6~Neden~

28 8 0
                                    


Bölüm şarkısı; Lana Del Rey- Blue Jeans

"...Tavrım bir çok şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
İlkbahar geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi dünyanın
Bazen yaz ortasında gündüzün
sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse..."

"Ben başladım Raha, sıra sen de. "

Neye başlamıştı? Ne demek istiyordu ve neler oluyordu? Neden hayatımda bir şeyler olduğunda ben hep olayların dışında kalıp, en büyük yaraları alıyordum? Hissettim. Size yemin ederim, canımın bu adam yüzünden çok yanacağını harikulâde hissettim. Çünkü o, ateşti! İnanın ki, nasıl ki annem öldüğünde dünyanın benim için berbat bir yer olacağını hissettiysem, işte öyle hissettim. Kolumda garip bir yanma hisside vardı. Ben, onuda hissettim. Velâkin koluma bakmadım. Soğuk adam arkasını dönüp yavaş adımlarla gittiğinde bile ben hâlâ donuk vaziyetteydim. Hafif dürtüldüğümü hissettiğimde Serra'nın sesini işittim.

"Ne oldu? Bir şey mi yaptı sana?"

Serra'nın suratına baktığımda kolumdaki yanma hissi şiddetini artırıyordu. Sanırım tam anlamıyla kendimde değildim. Beynime hüküm vermeye çalıştım, Hükmedemiyordum.
Etrafta onlarca hareketin içinde kalan tek hareketsiz bendim. Kilitli kalmış gibiydim. Ne nefesimi, ne kalbimin atışını, ne nabzımı ne de varlığımı hissettim. Ve ben bunca hissizliğimin içinde en çok, kolumdaki yanma hissini hissedebildim.

Yalnız kolum değil, boynum, ellerim ve yüzümün bazı noktaları da yanmaya başlıyordu yavaş yavaş. Tamamen kendime gelmeye çalışarak, gözlerimi kollarıma indirdiğimde gördüğüm karşısında gözlerim ardına kadar açılmıştı.

Yanma hissinin neyden dolayı olduğunu şimdi anlamıştım.

"Zencefil!"

"Ne?"

Koluma dehşetle baktım. Nefesim hızlanmaya başlıyordu. Serra ne olduğunu anlamaz biçimde suratıma bakıyordu. Benim zencefile alerjim vardı! Tenime değdiği an kırmızı olur ve beyaz noktalar belirirdi. Fakat bu noktalar kabarık olmazdı. Sanki tenim doğuştan o durumdaymış gibi görünürdü. Ve ben, cayır cayır yanardım.

Anladım. Bu, kesinlikle o adamın işiydi. Size demiştim. O adam benim canımı daha çok yakacaktı. Hatta şimdiden yakmıştı. Şuan sanki vücuduma binlerce diken batırılıp ateş tutuluyordu. Bir keresinde çok küçükken aynı durum olmuştu ve annem kaşımama izin vermeyerek beni apar topar doktora götürmüştü. Doktor kaşımam durumunda kalıcı izler kalacağı gibi şeyler söylemişti ama şuan hiçbiri aklımda değildi. Kaşımamam gerektiğini biliyordum ama kendimi tutmama rağmen alıkoyamıyordum. Şuan istediğim tek şey beni öldürecek gibi olan şu kaşınma hissinin tamamen yok olmasıydı.

Tam kaşıyacağım sırada biri ellerimi tutup beni durdurdu. Kafamı kaldırıp baktığımda bu kişinin Güven olduğunu gördüm. Ellerimi ellerinden kurtarmaya çalışarak debelendim fakat o buna izin vermedi ve beni ani bir hareketle kucağına aldı. Hızlı adımlarla nereye gittiğini bilmediğim yere doğru yürüdü. Herkesin gözü üzerimizdeydi. Buna rağmen benim gözlerim bunu yapan adamı arıyordu. Son bir defa yüzünü göreyim, bu haldeyken gözlerine neden diye bakayım istiyordum. Bir şekilde belki anlayacağımı umuyordum. Çünkü, deli gibi merak ediyordum. Nasıl bir ruh hastasıydı? Neden yaptı böyle bir şeyi ve eline ne geçti bunu yaparken? Bu nedenler yemin ederim beni delirtecekti. Gözlerimi etrafta gezdirirken nihayet buldum onu. Sağ omuzuyla duvara yaslanmış, bizi izliyordu. Sol elini yumruk yapıp çenesinin altına götürmüş ve ateş gibi olan gözlerini üzerimize dikmişti. Bu durumda olmasaydım çirkefleşebilirdim fakat kaskatı kesilmiştim. Gözlerine baktım. Gözlerine  "neden?" dercesine baktım. Fakat cevap alamadım. Serra'da ardımızdan hızlı adımlarla gelip "nereye götürüyorsun onu?" diye sorduğunda Güven Serra'ya bakmadan yürümeye devam ederek konuştu.

HUTAME -HÂR-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin