1 ay içersinde herşey hazırdı düğün için henüz 1 gün olsa bile Myungsoo'da Jiyeon'a uyananı baya bi zaman olmuştu düğünü evlenin bahçesinde olması işleri dahada kolaylaştırmıştı ve o büyük güne sadece 28 saat kalmıştı heyecandan uyuyamıyan ikilimizin buluşma noktası kimilerinin mihrap dedikleri yerdi daha önce uyanan ve günün doğuşunu izlemek için o noktayı seçen kişi Myungsoo olmuştu saniyeler sonra elinde bir battaniyeyle omuzuna bir öpücük bırakan kişiye dönüp bakınca Jiyeon'un yüzünü gördüğü anda " Onsuz nasıl yıllardır yaşıyabildiğimi anlıyamıyorum o güzel gözleri burnu ya dudakları kendi dudaklarından bile kıskandığı o dudaklar yarından sonra sadece onun mu olucaktı? Ya o güzel kalbinin ya o güzel beyninin kendisi dışında herkesi düşünen o mükemmel beynininde tek sahibi ben mi olucam? Onunla uyumak uyanmak kim bilir ne kadar güzeldir sadece nefesini yüzümde hissetmek için bile herşeyimi verirdim ama ben daha fazlasına sahip olucam yarın yani Jiyeon'uma! o benim eşim,karım olucak düşüncesi bile beni delirtiyor ama yarın neden bir türlü gelmiyor ki? " diye kendi kendine konuşurken Jiyeon'da dolu dolu gözlerle ona bakıyordu ve kendi kendine " Ahhh... Myungsoo ahh... kalbime öyle bi girdin ki sen burda başkalarına kalbini açarken ben taa dünya'nın diğer ucunda (Kore'de) hergün öldüm hergün anılarımdaki Myungsoo'nun kaybolmaması için evimden dışarı çıkmadım sırf başka yüzler görüp senin bu içinde fırtınalar kopsada gülen gözlerine sahip yüzün unutmaktan korktum hep, şimdi hala Seunghoo'nun acısını yaşıyorsun bense senin acı çekmeni izlemekten ve kalbimin yanışına mani olmaya çalışırıyorum tüm bunlar yetmezmiş gibi Seunghoo'un bana olan hisselerini ve yaptığı hatalardan haberin bile yok çünkü senin yüzüne bakınca sadece mutluluk ve güzel olan herşey üşüşüyor aklıma o incecik gözlerin ve yanakların (Myungsoo'nun yanaklarını avucunun içersine alıpca MyungSoo'da başını adeta kedi yavrusu gibi gözlerini yumup sağ tarafa doğru eğmişti) şuan ellerimin arasındalar ve senin o güzel başın sadece sana bakmak istiyorum ölene kadar bu surata bakmak istiyorum" diyordu Myungsoo ise dudaklarındaki küçük baskı yüzünden gözlerini araladığında Jiyeon olduğuna emin olduktan sonra ona yavaş yavaş karşılık veriyordu ki ilk kendini geri çeken gözyaşlarına daha fazla mani olamıyan Jiyeon olmuştu Myungsoo "Ne oldu?" diyince Jiyeon onu biraz önce kendi dudaklarıyla kapattığı dudaklarına bu seferde sağ elinin işaret parmağıyla kapatıp "Sana anlatmam gereken şeyler var lütfen beni dinle. Sadece beni kesmeden dinle!" deyip hiçbir şey anlamadığı her halinden belli olan Myungsoo herşeyi anlatmaya kararlıydı Jiyeon sonucu ne olursa olsun yalan olmıycaktı ilişkilerinde
Jiyeon : Seunghoo'yu tanımadığım yalandı! O benim çocukluk yani orta okul'un son senesinde tanıştığım dostumdu yani ve 1 yıl boyunca çıkmıştık ve o beni yani o beni " Myungsoo "Ne ? Sana ne yaptı?" diyince biraz korksada Jiyeon devam etmişti "Birgün her zaman ki gibi okul sonrası diğer dostlarımızla zaman geçirdikten sonra bana zorla yaklaşıp öpmeye çalışmıştı" Myungsoo sinirle birden ayağa fırlamıştı ki benide kollarımdan çekişrirerek kaldırmıştı "Seni ilk öpen bendim hani?" diyince Jiyeon zaten zor tuttuğu gözyaşlarını bırakıp sevdiği adam ona sırtını dönsede yinede ona sarılmıştı ve sessizce "Beni ilk öpen sensin Myungsoo ve bundan sonrada sen olucaksın!" diyince anlamıyan gözlerle tam Jiyeon'a dönerken Jiyeon o anki hallerinden memnundu ve bunu kollarını gevşetmeyip "Lütfen böyle duralıp!" diyip Myungsoo'yada memnuniyetini belirtmişti ve dakikalarca sessiz kalan Jiyeon sonunda tekrardan konuşmaya başlamıştı "Ben çok küçük yaşlardan beri dövüş kurslarına gittiğim için kendimi o an ondan koruya bildim ancak arkadaş ortamımızdan bu olayı saklayıp sadece anlaşamadığımız için ayrıldığımızı söylemiştik zaten Seunghoo'da sene sonunda okuldan transfer olmuştu Hyomin'de bunu bilmediği için bu saçma planı uygulamış sen Kore'den ayrıldıktan sonra bana anlattı planlarını ama benimde yeni öğrendiği şeylerde oldu tabi meğersem biz Seunghoo'yla çıkarken Hyomin'de ondan hoşlanıyormuş ama benim için bundan hiç kimseye bahsetmemiş bile lütfen ona kızma bu olanların tek suçlusu benim senden kaçmam ve bütün bunları saklamam o kadar salağım ki herkese inanıyorum." "Bundan sonra sadece bana inan canım sadece bana ve sana olan sevgime yarından itibaren sadece biz olucak ama ben senin bu yaralarını bilmiyordum neden bana karşı bu kadar kapalı bir kutuya dönüşüyorsun bilmiyorum ama bu emin ol ki çok canımı acıtıyor!" "Özür dilerim canım ne yapalım biliyor musun? Hadi oturup birbirimize sormak istediğimiz bütün soruları soralım" Myungsoo'da başıyla bu fikre onay verince ikiside biraz önce oturdukları yere tekrardan birbirlerine dönük bir şekilde oturmuşlardı Jiyeon "Önce sen"demişti
(A.N : Çok soru olucağı için sadece baş harflerini yazıcam)
M : En sevdiğin renk ?
J : Açık Mavi. Senin
M : Sarı (İnspirit'lere selam olsun) en sevdiğin yemek ?
J : Yemek olsunda desem çok mu ayıp olur? Senin?
M : Sarma :) diyince Jiyeon'un o malum günü hatırlamıştı ve manidar bir şekilde "Sarma mı yoksa Mantı mı?"
J : Benimle evleniceğine pişman oldun mu hiç? Yani sana yalan söy.... Jiyeon'un sözlerini dudaklarının üzerindeki işaret parmakları nedeniyle kesilmişti parmağın sahibi Myungsoo durgunlaşıp sadece "Asla" diyerek bu soruya cevap vermişti sonrada hemen yüzüne sahte bir gülümseme ekleyip sorulara devam etmişti
M : Gitmekten en çok hoşlandığın yer?
J : Seninle gittiğimiz her yer ama çocukluk zamanlarımdan bahsediyorsan ben nerdeye gitmekten çok neyle gittiğimizle ilgilenirdim yani uçak seyahetlerini hep diğerlerinden yani araba,tren,vapur yolculuğundan çok daha fazla sevmişimdir ya sen?
M : Benim için herşeyden ve herkesten kaçış yeri sadece zaten üyesi olduğum spor salonudur sensiz kaldığım her ızdırap dolu zamanlarda giderdim sonra Amerika'ya geldim bu seferde burda bir spor salonuna yazıldım yani spor benim için vazgeçilmez bir hobi
J : Üniversite'yi bitirince ne yapıcaksın?
M : Kocaman olan aileme bakmak için çalışıcam!
J : Kocaman aile?
M : Evet kocaman bir aile istiyorum 3 erkek 2 kızımız olsun istiyorum tabi sen ikisinide eşitleriyelim dersen oda olur bana uyar yani ^^
J : Sen ciddi misin? Ben bırak 5 taneyi 1 taneyi zor doğururum sen gelmiş 5 çocuk isterim diyorsun?
M : Neyse bebeğim hele bi evlenelimde sonra konuşuruz bunu sonuçta ilk 1-2 yıl çocuk işi gündemimizde olmıycak ^^
J : Bal ayına nereye gidicez?
M : Ben hallettim o işi sen takma kafana!
J : Annem babanla görüşmiycek misin?
M : Hayır
J : Neden bu kadar sertsin onlara karşı?
M : Onlar yüzünden yarın evleniceğin kıza doğru düzgün dokunamıyorum bile! Yeterli mi bu?
J : Haklısın! Peki o... derken bu seferde sözünü Hyomin kesmişti biraz uzaktan Myungsoo'dan çekine çekine "Jiyeon bi bakar mısın?" diyebilmişti çok geçmeden Myungsoo'dan gözleriyle işaret ederek izin alıp Hyomin'in yanına gitmişti
Jiyeon : Efendim canım?
Hyomin : Annem seni yukarda bekliyor birşey söyliycekmiş sana
Jiyeon : Park omma ne diycek ki bana diyerek 5-6 adım ilerdeki Myungsoo'nun rahatça duyabiliceği yükseklikte bir kahkahada eklemişti cümlesinin sonuna Myungsoo'da elleri cebinde kızlara arkası dönük bir şekilde günbatımını izlerken sevdiği kızın kahkaha sesini duyduğu için kısa süreliğinede olsa arkasına dönüp gülünce adeta güneşi bile kıskandıracak kadar güzel olan Jiyeon'una bakıp kısa süre sonra tekrardan eski pozisyonuna geri döndü taa ki omzunda bir el hissedene kadar Jiyeon'un eve girdiğinden emin olduğu için bu elin sahibini tahmin etmek pekte zor değildi
Hyomin : Myung.... dediği anda dönüp ona sarılan Myungsoo onu çok fazla şaşırtmıştı
Myungsoo : Hyomin biliyorum seni çok üzdüm ama bana bu kadar bağlandığını bilmiyordum bide..... (yutkunup devam eder) Seunghoo olayı var ki Jiyeon'un dediğine göre sen onu çocukluğundan beri seviyormuşsun benimde kalbim onu her andığımda şuanda öğrendiğim şeyler her nasıl oluyorsa onu özlememe engel olamıyor ve hala ne zaman onu ansam paramparça oluyor ama bu hayatta güzel şeylerde oluyor hadi birbirimize 2. bir şans daha verelim ne dersin?
Hyomin : "Teşekkür ederim bundan sonra Jiyeon'unumu emanet edebileceğim tek kişi sen olucaksın Seunghoo çok büyük bir hata yaptı ama bedelinide ağır ödedi en iyisi onu artık özgür bırakmak " bu esnada Jiyeon ve Hyomin'in annesi üst kattaki yatak odasında konuşuyorlardı
H. Annesi : Jiyeon'um biliyorsun ki ailen belkide gelmeyebilir malum nedenlerden dolayı ama ben her zaman burdayım! Sakın burdan geri dönemem diye kodlama ailende bende sana sonuna kadar sahip çıkarız sen bizim her zaman küçük bebeğimiz olarak kalıcaksın
Jiyeon : (Gözyaşları içersinde) Benim neden ailem düğünüme gelemiyor neden?
H. Annesi : Jiyeon biz senin ailen değil miyiz? (Gözündeki yaşları silerek)
Jiyeon yatağın köşesine oturan Bayan Park'ın kucağına başını koyup ağlamaya başlayıp "Ailemin yerine sizi koymıycam yarın siz zaten benim ailemsiniz! Beni doğaran annem bile gelmezken siz günler,haftalar önceden gelip bana destek oldunuz size onbinlerce kez teşekkür ederim" demişti yaklaşık yarım saat bu şekilde kaldıktan sonra Myungsoo'nun muhtemelen alt kattan gelen sesiyle Bayan Park'ın kucağındayken saçlarını okşadığı için birazcık şekerleme yapan Jiyeon hafifçe irkilmişti ve Myungsoo'nun ne dediğine dikkat kesilmişti "Yemek hazır ev halkı" diyordu Jiyeon'da hemen Bayan Park'a dönüp "Kurt gibi açıp hadi gidip yiyelim" demişti Bayan Park'tanda baş onayı aldıktan sonra yataktan kalkıp çabucak odadanda çıkıp alt kata inip sevdiği adamın onun tutması için uzattığı elini tutarak yerine geçmişti kısık bir sesle sandalyesini centilmence bir şekilde çekip Jiyeon'un oturması için yardım eden Myungsoo'cuğuna "Teşekkür ederim canım" demiştim Myungsoo'danda cevap geçikmemişti tabiki " Önemli değil müstakbel karıcığım" demişti ve oda yerine geçince yemek servisi başlamıştı yemek hoş sohbetlerin ve kahkahaların sayesinde yaklaşık 2 saat sürmüştü henüz kimsenin masadan kalkmaya niyeti yokken bir ses duyulmuştu " Hadi herkes yatağa" bu Bayan Park'tı ve sözlerine "Yarın düğünümüz var!" diyerek son vermişti herkesin yataklarına gitmeleri yaklaşık 2 dakika sürdü galiba! şaka bir yana herkes saniyesinde odasına koştuğu için ortada duran masayı ben toplıyım demiştim ki elimde bir acı hissetmem bir olmuştu "Ellerin yarın buruş buruş mu olsun istiyorsun?" demişti yine o tanıdık ses ve devam etmişti "Sen yat ben ortalığı toplayıp yatarım" demişti karşı koyamıycak kadar güçsüzdüm ona karşı neyse artık yataktaydım ancak uykunun değil U'su gözlerimi bile kırpmıyordum müzik mi dinlesem? derken dün gece uyumamış olmanın getirisi olarak nasıl olduğunu anlamadan elimde telefonla uyuyakalmıştım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Just Love You
FanfictionBazen sadece bakarsın bazende bakmaktansa sadece "Onu Yaşarsın" "I Just Love You" Serisinin İlk Kitabıdır!