Medya: Baekhyun'un ficteki hali
Alarmlardan nefret ediyorum uzun zamandır. Bütün fonksiyonlarım kapalı olduğundan belki de en rahat olabildiğim zamanı benden çalıyor, uykumu. Beni istemediğim, hatta içinde bulunmaktan bile nefret ettiğim bir hayata uyandırıyor. Uyandırmakla kalmayıp o boktan sesiyle zaten kaliteli olmayan sabahımı iyice leş hale getiriyor. Çok istedim alarm çalsa bile uyanmamayı, daha doğrusu uyanamamayı. Biraz depresif başladım farkındayım, ama yapabileceğim bir şey yok. Hayatımızdan kaçamayız değil mi?
İstemeyerek uyandım ve zangır zangır çalan çalar saatimi kapattım. Okula geç kalmamak için kendime bile gelmeden yatak demeye bin şahit gerektirecek varlıktan ayırdım sırtımı. Tuvalete girip lavabonun önüne geçtim. Aynada kendime bakmaya çalıştım. Evet çalıştım çünkü ben eski neşeli Baekhyun değilim artık. Tamamen çökmüş bir deri birikintisinden başka hiçbir şey değilim.
Ben nasıl bu hale geldim? Neşeli ve ailemle birlikte mutluyken nasıl gülümsemeyi unutmuş, kimsesiz ve herkesin nefret ettiği bir birey haline geldim?
Dolan gözlerimi kırpıştırdım ve yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Şimdi sıra üstümü değiştirmede. Lanet olsun ki çok zor. Şimdi nesi zor diyeceksiniz. Eğer vücudunuzda dövülmekten kalan taze yaralar varsa, giyinmek sizin için çok zor ve acılı hale gelir. Evet, depresif hayatımı daha da depresifleştiren bir numaralı maddede hepinizi selamlıyorum. İnsanların düzenli kuaför seansları falan olur, benimse günlük asla sekmeyen dövülme seanslarım. Ah, bana acımanıza gerek yok. Ben çoktan alıştım. Yani sanırım...
Bağırmalı bir giyinme faslını daha atlattıktan sonra bir şey yemeden evden çıktım. Tabi bu harabeye ev demek mümkünse. İşte bu da hayatımı depresifleştiren ikinci madde. Başımı sokabileceğim düzgün bir evim bile yok. Neyse, hiç olmamasından daha iyidir diyerekten yoluma devam ediyorum.
Otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Yüzüme kapatıcı sürdüğüm için yaralarım gözükmüyordu. Makyaj konusunda gerçekten yetenekliyim aslında. Belki de övünebileceğim tek özelliğim budur. Gerçi artık o da yok. Mutluluk beni terk ettiğinde makyaj benim için tarih oldu. Bir tek kapatıcı kaldı geriye. Belki de en iyi dostum
diyebileceğim kadar içli dışlıyızdır kapatıcımla.Otobüse binip en arkaya oturdum. Çantadan kulaklık çıkarttım ve müzik dinlemeye başladım. Müzik dinlemeyi seviyorum. Çünkü beni hayattan soyutluyor ve dertlerimi bir nebze de olsa unutuyorum. Özellikle o eski parçalar yok mu... Kulağımda yankılanan melodi beni nerelere sürüklüyor. Anlatabileceğim bir derecede bile değil.
Ben kulağıma gelen büyülü melodilere kapılmış gidiyorken otobüse biri bindi. Sabahın erken saatlerinde okula gittiğim için genelde otobüste benden başka kimse olmazdı. Binen kişiye bakmamla kafamı indirip kendimi kamufle etmeye çalışmam bir oldu. Ancak o beni farketmiş olmalıydı ki yanıma oturdu.
"Seni farketmememi sağlamak amacıyla bunu yapmak için biraz geç kalmadın mı? Gerçi hoş, bu güzelliği nerde nasıl görürsem goreyim tanırım o başka tabi." Lanet olsun. Cidden bu hayatta şansım yok. Her okulun bir zorba grubu vardır bildiğiniz üzere. Benim okulumdakiler de bana çatmıştı. Konuşan kişi ise bana zorbalık yapan gruptan Daesung'tu. Sessiz kalmaya devam ettim. Onunla konuşamazdım. Ancak o devam etti.
" Hadi ama.. Sen böyle sessiz kalırsan tadı çıkmaz ki. İstersem senin sesini zorla çıkarmasını da bilirim." Ben hala ses çıkarmayıp ayaklarımdaki aşınmış ayakkabılara bakıyordum. Ben bakmaya devam ederken bacağımda aniden dayanılmaz bir acı hissettim. Doğal olarak ağzımdan inleme olarak değerlendirilebilecek bir ses çıktı. Daesung bacağımdaki morarmış bölgeye bastırmıştı. Daesung gülüp konuşmaya başladı.
" Ah bebeğim bu güzel inlemelerini altıma girdiğinde de duymak istiyorum. Ah düşüncesiyle bile sertleşebilirim."
"Öyle bir şey asla olmayacak." Sinirle tısladım. Salak ben. Kime üstlük taslamaya çalışıyorsam...
" Emin olma derim güzellik. Ah sabırsızlanıyorum." Derin derin nefes almaya başladım. O sırada okula geldiğimizi farkettim ve kendimi hızla otobüsten dışarı attım. Yeni ve boktan bir günüm daha başlamaya can atıyordu, ben de bir o kadar daha hayattan soğuyordum. Ah Tanrım, beni neden duymuyorsun? Ne zaman bitecek bu acılı günlerim? Ya da daha iyi bir sorum var. Bitecek mi?..
.....
Dipnot: İlk bölüm biraz kısa oldu. Yavaş yavaş açılıyorum. Umarım seversiniz. Yeni bölümde görüşürüz. Chanyeol'u bir ıki bölüm sonra fice dahil edeceğiz. :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OUR STORY -CHANBAEK- (Sezon 1)
Fanfiction-Acısıyla tatlısıyla bu bizim hikayemiz. O zaman benimle hayatını da birleştirir misin? Benim senin hayatın değil de, bizim hayatımız olmasına izin verir misin? Baekhyun, benimle evlenir misin???