(Partinin olduğu gece)
Jongin normalde içtiğinden biraz fazla kaçırmıştı bugün. Ama kararlıydı. Bu gece Kyungsoo'ya itiraf edecekti. Yıllardır içinde tuttuğu bu hisleri dizginleyemiyordu artık. Söylemediği süreçte hiçbir şey olmamıştı. Söylese belki de yollardır hayali olan ilişki artık gerçek olurdu. Ama cesaret toplaması gerekiyordu. Şu an ise o cesaretin geldiğini hissediyordu.
Partiden erken ayrıldı. Kyunsoo'nun evine gidecekti. Ne olacaksa olsundu artık. İçinde tutmak istemiyordu. Bu durum şeye benziyordu. Hmmm.... İçinde büyümekte olan bir kanser gibi. İçinde gittikçe büyüyor ve yayılıyordu. Ve tedavi olmazsan o şey seni yiyip bitiriyordu. Onun da tedavisi Kyungsoo'ydu. Yoksa içindeki şey onu yiyip bitirecekti.
Arabasına bindi ve Kyungsoolara sürmeye başladı. Biraz uzun sürecekti, ancak o geç bile kalmıştı.
Sonunda ulaşmıştı. Derin bir nefes alıp arabadan indi Jongin. Kapıya ulaştı. Derin bir nefes alıp kapıyı çaldı.
Kapıyı Soo'nun annesi olduğunu düşündüğü bir kadın açtı.
"Merhaba canım kime bakmıştın?""Merhaba ben Kyungsoo'nun arkadaşıyım da biraz aşağıya gelebilir mi?" İçtiğini belli etmemeye çalışıyordu Jongin. Evet hafiften başı dönüyordu ama kendini kaybedecek kadar da içmemişti.
"Tamam canım bir dakika bekle. Hemen çağırıyorum."
"Peki efendim bekliyorum." Az sonra annesinin Kyunsoo'yu çağırdığını duydu Jongin dışarıdan. Sonra ise o aşık olduğu pürüzsüz sesi. Bir süre sonra aşağı indi Kyunsoo. Kapıyı açtığında yüzündeki ifadeyi alıp saklamak isteği yeşerdi Jongin'in kalbinde. Sevdiğinin gözleri tamamen açılmış, ağzı 'o' şeklini almıştı.
"Selam Kyungsoo." Biraz utanarak konuştu Jongin. Tüm o cesaretinin konuşmaya başladığı saniye içinde uçup gittiğini hissetmek biraz kötüydü başlangıç için. Ama bu gece hisleri iyi ya da kötü bir sonuca ulaşacaktı, kararlıydı.
"Selam Jongin. Ne oldu?" Vay Canına. Tek utananın kendi olmadığını farkeden Jongin biraz da olda özgüven toplamıştı. Normalde Kyungsoo'yu daha hareketli bir insan olarak tanıyordu ama şu an çok utangaç davranan bir Kyungsoo vardı karşısında.
"Biraz dolaşalım mı? Sana söylemem gereken bir şey var."
"Oo. Tamam. Ama bir saniye bekler misin ammeme söylemem gerekiyor."
"Pekala bekliyorum." İçeride annesinden izin aldığını duydu Jongin. Sonra Kyungsoo üstüne bir hırka alıp dışarı geldi.
Biraz yürüdük. Parkın içindeydik. Etraf yemyeşil olduğu için insana huzur veriyordu. Gerçekten rahatlamış hissediyordu Jongin.
"Ne söyleyecektin Jongin?" Kyungsoo'nun sesiyle kendine geldi ve cesaretimi toplayıp konuşmaya başladı.
"Sana söyleyeceklerimi lütfen kesmeden dinle. Bir daha bunları söyleyecek cesaretim yok çünkü. Başlıyorum." Derin bir nefes alıp başladı. "Liseye başladığın ilk gün seni gördüğümde sana garip bir şekilde yakın hissetmiştim. Sanki sana çekiliyormuşum gibi. İlk başta bunu fazla önemsememiştim ama sonra o kadar kolay bir şey olmadığını farkettim. Senden hoşlanıyordum. Bu ilk düşüncelerimdi. Sonra seni takip etmeye başladım. Gittiğin her yere ben de gidiyordum. Senin yediğini, içtiğini senden sonra ben de gidip ben de deniyordum. Senin ağladığını gördüğümde yanına gelip sana sarılmak istiyordum. Ama bunu yapamayacağım için seninle birlikte ben de ağlıyordum. Sen güldüğünde kalp gibi olan dudaklarını görüp istemsizce ben de gülümsüyordum. Artık benimle dalga geçiyorlardı. Ama kendime engel olamıyordum. Yanı uzun lafın kısası, bu iki yıl içinde anladığım bir şey varsa o da sana sırılsıklam aşık olduğumdur. Artık içimde tutamıyorum Kyungsoo. Kabul etmezsen de anlarım. Ama lütfen hislerime karşılık ver. Buna ihtiyacım var gerçekten." Konuşmasının sonlarına doğru Jongin, karşısındaki Kyungsoo'nun elini tuttu. Gözleri hafiften dolmuştu Kyungsoo'nun reddedeceği korkusuyla...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OUR STORY -CHANBAEK- (Sezon 1)
Fanfiction-Acısıyla tatlısıyla bu bizim hikayemiz. O zaman benimle hayatını da birleştirir misin? Benim senin hayatın değil de, bizim hayatımız olmasına izin verir misin? Baekhyun, benimle evlenir misin???