10

110 45 3
                                    

Uyandığımda saat 9 du. Bu kadar geç kalkmaya alışkın değildim. Yani evdeyken en fazla 7 de kalkmış olurdum. Peki Çağan beni neden uyandırmadı ki? Ben düşünürken kapı çaldı.

- Ben kahvaltıyı hazırlayacaktım ama Çağan bey izin vermedi. Senin hazarlamanı söyledi. Acele etsen iyi olur. Bu kadar geç kalma bi dahakine.

Daha bikaç gün önce bana efendim efendim diye seslenen kız şimdi bana emir veriyordu. Dur bakalım İrem daha Çağan bey nasıl emirler yağdıracak sana...

- Çağan , beni çağırmışsın heralde. Yalnız ne diyeceksen de benim çıkmam lazım Funda teyzenin yanına gidicem.

- Birincisi artık annemin yanında çalışmana gerek olmadığını söylemiştim. İkincisi Çağan derken? Ne bu samimiyet?

- Ne diyorsun sen be ne demek bu ne samimiyet ne dememi bekliyorsun? Çağan bey filan mı?

- Neyse neyse şaka yapıyorum hadi kahvaltı hazırla da yiyelim.

- Ne kadar da güzel bir şaka üstelik doğum günümde!

- Ne? Doğum günü mü? Bugün senin doğum günün mü? Neyse dur sen dur.

- Nihaaaal. Nihal gelir misin bi?

- Efendim Çağan bey?

- Kahvaltıyı sen hazırla. İrem'in işi var.

- Peki Çağan bey.

İyice düştün sen bu çocuğun eline İrem iyice. Allah yardımcım olsun. Kendi kendime dua ederken Çağan'ın sesiyle irkildim.

- Hadi hazırlan çabuk çıkıyoruz. Çok bekletme acele et.

- Nereye gidiyoruz ya?

Cevap vermeden gitmişti yine. Sürekli emir veriyordu zaten bi de başıma bu evde çalışmak çıkmıştı. Kendi kendime konuşurken Çağan'ın beni beklediği geldi aklıma. Acele edeyim de Çağan bey kızmasın(!)

###

- Ooo bu ne güzellik İrem hanım benim için mi hazırlandın yoksa?

- Saçmalama ben her zaman güzelim.

Yine ego kasmıştım. O pis pis sırıtırken benim yüzüm hala asıktı. Nereye gittiğimizi de söylemiyordu. Deli olucam heralde ben bu çocuğun yanında. Hayır uşağın mı var senin burda. Hem sen kimsin de senin için süsleneyim ben. O değil de hala kendi kendime konuşuyordum. En sonunda şizofrene bağlayacaktım.

- Geldik

- İyi de neden geldik buraya?

Kocaman bir restouranta gelmiştik. Bir dakika ya biz neden kahvaltı yapmadan çıktık? Boşuna kahvaltı hazırlattı kıza da. Yok yok bu çocuk gerçekten sorunlu.

- Kahvaltı yapmaya geldik işte. Bak söylenip durma yine İrem. Hiç çekemem seni şu an.

Sadece susmuştum. Hayır ne bu ilgi anlayamadım. Karşılıklı kahvaltı yaparken sürekli bana bakıyordu. Sanki lokmalarımı sayıyordu. İyi de biri bana bakarken ben yemek yiyemem ki!

- Bana bakmayı kesecek misin? Biri bakarken yiyemiyorum.

Kahkaha atmıştı. Hiç benim gibi değildi. Hayvan gibi atıyordu lokmaları ağzına. Hiç babasına ve annesine benzemiyordu. Ne kadar kaba biri bu ya!

###

Oradan çıktığımızda benimle hiç konuşmadı. Bu sefer de parka gelmiştik. Etrafımı incelerken konuşmaya başladı.

- Ona çok benziyorsun.

- Kime?

- Onun da gözleri seninki gibiydi. Saçlar desen aynı. Giyim tarzınız bile aynı.

- Kimden bahsediyorsun?

- Küçüklüğümden beri evlilik hayalini kurduğum , kendi ellerimle mezarını kazdığım , canımdan çok sevdiğim Vuslat'ıma.

- Vuslat mı? Kim ki o?

- Geçen yıldı , üniversite birinci sınıfların tanışma partisi vardı. Zaten tanıyordum onu , liseyi beraber okumuştuk. Onu ben götürecektim. Hazırlandık onu almaya gittim. Çok güzel olmuştu. O toz pembe elbisesi aşağıya süzülen saçları hala aklımda... Kardeş gibi davranıyordu. Bense... Hiç belli etmeden sevmek çok zordu. Akşama kadar onu izlemek... Arabayla geldim , evinden aldım onu. Yine öyle gülümsemişti. O kadar içten...

Gözlerinden yaşlar akıyordu. Anlatmaya devam ettikçe o kadar derinden ağlıyordu ki ben bile çok duygulanmıştım. Bu hikayenin sonunu çok merak ediyordum.

- İrem gerçekten istemeden yaptım , kim sevdiği kızı öldürürdü ki?

- Ne!!! Sen birini mi öldürdün?

- Karşımıza birden tır çıktı , sağ sol yapıp kurtulayım derken... Uyandığımda hastanedeydim. Herkes ağlıyordu. Kafamda sargı bezi... Hemen ayağa kalkıp dışarı çıktım. Vuslat'ın annesi üzerime saldırdı. Katiiiil katiiiiil diye bağırışları hala kulaklarımda. İrem sen bana inanıyorsun değil mi? Onu ben öldürmedim.

Gözyaşlarını silmesi için peçete uzattım. Uzun uzun gözlerime baktı.

- Ben gidiyorum İrem. Ailem bir yıldır tedavi için beni zorluyor. Ama ben kabul etmedim. Onu öldürdüğümü kabul etmediğim gibi.

Ayağa kalktı , hiç bir şey söylemeden gitti. Biraz oturup olanları düşündüm. Demek benimle bu kadar ilgilenmesinin sebebi buydu.

###

Eve gittiğimde gözlerime inanamadım. Valizlerini toplamıştı. Tam kapıdan çıkmadan yakalamıştım onu.

- Tedavim bitince döneceğim. Ne kadar sürer bilmiyorum. Ha bu arada sakın bir yere gitme. Bugün abim gelecek artık burada kalacak. Ona burda olacağını söyledim.

Valizleri alıp taksiye bindi. Ben sadece ardından bakakaldım. O burda olmayacağına göre ben neden burda kalmak zorundayım?

Yeni bölüm geç geldi biraz da kısa oldu biliyorum ama üniversiteye hazırlanıyorum. Elimden geldiğince yeni bölüm yayınlayacağım. Takip edenlere teşekkür ederim...


HAYALLER HAYATLARI BULUNCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin