"Şuna bir bak," dedi Michael önüme fotoğrafı koyarken.
"Bu da ne?" diye sordum ve önümdeki fotoğrafı elime aldım. Fotoğrafa bakmamla içtiğim kolayı püskürtmem bir oldu. "Siktir!" diyerek güldüm.
"Bende sabahtan beri bunu tekrarlıyorum, " dedi sinirle ve bu benim daha fazla gülmeme yol açtı.
"Bunun olduğuna inanamıyorum, " diyerek kahkaha patlattığımda Michael öfkeyle bana baktı.
"Neyin olduğuna inanmıyorsun, "dedi Calum yanımdaki sandalyeye otururken ve fotoğrafı ona doğru uzattım.
"Küçük Mike'a merhaba de."
"O küçük falan değil, " diyerek dişlerinin arasından konuştu Michael.
"Haklısın o ufacık, " dedi Calum, parmağıyla Mike'ın orasını işaret ederken.
"Siktirin gidin, size niye gösteriyorsam sanki."
Calum güldü. "Kimin yaptığını biliyor musun? "
"Neyi? " diye sordu Lisa ellerini Calum'un sandalyesine koyarken ve Calum resmi burnuna doğru uzattığında Michael sesli bir küfür etti.
"Iyy Michael, " diye sızlandığında Calum ve ben daha çok güldük.
"Sikeyim, tamamen sizi suçluyorum. Kolejli kızlara bulaşmaman gerekir. Işte lisenin altın kuralı bu, " diye bağırdı Michael. Aynı zamanda hiç durmadan etrafımızda dolanıp duruyordu. Onun için üzülmem gerekse de şuan bu aklımdan geçen en son şey bile değildi.
"Anlamadım? "
"Michael, geçen gece bardaki kızla birlikte evine gitti ve görünüşe göre kız onu sadece reddetmekle kalmamış, " dedi Calum.
"Aman Tanrım." Lisa yüzünü buruşturdu ve Michael'ın omzuna dokundu. Michael minnetle ona bakarken konuştu. "Üzülme benimde bir keresinde üzerime kedi pislemişti."
Hepimiz daha fazla gülerken "Siktirin gidin, " dedi Mike ve elimizdeki fotoğrafı alıp masadan kalktı. Hızlı bir şekilde yürürken Ashton'a çarptı ama bunu önemsemeyecek kadar kızgın görünüyordu.
"Onun nesi var? " diye sordu Calum'un yanına yerleşirken. Üzerinde siyah bir pantolon ve koyu mavi bir kazak vardı. Uzun saçları birbirinden bağımsız bir şekilde alnına dökülürken elimi kalbime koyup hala orada mı diye yoklamak istedim.
O geceden beri onu ilk kez görüyordum. Birkaç gündür Hailie'nin yanındaydım ve okulu asmıştım ama onunla yüzleşmek beni korkutuyordu.
Bunu birine söyler miydi ?
Benimle iletişimini keser miydi ?
Benden nefret eder miydi ?
Üç gündür tüm bu sorular dayanılmaz bir baş ağrısından başka bir şeye yaramıyordu.
"Hayatla yüzleşiyor," dedi Calum, Lisa onu çekiştirirken ve ayağa kalktı.
Siktir, şimdi gidemezdi.
"Nereye? " diye sordum telaşla. Şuan Ashton'la yalnız kalamazdım.
Ya beni redderse, o zaman ne bok yiyecektim ? Ya da bunları birine söylemeyi düşünürse ?
Onunla normal zamanda bile konuşurken her seferinde mideme tekme yemiş gibi hissediyordum ve henüz onunla yüzleşmeye hazır değildim.
"Bu bir sürpriz, " dedi Lisa kıkırdayarak ve Calum'u bileğinden çekiştirmeye başladı.
Calum ve Lisa gittikten sonra masamızda derin bir sessizlik oluştu. Elimdeki telefondan sık sık saati kontrol ediyor ve tüm sosyal medya hesaplarıma girip çıkıyordum.