Bölüm 2- Hoşçakal Hediyesi (M)

764 49 40
                                    

NOT: Bu hikayede kotu karakter olarak kullandığım BIGBANG üyelerine en icten özürlerimi sunup aflarına sığınıyorum...

Okula girdim. Her zaman olduğu gibi bana bir çöpmüşüm gibi tiksinti dolu bakışlar atan okulumuz öğrencileri karşıladı beni. Sanki hayatlarını söndürdüm, bu nasıl bir nefret anlamıyorum ki...

Yürürken her yerden üstüme atılan kağıtlar, hakaret dolu sözler, o küçümseyen bakışlar... ben bunların hiçbirini hak etmedim. Hep okulun pislikleri bana bulaşınca bütün okul beni dışlanmaya ve kötü davranmaya başladı. Beyin yoksunu insanlar, sataşılacak hedef buldukları gibi yapmadıklarını bırakmıyorlar. Hocaların hepsi bu durumu biliyor ama hiçbir şey yapamıyor. Okulumuz öğrencilerinden bir kesimde para bol olunca işte... Hocalar da işini kaybetmek istemiyorlar ve haklılar da. Bir öğrenci için kim bütün kariyerini riske atsın ki...

Dolabın kapağını açtım. Ayağıma bir not düştü.
"BU DÜNYADAN SİKTİR OLUP GİT PİS BYUN!!!!!"

Bu kadarı gerçekten fazlaydı. Tuvalete doğru koşmaya başladım. Görüşüm git gide bulanıklaşıyordu. Sonunda tuvalete vardım ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Bir insan için bunlar çok ağır şeyler. Yeter artık. Bıktım. Bu hayattan da, beni ağlarken bile rahat bırakmayan zorbalardan da...

"Owww prenses ağlamaya başlamış ne acıklı." Diye konuşmaya başladı Jiyong.

"Lanet derecede kız gibi davranıyorsun bebek misin?" Taeyang devam etti. Ben konuşmayınca Jiyong sinirle tısladı.

"Bize cevap ver lanet olası.... " Korktuğum için cevap verdim.

" Ben bebek değilim."

" Bizimle yüzümüze bakarak konuş pislik." (Y/N: Ah şu lafları koydukça içim yanıyor içim....) Ben hala yere bakıyordum. Sonra boynumda bir el hissettim. Bu Seungri'ydi.

" Sana ne diyorsak yapman gerektiğini hala öğrenemedin mi?". Sonra da suratıma bir yumruk geçirdi. Bu şekilde beni baya hırpaladıktan sonra beni bırakıp gittiler. Zar zor kalkmaya çalıştım ancak karnıma aldığım darbelerin haddi hesabı yoktu ve canımı çok yakıyorlardı. Bir süre bekleyip ondan sonra ayağa kalktım. Canım çok yanıyordu ve gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Gerçekten acınası bir haldeyim.

Sınıfa gittim ve bütün gün derslere odaklanmaya çalıştım. Gerçi karnımın ağrısıyla bu pek mümkün olmadı.

...
Eve geri döndüm. Her gün olduğu gibi yaralarıma pansuman yaptım. Off, gercekten çok acıyorlar.

Akşama kadar hiçbir şey yememiştim. Bu nedenle kendime biraz ramen yapıp onu yedim ve yere oturup ders çalışmaya başladım. Evet yere oturdum. Çünkü paramı masadan çok daha önemli şeylere harcamak zorundayım. İşte bu durumdan kurtulma isteği beni ders çalışmaya teşvik ediyor her zaman.

Bugünkü çalışmamı tamamladıktan sonra direk yatağa geçtim. Uyurken acım bir nebze olsun azalabilir belki. Böyle düşünürken uyuyakalmışım.

...

Her zamanki rutinlerimi gerçekleştirip okul için evden çıktım. Bugün Cuma olduğu için bir nebze de olsa daha rahattım. Çünkü zorbaların beni döveceklerinden eminim ve haftasonu olunca biraz istirahat edebiliyordum. Bugünün diğer günlerden farklı olacağını ve bu sefer toparlanmak için bir ömrün bile yetmeyeceğini nereden bilebilirdim ki?

OUR STORY -CHANBAEK- (Sezon 1) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin