13

81 43 2
                                    

- Saçma sapan konuşma Nihal. Bilirsin ki gevezelikleri hiç sevmem.

- Ben anlamam. Burda çalışıyorsa çalışıyor. Beni ilgilendirmez , o kızla konuştuğunu görmemeyim!

Ben şaşkın şaşkın onları izliyordum. Beni halâ fark etmemişlerdi. Sonra Doğu birden Nihal'i tezgaha yatırdı ve dişlerinin arasından konuşmaya başladı.

- Sırf babam seni sevdi , sana güvendi diye benim de sana güveneceğimi mi sandın!? Bana bak senden hiç haz etmiyorum ona göre. Benden uzak dur yoksa bugün burdaki son günün olur!!!

Yalandan öksürerek içeri girdim. Doğu hemen geri çekildi. "Bir şey mi istiyorsun İrem" dedi konuyu değiştirmek için.

- Şey ben biraz acıktım da kendime bir şeyler hazırlayacaktım. Siz konuşun ben rahatsız etmeyeyim.

- Yok biz konuşmuyorduk. Sadece Nihal'i bazı konularda uyarıyordum. Neyse sen içeri geç zaten Nihal de bir şeyler hazırlayacaktı şimdi.

- Salona geçip içeriyi izlemeye başladım. Daha önce etrafı iyice izleyecek fırsatım olmamıştı. Salonda bir sürü tablo vardı. Hepsi çok güzel görünüyordu.

- Anlaşılan sanata ilginiz var. Bu resimler orijinal mi?

- Onları ben yaptım.

- Ne? Sen mi? Gerçekten mi? Bunlar çok güzel.

- Zaman geçirmek için. Öylesine yapıyorum profesyonel değil yani.

- Değil mi? Sen kafayı yedin heralde. Bunlar harika. Satsan ne kadar eder biliyor musun? Bence bunları değerlendirmelisin.

- Paraya ihtiyacımız yok gördüğün gibi. Yalnızca eğlenmek için yapıyorum.

Kafamı öne eğip yeri izlemeye başladım. Haklıydı , paraya ihtiyaçları yoktu. Herkesi kendim gibi sanıyordum. Ne kadar da aptalım!

- Neyse Nihal hazırlamıştır. Yiyelim ben de acıktım.

- Nihal hazır mı yemek?

- Hayır efendim henüz değil.

- Kırk saatte bir sofra hazırlayamadın. Neyse uğraşma dışarda yeriz bugün de. İrem ve ben...

Nihal bana öldürücü bakışlar atarken bense Doğu'ya anlamsız anlamsız bakıyordum. Nihal gözleriyle ateş edecek sandım.

- Hiç gerek yok. Ben beklerim acelem de yok hem.

- Olmaz öyle. Hem seninle iyice tanışacak fırsatımız olmadı. Biraz sohbet ederiz küçük hanım.

Hiç bir şey demedim. Sadece kafamı salladım. Hazırlanıp aşağı indim. Zengin oldukları her hallerinden belliydi. O araba da neydi öyle!

- Çok güzel olmuşsun küçük hanım.

- Şey , Çağan almıştı bu kıyafeti , yarışma için yani.

- Hmm , anladım. Hadi atla da gidelim.

Hemen arabaya bindim. Kimseyle konuşmayan , muhatap olmayan ben birkaç günde birkaç arkadaş edinmiştim. Ben düşünürken gitmek istediğim bir yer olup olmadığını sordu.

- Ben buraları hiç bilmem. Çağan anlatmıştır belki. Kaçtığımı...

- Evet haberim var. Boyunu aşan işlere bulaşmışsın bücürük.

- Bakın sizin gelenekte mi var tam anlamadım ama şu küçük hanım ve bücürük gibi kelimeleri lügatınızdan çıkarın lütfen.

- Ahaha tamam tamam. Çağan cadı olduğundan bahsetmemişti bana ama.

En kızgın bakışlarımı gönderdim ona.

- Tamam tamam. Hadi geldik in bakalım.

Küçük bir lokantaya geldik. Çağan'la geldiğimiz lokanta gibi değildi. Oldukça küçüktü.

- Biz iki adana alalım abi.

- Şey acı olmasın abi ben yiyemem.

Doğu kahkaha atmıştı. "Abi arkadaşınki acı olmasın o yiyemez." dedi ve yine kahkaha attı.

- Ha ha çok komik.

- Tamam tamam kızma.

Yemekleri yedikten sonra sohbet etmeye başladık. Ailesinden bahsetti. Çağan'ın anlattıklarıyla aynıydı aslında ama dinlemek hoşuma gitmişti.

- Sanırım Çağan'ın sana söylemediği bişey var. Yani söylemesi de imkansız kendisi bile bilmiyor.

- Nasıl yani? Yoksa Vuslat'tan mı bahsediyorsun?

- Oo demek Çağan sana ondan bahsetti. Kimseyle konuşmazdı bu konuyu. Neyse onu demeyecektim.

- Çağan'ın ve benim evlatlık olduğumuzu biliyor musun?

- Ne?! Evlatlık mı!

- Evet de neden bu kadar şaşırdın?

- Funda teyze çok iyi , baban da çok iyi , hiç beklemediğim bir şeydi tabi ki şaşırıcam. Peki Çağan neden bilmiyor?

- Annemi ve babamı tanıyor musun? Ne ara tanıdın onları sen?

Olan biteni anlattım. Çok şaşırmıştım. Çağan'a biraz daha acıdım. Evlatlık olduğundan haberi bile yoktu.

- Çağan neden bilmiyor?

- Ben de geçen sene öğrendim. Annemle babam Çağan'ın durumundan dolayı söylememi istemediler.

Konuşma bittikten sonra arabaya bindik. Yol boş olduğu halde korkuyordum. Çünkü Doğu çok hızlı sürüyordu ve kalbim çıkacaktı.

- Neden bu kadar hızlı sürüyorsun?

- Ne oldu korktun mu bücürük? Korkma eğleniyoruz işte.

- Ordan eğleniyor gibi mi görünüyorum sence?

Ben tam bunları söylediğimde karşımıza bir tır çıktı. Olamaz çok hızlı geliyordu , kaçacak hiç bir yerimiz yoktu!

- HAAAAYIIIIRRRRRRR!!!

Yorumlarınız benim için önemli , teşekkür ederim takip edenlere , sizi seviyorum

HAYALLER HAYATLARI BULUNCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin