19

72 36 2
                                    

Sabah yine telefonumda bilinmeyen bir numaradan mesaj gelmişti.

- Adam gibi söyle yerini , cezanı ona göre keseriz.

Bu babamın beni zorla evlendirmeye kalktığı aptal Mert'ti. Ondan da korkmaya başlamıştım artık. Aslında artık İstanbul'dan korkar olmuştum. Bu koca şehir belki de yaramamıştı bana. Ama içimden bir ses bu çabalarımın beni çok iyi yerlere getireceğini söylüyordu. Umarım yanılmam...

Bugün dışarıdaki işlere ben bakacaktım. Eve bıraktıkları nakit parayla alışveriş yapıp , yemekleri de ben yapacaktım. Bugün Ender Bey'in misafirleri , bir iş konuşması için eve geleceklerdi. Koskoca 'Kılıç' ailesine de bu yakışırdı zaten.

Evde adımlarımı atarken çok dikkatli davranmaya başlamıştım. Çünkü o oda beni fazlasıyla ürkütmüştü. Bir insan neden birini odaya kilitler ki? Benim asıl merak ettiğim o adamın oraya hapsolacak nasıl bir kötülük yaptığıydı. Ama hepsinden önce Çağan ve Doğu nasıldı acaba? Doğu'dan cevap gelmemişti. Bugün de mesaj atacaktım , eğer cevap vermezse ararım diye düşünüyordum ama açmamasından korkuyordum.

Bu evde her şey üstüme gelmeye başlamıştı. Çağan'ın ne zaman geleceği belli değildi ve beni yüzünü dahi görmediğim bir adama emanet etmişti. Bu hakkı kendinde nasıl bulduğu da başka bir soruydu tabi.

###

Kahvaltımı yapıp hemen markete gittim. Listedekileri aldım. Ben bunları nasıl taşıyacağım şimdi? Ben tam bunları düşünürken biri poşetleri hızla elimden aldı. Ben tam saldırmaya geçecekken karşımda onu gördüm.

- Doğu! Sen ne zaman geldin? Mesajıma neden cevap vermedin? Çok merak ettim sizi? Çağan nasıl? Umarım iyidir. Sen de iyisin de mi? Ay cevap versene yaa!!!

- Bi susarsan konuşacağız heralde. Daha yeni geldim ben de telefonumun şarjı bitti. O yüzden cevap veremedim. Çağan iyi , koruma talep ettim , kabul edildi. Bugün bir iş yemeği var evde. Onun için alelacele geldim.

- Evet haberim var. Onun için alışverişe çıktım zaten. Hem şarj aletin yok muydu? Kaç saattir meraktan uyuyamadım!

- Yalan söyleme. Mışıl mışıl uyuduğunu ikimiz de biliyoruz.

- Off iyi be tamam.

- Atarlı ergenimiz de hiç rahat durmuyor maşallah. Kaç yaşındaydın sen?

- Ne ergeni be sensin ergen. 18 yaşındayım ben.

- Bak yine atarlandı.

Somurta somurta yürüdüm. Doğu da arkamda yürüyordu. Birden arkamı dönünce o da korktu.

- Bir şey soracağım.

- Ödümü patlattın. Neyse söyle bakayım.

- Öz babanız neden o odada?

Doğu poşetleri yere düşürdü. İçindeki malzemeler sokağa dökülüyordu ve sebzeler yuvarlanıyordu. Birden kendine geldi ve koşarak toplamaya başladı. Ben de yardım ettim.

- Bana bak İrem. Seni bir daha o odanın yakınında görmeyeyim.

- Bak eviniz tehlikeli ve babandan korkmaya başladım. Neden oraya kilitledi o odamı? Bunu hak edecek ne yaptı ki?

- Tehlikeliyse gidebilirsin. Seni zorlayan yok , her şeye burnunu sokmaman gerektiğini öğrendiğin zaman gelirsin.

Hiç bir şey demeden koşarak eve gittim. Valizimi açıp söylene söylene eşyalarımı yerleştirdim. Tam çıkacakken Doğu geldi. Yüzünde anlamsız ve boş bakan bir surat ifadesi vardı. Daha doğrusu yüzü ifadesizdi. Hiç bir şey demedi. Yanımdan öylece geçti. Ben de bir şey demedim. Gitmek de istemiyordum ama ben bunları yaşamak istemiyordum. Bu şehirde her gelen ayağının altında eziyordu beni. Hak etmediğim şeyleri yaşamak zoruma gidiyordu.

Son olarak mutfağa gidip su içecektim ki Nihal yine pişkin pişkin sırıtıyordu. Gözüm parmağındaki yüzüğe ilişti. Bu ne kadar da büyük bir tektaş böyle!

- Hayırdır canım neye bakıyorsun öyle?

- Benimle muhatap olmaman gerektiğini kaç kere söylemeliyim?

- Anladığım kadarıyla şu an gidiyorsun. Aman ne kadar da üzücü bir sahne!

- Bana bulaşma dedim sana kızım!

- Neyse neyse şu pis kedini de götürmeyi unutma. Neyse ki kocamla baş başa kalacağım artık.

Kocamla! Kocamla! Kocamla! Bu ses kulaklarımda çınladı. Demek ki o yüzden bu kadar nefret ediyordu benden. Demek ki daha iki gün önce sen bana emanetsin diye beni göndermeyen adam aptal bir kızın dolduruşuna gelmişti. Ben kime güvenecektim artık?

Hemen dışarı çıktım. Minno'mu da orada bırakmıştım. Bu hâlde nasıl bakabilirdim ki ona? Akşama kadar sokaklarda boş boş gezdim. Funda teyzenin yanına da gidemezdim. Benim yüzümden oğluyla tartışması zaten beni üzerdi.

Hava iyice kararmıştı ve ben hâlâ bir yer bulamamıştım. Bilmeden bir çıkmaz sokağa girdim. Arkamı döner dönmez onu gördüm karşımda ve yere yığıldım. Artık bacaklarım beni taşımıyordu.

Beğeniyorsanız vote verir misiniz arkadaşlar? Sizin sayenizde istekle yazıyorum. Takip edenlere teşekkür ederim

HAYALLER HAYATLARI BULUNCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin