28

52 21 0
                                    

Başım çatlarcasına ağrırken yeni yeni gözlerimi açıyordum. Sarsıla sarsıla bir oraya bir buraya giderken Doğu'nun kucağında olduğumun yeni farkına vardım. Bir dakika bir dakika benim üstümdeki kan lekesi miydi?


- Dayan İrem dayan. Bak geldik korkma tamam mı korkma ben senin yanındayım.

- Doğu? Nerde o salak! Nerde dedim çabucak söyle!

Bunları söylerken bir yandan da Doğu'nun kucağından inmeye çalışıyordum ama beni öyle sıkı tutuyordu ki bu mümkün olmuyordu.

O kızı bulduğum yerde öldürecektim kafama koymuştum. Bugüne kadar bana yaptıklarının bedelini ödetecektim.

###

- Önemli bir şey yok ucuz yırtmış. Şimdi 3 dikiş attım ama her gün gelip pansuman olması gerekiyor.

- Anladım doktor bey teşekkürler.

Doğu tekrar beni kucağına almaya yeltendi ama ben izin vermedim. Koluna girip yürümeye başladım. Bu olanlara bir türlü anlam veremiyordum. Nihal'in Doğu'yu kıskanması gayet normaldi. Anormal olan Doğu'nun onu istememesine rağmen hâlâ onun peşinde koşmasıydı. İnsanda bir gurur olmalıydı ama bunun Nihal'de olmadığı kesindi. Ben yine kendi kendime düşüncelere dalmışken etrafı izlemeye başladım. Burası çok kaliteli bir hastaneydi. Zaten doktorun benimle bu kadar ilgilenmesinden belli oluyordu. Antalya'daki devlet hastanesine hiç benzemiyordu ve gördüğüm kadarıyla temizlikte çok titizlerdi.


Ben kimseye borçlu olmayı sevmezdim. Bu hastane parasını da ödeyebileceğimi sanmıyordum. Şimdi siz Doğu varken sen mi ödeyeceksin diyeceksiniz ama tabi ki ben ödeyeceğim. O bu filmde ne kadar başrol olsa da bu işlere karışmasını istemiyordum. Bu benim meselemdi. Doğu bana sormadan hemen gidip ödemeyi yapmıştı. Zaten yanımda para da yoktu ama tabi ki ödeyecektim borcumu.

Şimdi yapmam gereken tek şey Nihal'i polise ihbar etmekti. Doğu'dan telefonunu isteyip biraz uzaklaştım. Hemen 155'i tuşlayıp olanları anlattım. Onlar da rahat olmamı ve hemen işe koyulacakları söylediler. Doğu'ya teşekkür edip telefonunu verdim. Sonra beraber arabaya bindik , Doğu söze başladı.


- Ben o dengesiz adına senden özür dilerim. Ben ona gününü göstereceğim sen merak etme.

- Yok ya ben hallettim o işi sen boşver onu bunu da nereye gidecektik biz?


- Eğer şu an iyi hissediyorsan hâlâ gitmek için vaktimiz var.

- Şu an iyiyim ama önce evden çantamı almam lazım. Önce eve gidebilir miyiz?

- Tabi matmazel.

Yol boyunca beni yormamak için hiç benimle konuşmadı. Hatta istersen sonra gidelim diye diretti. Ama ben bugünü mahvedemezdim tabi ki ertelemek istemedim.


Nihayet eve vardığımızda Doğu kapıyı açmak için atıldı. Ama ben lavaboya gideceğimi söyleyip onu durdurdum. Doğu'dan anahtarı alıp içeri girdiğimde Nihal de ağzını yaya yaya sakız çiğneyip televizyon izliyordu. Beni görünce birden irkildi ama ben ona bir şey yapmayacaktım onu polislere teslim edecektim. Yüzüme alaycı bir gülümseme takıp yukarı çıktım. Lavaboda işimi bitirdikten sonra çantamı aldım. Kapıya doğru ilerlerken kapı çalmaya başladı. Doğu'yu çok beklettiğimin farkına vardıktan sonra "geldim" diyerek kapıya yöneldim. Eminim şimdi bana kızacaktı. Ağır adımlarla gidip kapıyı açtım. Karşımda polisleri görünce ilk başta korktum sonra polislerden biri konuşmaya başladı.

- Nihal Kılıç siz misiniz?

Nihal Kılıç mı? Evet ya doğru onlar Doğu'yla evli , tabi ki soyadları aynı olacak.


Nihal de kafasını kaşıyarak ağır adımlarla "buyrun" dedi. Polislerden biri lafa atılarak;


- Bir ihbar aldık bizimle gelmeniz gerekiyor.
dedi.

- Ne ihbarı ya! Ben bişey yapmadım!


- Merkezde anlatırsınız derdinizi.

Polisler Nihal'i apar topar götürürken Doğu da şaşkın şaşkın izliyordu. Ben de alayla gülmeye devam ediyordum. Doğu birden ciddileşti ve üzerime yürümeye başladı. Ben korkudan titrerken kapana sıkıştığımın yeni geni farkına varıyordum.

Doğu iki eliyle beni kavradı ve başımı göğsüne yatırdı. Sonra gülerek "şımarık kız" dedi. Ne yani o kadar şeyi yapan Nihal şımarık ben mi oluyordum? Neyse bunları sonra tekrar düşünecegim.

###

Doğu'yla yemeklerimizi yerken orta dereceli lokantadan dışarıyı izliyorum. Bana baktığı anda gözlerimi kaçıcarak delik arıyordum ama her yol ona çıkıyordu. Üzerindeki takım elbise o kadar yakışmıştı ki aşık olmamak elde değildi. Ben deli gibi onu izlerken o da konuşuyordu.

- Bugün çok güzel olmuşsun.

Ben tam "Ne yani? Sadece bugün mü" diyecekken o yine konuşmaya devam etti.

- Yani her gün güzelsin ama bugün ayrı bi güzelsin.

Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Nazikçe teşekkür edip lavaboya gitmek için izin istedim. Hemen aynanın karşısına geçip yüzüme baktım , gerçekten de kıpkırmızı olmuştu. Yüzümü yıkadıktan sonra dudak nemlendiricisini sürüp çıktım.

Doğu dışarıya bakıp kara kara düşünüyordu. Hemen yerime oturduğumda o yine konuşmaya başladı.

- Kızım nerdesin sen bi an düştün sandım.

- Off geldik işte ya. Amma sabırsız çıktın ha.

- Neyse tamam atar yapma önemli bir şey söyleyeceğim şimdi sana.

Kalbim yine az önceki hızını bulurken ne diyeceğini çok merak ediyordum. Sonra yavaşça cebinden bir kutu çıkardı. Hayır hayır tahmin ettiğim şey olamaz de mi? Kalbim yerinden çıkmak için resmen can atıyordu ki Doğu kutunun kapağını açıp söze girdi.

- Hayatının geri kalanını benimle geçirmek ister misin küçük hanım?

Ben hâlâ olayın şokundan çıkamamış şaşkın şaşkın onun yüzüne bakarken ağzından o üç kelime döküldü.

- Benimle evlenir misin?












HAYALLER HAYATLARI BULUNCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin