağıyla çiziyordu ve hemen üstündeki gömlekten kurtulup sırtındaki Hyomin'in tırnaklarıyla yazdığı "Purity = Saflık/Masumluk" yazısını arkasındaki ayna sayesinde okuyabiliyordu ve bir anda kabüs'tan uyanıp korkudan bütün kafası terlemişti hemen bir havlu bulup tüm saçlarını bozmayı göze alıp kafasını hızlıca temizleyip tekrardan uzanıp uyumaya çalışıyordu bu seferde ona yardımcı olması için kulaklıkla şarkıda dinliyordu tam bu esnada Rüyasına açılması için gözlerini dünyaya kapatmıştı
Rüyası : Tanıdık bir Dükkanda gelinlikle gömlek seçen Jiyeon'u arkası dönük olsada önündeki fark edince hemen yanına gitmişti Myungsoo ama arkası dönük olan Jiyeon arkasını dönünce kolundaki minik bir bebek fark etti dikkatli bakınca Jiyeon'un gömleği bebeği için seçmeye çalıştını fark eder ve Myungsoo "Hey Jiyeon" diye seslenince "İnsan karısına ismiyle seslenir mi? Neyse düğünümüze devam etmek için oğlumuza yeni gömlek almamız lazım malum yine üstüne kustu ya hemde bu dükkandan seni ilk gördüğüm bu şahene dükkandan alıcam yine Yesung'ımın gömleğini tek dileğim bir gün oğlumda hayatının aşkını burda gömlek seçen bir kızın olması" sözleriyle Jiyeon'dan alınca bir anda rüyadan uyandı Myungsoo ve hemen bilgisayarını açıp kafasını dağıtmak için evden çıkarken şöförünün ona verdiği ingilizce Dvd'sini açıp zaten iyi olan ingilizcesini tazelemek adına çalışıyordu ve yaklaşık 2 saat sonra uçak güvenle Amerika'ya inmişti Annesi ve Babası uçaktan inmesini bekledikleri oğullarını ne yazık ki göremiyorlardı çünkü Myungsoo Annesi ve Babası'nın onu en son gördüklerinden bu yana tam bir iş adamı olmuş ve hergün jilet gibi takım elbisesini giyip sabahın saat 9'da evden çıkıp gece ise 12'de eve dönen tamamen bir iş adamı olmuştu Annesi hemen oğlunun yanına gidip hemen koluna girip "Sen nasıl bu kadar kızın olduğu bu uçaktan sağlam bir şekilde çıktın oğlum? Bu nasıl tip?" Deyip ensesine vuran ve onu annesinin girdiği kolundan çıkartarak sarılan babasının övgü dolu sözlerine tekrardan hedef olmuştu "Senin sadece inanman gerektiğini sana hep söylemiştim ama artık senin büyüdüğüne ben inanmalıyım anlaşılan" deyip biraz geri çekilip oğlunun kollarını havaya kaldırıp ona tekrardan bakarak "İşte benim Aslanım" diyordu ki yanından geçen iki kızda uzaktan görüp hayran kaldıkları Myungsoo'nun babasının onlar yanlarından geçerken ki sòyledikleri dahada utanmalarına sebeb olmuştu çünkü Myungsoo'nun babası "Evet evet benim oğlum." Diyerek Myungsoo'yu işaret ediyordu Myungsoo ise bavullarını alıp anne ve babasını itercesine yüreterek ordan uzaklaşmak istiyordu ve artık arabadalardı ama Myungsoo tam arabaya anne ve babasından sonra binicektiki 5-6 kız onu durdurup selfi çekmek istediklerini söylediler ama İngilizce bilmemisinden korkarak çekiniyorlarda ama Myungsoo "Okey"diye cevap verince bütün kızlar çığlık atarak hemen Myungsoo'yu ortalarına alıcak şekilde bir poz verek 3-4 tane fotoraf çekerek "Teşekkür ederiz" diyerek tam uzaklaşırken birden bir kız durup Myungsoo'ya tekrardan dönüp pardon yaşın kaç acaba?
Myungsoo : Sana neden bunu söyliyim ki?
Kız : Sadece seni daha yakından tanımak istiyorum...
Myungsoo : Benim kadınlara olan inancımı bir kadın yerle bir etti o yüzden benimde aşkada sevgiyede inancım yok artık çok merak ediyorsan 19 yaşında sayılırım.
Kız : Bir kız için tüm kızları yargılaman bence çok bencilce neyse bende 18 yaşındayım (Kartını uzatır) sadece konuşmak için dahi olsa beni arıyabilirsin seni tekrardan kadınların aşık olunca neler yapabileceğini göstermeme izin verirsen pişman olmıycağına garanti verebilirim. Diyip birkaç adım uzaktaki arkadaşlarının yanına gidip biraz ilerledikten sonra arkasına kaçamak bir bakış atarak hala ona bakan Myungsoo'yu fark edince kafasıyla selam vermişti Myungsoo ise arabaya binerken hafif eğilip anne ve babasından özür dilemiş ve arabaya binmişti
Babası : Oğlum sana birşey sorucam.
Myungsoo : Buyur baba.
Annesi : Şimdi mi olması gerekiyor?
Myungsoo : Neler oluyor söyler misiniz?
Babası : Biz birşey duyduk Jiyeon denilen kızı Kore'de bulmuşsun? Ve onun yüzünden günlerce aç gezmişsin doğru mu bu?
Myungsoo : (Derin bir nefes alıp) Evet doğru onu okulumuza gelen değişim programı için gelen başka bir kolejin öğrencilerinin arasında buldum.
Annesi : Kolej mi ? Kız zenginmiymiş?
Myungsoo : Babası Kore'nin zengin iş adamlarından biriymiş meğersem "Dani'yi kıskanıp yapmış herşeyi"...
Annesi : Bak oğlum Dani senin için en iyiiii (yavaşça sesini alçaltıp onu durdurmaya çalışan eşinin sayesinde bakışlarını oğluna çevirmişti ki oğlunun olayları anlatırken olayı tekrardan yaşarken çektiği acıdan dolayı dolan gözleriyle karşılaştı) babası hemen oğlunun yanına geçerek yine ensesinden tutarak bu sefer masaj yaparcasına çekip bırakıyordu "Biz hep senin yanındayız sen kim benim için en iyi eş adayı dersen biz onu sever ve kızımız deriz yeter ki sen mutlu ol" deyip oğlunu sakinleştiriyordu ve sonunda evlerine pardon saraylarına gelmişlerdi beyaz saraydan tek farkı vardı oda rengiydi o derece ;) Myungsoo hemen bavullarını alıp kabaca evi dolaşıp salonda oturan anne babasıyla buluşup annesinin yanına oturup
Myungsoo : Bu evi annem dizayn ettirmiş ve her zamanki gibi mükemmel olmuş...
Babası : Nerden bildin? Hee tabi yaa senin ve annenin zevkleri birdi dimi? Bu katı ve üst katı annen dizyn etti ama alt katı bana bıraktı deyip ona sevgiyle bakan eşinin alnından öptü ve tekrardan bakışları annesinin kucağındaki minnak kafasını koyup uzanan Myungsoo'ya dönmüştü ki Myungsoo uykunun kollarına kendini bırakmıştı
Annesi (Uyanmaması için sessiz bir şekilde) Çocukkende kafasını her kucağıma koyduğunda uyurdu benim Myungsoo'm hiç büyümiycek deyip omzundaki eşinin elini tutarak yüzüne kocaman bir gülümseme belirmişti babası üst kattan battaniye almak için gidip gelene kadar eşide oğlunun elini tutarak uyuyakalmıştı eşi hemen ikisininde üstünü örterek onları izlemeye başlamış ki oda dün geceyi eşiyle heyecandan uykusuz geçirdiği için uyuyakalmıştı yaklaşık 3 saat uyayan Myungsoo uyanınca annesinin ayaklarını yavaşça kendinin biraz önce uzandığı tarafa doğru uzatır ve üstündeki battaniyeyi babasının üstüne serer ve balkona çıkar hava soğuktu ama Myungsoo'nunda içinde kocaman bir yanardağ vardı kimseye anlatamadığı o anda birden yan evden bir anda bir kız balkona çıktı (Saraylardan oluşan bir sitede yaşıyorlarmış :) :P ) ve Myungsoo'yla gözgöze geldiler ancak bu kız ona yaşını soran kız değil miydi evet evet oydu
Kız : Sen demek Bay ve Bayan Kim'in oğulları Myungsoo'sun
Myungsoo : Evet de siz kimsiniz? ailemi bir komşunun tanıyamıycağı kadar iyi nerden tanıyorsunuz?
Kız : Òzür dilerim benim hatam ben senin ailenin birlikte iş yaptıkları holdingin mirasçı ve tek veliahtıyım...
Myungsoo : İsminizi aileniz mi koymayı unuttu yoksa siz mi ailenizin işini ve parasını anlatırken unuttunuz.
Kız : Çok kabasınız....
Myungsoo : Ben her ne kadar öyle haklı olduğuma emin olsamda özür dilerim.
Kız : Özrün kabahatinden büyük neyse annen söylemişti senin hiç dost canlısı olmadığını Adım ise "Angelina" Angelina Queen
Myungsoo : Memnun oldum Angelina deyip uyanan annesinin onu aradığını fark edip Angelina'dan müsade alıp içeri girmişti
Annesi : Sen ne zaman uyandın bakalım?
Myungsoo : Yarım saat oldu babam nerde?
Annesi : Baban banyoda elini yıkıycak bizde pizza siparişi vercez tabi başka birşey istersen oda olur?
Myungsoo : Oğluna kaç zaman sonra görüyorsun ve ona Pizza mı yedirceksin?
Annesi : Saçmalama senin en sevdiğin şey değil mi Pizza başka birşey seviyorsan hemen pişireyim?.
Myungsoo (Büyükçe bir kahkaha atar ve annesine sarılıp) Beni bu dünyada en iyi seven ve tanıyan 2 kişiden birisin ya ben daha ne isterim senden dünyanın en güzel annesi ~
Annesi : Sana sahip olmak benim için resmen bir onur seni sadece sevmiyorum sen benim kalbimin kralısın.
Babası : Yaaa ben neyim prens mi?
Annesi : Tabiki herşeyden önce benim yakışıklı oğlum gelir :)
Babası : Peki o halde (Kapı çalar babası tam açmaya giderken eşine bağırır) zaten benim içinde oğlumuz senden önce geliyor diye bunu duyan Myungsoo acayip büyük bir kahkaha atar ve sinirlenen annesunin yanına oturur ve gelen pizza kuryesinden pizzaları alıp birlikte boraz zaman geçirdukten sonra bir dondurma alıp odasına gider ve yıldızları izlemek için balkona çıkar ve ordaki şezloga uzanır ve üstüne aldığı battaneye rağmen üşüsede ne tuhaftır ki elindeki dondurmayı yemektende geri kalmıyordu çocukluğundan beri Amerika'ya geldiği her seferinde yediği dondurmaydı bu ne acelesi varsa zaten uzun bir süre Amerika'da kalıcaktı ama nedense buna alışmak zordu arkasında hiç istemedende olsa üzdüğü Hyomin ve daha intikamını iyice alamadığı birde Jiyeon vardı intikam mı istiyorum? Peki ya neden? O üzülünce ben ne yapıcam? o acı çekerken ben kahkaha mı atıcam? Neyse ne o kız bana yaptıklarının hesabını vericek... derken kendi kendi birden bir ses işitti "Hala onu bu derece severken kimi kandırıyorsun kendini mi?" Myungsoo hemen kafasını sesin geldiği yöne çevirip Angelina'yla gözgöze gelmişti
Myungsoo : Ben onları sesli mi düşündüm?(Utanmıştı)
Angelina : Şey evet seni dinlemek istememiştim sakın yanlış anlama ben sadece yıldızları izlemeyi severim ondan burdayım.
Myungsoo : Sorun değil ama neden öyle dedin bilmek istiyorum...
Angelina : Çünkü çok acı çektiğin ve seni destekleyen biri olsa uçarak onun yanına gidicekmişsin gibi duruyorsun... Neden bunu ona ve kendine yapıyorsun ? Anlatmak istersen seni dinlerim.
Myungsoo : Daha kendime bile itiraf edemediğim şeyleri mi anlatıyım sana yani istediğin bumu?
Angelina : Ben sadece konuşmak istersen burdayım diyorum neyse ben artık yatsam iyi olucak yarın şirkete gelirse seninle orda görüşürüz.
Myungsoo : Yarın bizim şirkete mi geliceksin?
Angelina : Evet zaten ben sizin şirkette çalışıyorum yani çalışıyorum derken öğrenci değişim programı gibi bir programımız var şirketlerimizin arasında 1 yıl ben sizin şirkette çalışıcam 1 yılda sizin şirketten biri bizim şirkette genellikle yönetim ekibinden değişim yapıyoruz bende yarın ilk kez sizin şirkete gelicem lütfen orda ol!!!...
Myungsoo : Efendim? Neden?
Angelina : (Yüzü kızarır) Ol işte sende... deyip hemen odasına girer ve yorganını kafasına kadar çekip uyur
Myungsoo ise pek bir anlam veremez ama oda dondurmasını bitirip rüyalar alemine balıklama atlar...

/BÖLÜM SONU\
[♥BETÜL QUEEN♥]

I Just Love YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin