9•Bilinmeyen•

529 130 76
                                    

Bölüm şarkısı; Beth crowley-warrior

"...Ama acılara alışılmaz
birşeyler var değişecek
birşeyler var
değiştirmemiz gereken
önce acılardan başlanacak..."

Kaç saattir duruyordum burada? Dizlerimin üzerinde soğuk zemine oturarak... Kaç dakika? Zaman kavramı yardımcı olamamıştı saymama. Pis rutubet işliyor gibiydi kanıma. Kanım, az önce kabul ettiğim karar yüzünden pisleniyordu âdeta. Ve bir çıkış yolu bularak akıp gitmek, bu pis rutubetli odaya karışarak bedenimi temizlemek istiyordu kanım. Yutkundum. Küf kokusu genzimi yakmaya çoktan başlamış, derime izlerini çoktan bırakmıştı. Bu pis kokan rutubetli oda ruhumun aynasıydı, âdeta ruhumun aynısıydı. Yutkunmam boğazımı birazcık acıttı. Derin bir nefes alarak dizlerimde duran ellerimi soğuk zemine bıraktım. Zemindeki soğukluk kendisine tepki olan sıcak ellerime işlerken, tireyerek parmak boğumlarımı beyazlayana kadar zemine bastırdım. Aklım başımda değil gibiydi. Ben, ne yapıyordum ve yahut amacım neydi? Etrafımdaki insanların amaçları nelerdi peki? Defalarca sarsılan ruhuma bu kadar sarsıntı fazla gelmez miydi? Gelirdi.

Kabul ettiğimi söyledikten sonra terk etmişti Barın burayı. Gelişi de gidişide bir olmuştu. Duyacağını zâten duymuştu, kalıpta ne diyecekti? O gittikten sonra dizlerimin üzerine çöküp, ağlamayacağıma dâir kendimi telkinde bulunmuştum. Şimdilik ertelemiştim fakat daha sonra kaçışımın olmayacağını elbette farkındaydım. Uygun bir zamanda gözyaşlarımın bana ihanet ederek akıp yol alacağını çok iyi biliyordum. Bana benim parçam olanlar bile ihanet ederek canımı yakıyordu başkaları neden yapmasındı? Terden sırılsıklamdım ve üstelik ciğerlerimdeki keskinlik hâlâ duruyordu. Burnumu çekerek öksürmeye başladığımda başımı zemine doğru eğdim. Bedenim şiddetle sarsılırken, ciğerlerim dışarı çıkacak zennettim bir an. Öksürme krizine girmiş gibiydim ve bu durum geçecek gibi değildi.

Öksürme krizi nihayet durduğunda gözlerimde dolan yaşlarla beraber burnumu bir kez daha çektim. Farklı bir his ayaklarıma kadar gelip bedenime dokunurken, tepkisiz durarak bu farklı hissin ne olduğunu anlamlandırmak istedim. Bu his, bedenimi boşverdi ve ruhuma seslenmek istedi. Ruhum, sesi duymak istemedi ve büyük bir gürültü kopardı. His, yine de gitmedi ve kalarak ruhumu sancıttı. Anlamlandıramadım. "İntikam," dedi iç sesim, bu kelimenin beni acıtmak için yeterli olduğunu bilmeden."Bu hissin adı intikam, Raha."

Ve biliyor musunuz? İç sesim bana bunu söylediğinde ben azda olsa ürktüm. Çünkü intikam, insanoğlunu yoldan çıkaran en güçlü hislerin başında geliyordu. Ve biliyor musunuz? Ben insanlıktan çıkmaktan çok ama çok korkuyordum. Bir titreme bedenimi ele geçirdiğinde "hayır!" dedim. Ve bilinçsizce, farkında olmadan hayır kelimesini defalarca tekrar ettim. Bu yalın kelime rutubetli odaya karıştığında içimdeki korkuyu hissettim. İntikam duygusunu istemeyen ruhuma da destek verdim. Korkuyu geri göndermek, intikam duygusunu hissetmemek adına, şiir okumaya başladım. Başlamadan önce "keşke şiir olsaydım," dedim. Olmadım.

" Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden, güneşlerden, yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım.
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım."

Uyar'ı dinleyip yukarı baktım, gökyüzünü göremedim. Yine de gökyüzünü görürüm zannettim ve yukarı, kenarları siyahlaşmış tavana bakmaya devam ederek şiiri sesli okumaya devam ettim.

HUTAME -HÂR-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin