11

94 43 3
                                    

Bu kadar saçmalığın içinde kendimi bulmak iğrenç hissettiriyordu. Ben buralara kadar neden gelmiştim şimdi bunları düşündükçe gerçekten hata yaptığımı anladım. Ama hala aklımı kurcalayan şeyler vardı. Birincisi ben bu hikâyeyi neden bu kadar geç öğrenmiştim? İkincisi burada neden daha fazla kalmalıydım? Üçüncüsü ben şimdi ne yapacağım? Bütün bu saçmalıkları düşünürken zilin çaldığını duyunca kapıya doğru yöneldim. Burada çalışan kız benden erken davranmıştı.

- Durun yavaş nereye girdiğinizi sanıyorsunuz siz burası dingonun ahrı mı?!

- Çekil dedim bak seni de saçından tuttuğum gibi fırlatırım bi yere!

- Baba!?!? Sizin ne işiniz var burda? Neden geldiniz? Gidin burdan sizi görmek istemiyorum!

- Gel kız buraya kaçmaya çalışırsan vurur öldürürüm seni!

- Gel kızım biz seni affettik. Gençsin etmişsin bi cahillik. Bak babanın da üstüne gitme gel gidiyoruz.

- Ya anne siz kafayı mı yediniz buraya kadar geldikten sonra her şeyi mahvedip gideceğimi mi sanıyorsunuz???

Ağzımın üstüne yediğim tokatla yere sümük gibi yapıştım. Dudağımdan akan kana aldırmadan oradan kaçmaya çalıştım ama nafile... Bu sefer daha serti geldi. Resmen fukara sümüğü gibi yeri boyladım.

- Ben seninle uğraşmaktan bıktım zilli , artık kocan uğraşsın seninle!

- Ne? Ne kocası? Neyden bahsediyorsunuz siz yaa?

- Kızım seni zapt edemiyoruz artık. Babanla bi karar aldık. Babanın iş yerinden bi arkadaşının oğlu... Baban seni ona verdi.

- Ne demek verdi ya ne saçmalıyorsunuz siz? Ben daha 18 imi bugün doldurdum ya. Yangından mal kaçırır gibi evlenecek miyim? Siz beni ne sanıyorsunuz?

- Deli deli konuşma evde kaldın. Daha ne kadar bekleyecektik eşek sıpası!

- Ölürüm de evlenmem! Duydunuz mu beni? Asla! Tamam hadi durmayın öldürün hadi!!!!

- Düş önümüze hadi!

Allahım benim günahım neydi de bunları yaşadım ben tam hayallerimi gerçekleştirdim derken bi de beni satmışlardı. O kadar çaresizdim ki yapacağım hiç bişey kalmamıştı. İstanbul benim için bitmişti...

###

Uyandığımda hiçbir evin bulunmadığı o uçsuz bucaksız yollarda işkence görüyordum. En çok yapmaktan hoşlandığım uzun yolcuğu elimin tersiyle itmeye hazırdım. Ama nafile yanımda annem arkamızda babam Antalya'ya gidiyorduk. Bu iğrenç kabusun bir an önce bitmesini umup kendimi cimcikledim. Ama lanet olsun ki değildi. Bunlar gerçekten başka bişey değildi.

###

Annem beni dürterek uyandırdı. Hava zifiri karanlıktı ve babamın arkadaşı olduğunu tahmin ettiğim kişi otogarda bizi bekliyordu. Yanında da oğlu olduğunu düşündüğüm , ne zayıf ne şişman diyebileceğim saçları uzun desen değil kısa desen değil tam kıvamında bir çocuk duruyordu. Çekici görünmüyordu , zaten bunu iç sesimle tartışacak değildim.

- Hoşgeldin baba ver valizleri arabaya kadar taşıyayım ben.

Ne? Baba mı? Nasıl yani? Bu... Bu şimdi benim müstakbel kocam (!) mı oluyordu?

Öyle bir bakış attım ki çocuk eve gidene kadar ağzını bile açamadı , dışardan çok kibar , hanım hanımcık görünüyorum ama içim tam bir canavar. Öyle olmasaydı bile şu an öyle davranmam gerekirdi.

Vardığımızda saat iyice geç olmuştu. O kadar yorgundum ki düşünmeye bile halim yoktu hatta ağlamaya bile...

- Hadi iyi geceler dünür , yarın sizin de bildiğiniz gibi hayırlı bir iş için geleceğiz.

- İyi geceler dünürüm hadi selametle gidin.

Eve girer girmez üstümü değiştirip duşa girdim o kadar yorgundum ki soğuk su bile ayıkmama yetmedi duşta uyuyakalacağımı düşündüm. Daha fazla saçmalamak yerine saçlarımı kurutup uyumayı tercih ettim.

Sabah annem o cırtlak sesiyle "İreeeeeem uyan hadi çabuk çabuk çok işimiz var biliyosun. Bi yerden başlamak lazım"diye bağırdı. Kahvaltıdan kalkar kalmaz temizliğe koyuldum. Beni gören halimden memnunum sanırdı bense sadece temizlik yaparak stresimi dağıtmaya çalışıyordum. Saat ilerliyor içimi büyük bir korku kaplıyordu. Bu lanet evden kurtulacağım için sevinemiyordum bile gideceğim yer resmen cehennemin dibiydi.

Saat 6 oldu , bütün hazırlıklar bitmişti , artık eski evimi terk edip hayatıma nasıl son vereceğimi düşünüyordum. Yine çalan zille irkildim.

- Ooo hoşgeldiniz buyrun buyrun biz de sizi bekliyoduk. Direk sofraya geçelim isterseniz. Ne zahmet ettiniz hiç gerek yoktu.

Annem kadının elinden hediyeyi alırken küçük şeytanın hiç sesi çıkmıyordu. Bir an için onun da bu evliliği istemediğini düşünüp mutlu oldum. Ama hepsi boşaydı , bugün hayatımın en berbat gününü yaşayacaktım ve bundan sonraki her günüm bir öncekinden daha berbat olacaktı.

- Düşüncelerden sıyrılıp sofraya geçtim. Herkes yemeğini bitirdikten sonra sıra kahveye gelmişti. Bir şey bulup kurtulmam gerekirdi. Düşün İrem düşün. Sen de az şeytan değilsin hadi yapabilirsin. ## İç sesimi susturdum ve kahveleri alıp içeri geçtim. Sanırım artık kaçışım yoktu. Adam birden söze girdi.

- Sebebi ziyaretimiz belli. Allahın emri peygamberin kavli ile kızınız İrem'i oğlumuz Mert'e istiyoruz.

- E artık zamanı gelmiş ben de o zaman...

- Duruuuuuun durun ben evlenenem. Sakın devam etmeyin.

- Dünür? Ne diyor bu kız Allah aşkına?

Annem beni susturmak istercesine lafa atıldı.

- Bişey yok bey sen devam et.

- Hayır. Evlenemem dedim duymadınız mı? Olmaz yani ollllmaz.

- Neden olmaz kızım yoksa gönlünde başka biri mi var? Olsun yavrum zamanla seversiniz birnirinizi.

- Hayır olmaz , olmaz çünkü ben HAMİLEYİM!


Arkadaşlar kısa zamanda yeni bölüm yayınlamaya çalışıyorum. İşler kızışıyor asıl hikâye bundan sonra başlıyor. Lütfen beğeniyorsanız vote vermeyi unutmayın. ♥♥♥

HAYALLER HAYATLARI BULUNCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin