29

74 21 10
                                    

"Benimle evlenir misin?"

Kalbime yavaş olması için yalvarmalı mıydım şu an? Yüzüme kızarmamasını mı söylemeliydim? Yoksa teklife mi odaklanmalıydım? Ben onunla bir ömür geçirebilir miydim? Ve en önemlisi şu an buna hazır mıyım? Tüm sorular beynimi kemirirken benden bir cevap bekleyen Doğu'ya baktım. Gözleri parlıyordu. Yok yok parlamak değil gözlerinin içi gülüyordu resmen.

Böyle bir talip bekletmeye gelmezdi. Konuşmama duyan kapımda binlerce talibin olduğunu düşünebilir ama hayır ben kimseyle çıkmadım bile! Ben bu aşamayı bile henüz tamamlamamışken gerçekten evliliğe hazır mıydım? Küçüklükten beri kurduğum evlilik hayali bir düşünceden ibaretti. Daha önce de söylediğim gibi eşimin beni sıkıntılardan koruyacağını düşünürdüm. Ben hiç aşık olmamıştım ki. Ama şimdi onu gördüğüm an duygularım ona doğru firar ediyordu. Nefesim düzenini kaybediyor, kalbim eski hızını bine katlıyordu. Şimdi ise karşıma geçmiş benimle evlenmek istediğini söylüyordu.

Ben bir şey söylemeyip onu bekletince durumdan rahatsız olup söze girdi.

- Bunun çok ani olduğunun farkındayım, ama birbirimizi daha iyi tanımak için çok fazla zamana ihtiyacımız yok. Ve bence -

- Bunun çok ani olduğunun ikimiz de farkındayız. Bak Doğu hislerine güveniyorum ama ben daha kimseyle çıkmadım bile, aşık olmadım, randevulara çıkmadım. Ama şu da bi gerçek ki senin yanında öyle güzel hissediyorum ki, yüzünü gördüğüm an heyecanlanmama yetiyor.


- Tamam, tamam o zaman. Hemen cevap verme. Ama lütfen eğer hislerin beni hayatına alacak kadar ileri gitmişse bunu bana hemen söyle çünkü daha fazla beklemek istemiyorum.

###

O bana bu kadar sıcak davranırken ben aşık olmaktan başka ne yapabilirdim ki? Günler geçmişti ben hâlâ cevap vermemiştim. Bu, cevabım hayır olduğu için değildi, ben korkuyordum sadece. Tabi ki şu an evlenince beraber yaşamanın hayalini kuramazdım. Onunla zaten aynı evde yaşıyorduk ama aynı yastığa baş koymak çok daha farklı bir şeydi. Ağustosa girmiştik artık hava gerçekten insanı yakıyordu. Ben sofrayı donatmıştım. Bugün cevabımı ona söylecektim. Şirketten gelmesine az kalmıştı. Ben üstümü bile giymemiştim. Hemen koşarak odama çıktım. Kırmızı elbisemi giydim. Bu elbisemi çok seviyordum. Beğenerek almıştım dün. Aslında bu elbiseyi ona güzel görünmek için aldım evet. Çünkü bugün benim için çok önemliydi. Onun için de öyle.

Zil çalınca kalbim yerinden çıkacak sandım. Koşa koşa gidip kapıyı açtım. Karşımda Nihal'i görünce kan beynime sıçradı. Kaşlarımı çatmış bir cevap beklerken o beni takmadan hızla içeri girdi. Girerken de bana omuz atmayı ihmal etmemişti gıcık şey! Hazırladığım masayı gördü ve birden çemkirmeye başladı.

- Bakıyordum da ben yokken meydanı boş bulmuşsun.

- Ne işin var senin burda! Hemen çık git burdan!

- Pardon da sen kimin evinden kimi kovuyorsun? Burası benim kocamın evi.

Bunları söylerken sırıtmayı ihmal etmemişti ama o artık benim kocam olacaktı. Ben de alayla sırıttım ve konuşmaya başladım.


- Bazı gelişmelerden haberin yok sanırım tatlım. Ama biz Doğu'yla evleneceğiz. Hatta çoktan teklif etti bile.

Ellerimi bağlamış dalga geçerek konuşurken parmağımdaki yüzüğü Nihal'e gösteriyordum. Doğu yüzüğü bana vermiş, cevabım kesinleştiğinde takmamı söylemişti. Ben de bugün takmıştım. Evet cevabım artık çok kesindi. Ben bu teklifi kabul edecektim. Doğu o kadından boşanacaktı ve biz çok mutlu olacaktık. En azından ben kendimi bu hikâyeye alıştırmıştım.


Nihal burnundan ateşler fışkırtarak evden çıktı. Ben elimi yüzümü yıkayıp makyajımı tazeledim. Artık hazırdım. Aradan 5 dakika geçmişti yine zil çaldı. Bu sefer o gelmişti kesin.


Koşarak kapıyı açtım. Karşımda Doğu'yu görünce yine kalbim yerinden çıkacak sandım ama öyle olmadı tabi. O, bir bana bir de masaya baktı. Sanırım bugün cevap vereceğimi anlamıştı.

- Ooo, sultanım masayı donatmış.

- Doğu seninle konuşacaklarım var o yüzden-

- Ben de bugün dışarda yiyelim diyecektim ama prenses masayı donatmış bile. Sen geç otur ben de ellerimi yıkayıp geliyorum.


O lavaboya gidince ben de servis yapmaya başladım. Masada mumlar vardı ama ben yakmamıştım. Fazla abartmak istemiyordum. Yemekleri doldurduktan sonra Doğu geldi yanağımdan bir makas alıp sandalyeye oturdu.


Yemeğini yerken göz temasını hiç bozmadı. Ben de bu sefer gözlerimi kaçırmadım. Yemekleri bitirip tatlıya geçtiğimizde ben de boğazımı temizleyip söze girdim.


- Ben, teklifin hakkında çok düşündüm. Yani eğer teklifin hâlâ geçerliyse benim cevabım e-

- Oleyyyyy, oley be oley. Ama bar ya biliyordum ben kızım. Bakışlarından belli işte deli gibi aşıksın bana ya oley be!

İkimiz de kahkaha attık. Ellerimi tutup göz kırptı.

- Bu cuma boşanacağız. Sen onu hiç düşünme. Tamam mı?

Evet anlamında başımı salladım.


- Ha bak unutuyordum sana bir iyi bir de kötü haberim var önce hangisini duymak istersin?

- Hmm, önce iyi olsun.

- Önümüzdeki ay Çağan Türkiye'ye geliyor.

- Ne! Sen ciddi misin?

- Evet. Tedavisi bitiyor.

- Kötü haber ne peki?

- Ben pazartesi Antalya'ya gidiyorum. Tabi ki sen de geliyorsun.

- Ben neden geliyormuşum seninle?

- Kız istemeye gidiyoruz. Sen orda olmadan seni nasıl isteyebilirim?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 03, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HAYALLER HAYATLARI BULUNCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin