Bölüm şarkısı - 3 Doors Down - Away From The Sun :)
İyi okumalar :))
Çok geçmeden çıkışa doğru ilerlemeye başladı. Neyse ki, beni fark etmemişti. Dışarıya çıktığına emin olunca bende ayağa kalkıp çıkışa doğru ilerlemeye başladım. Onun görmesinden kaçınarak bir süre kapının arkasında bekledim. O bir taksiyi durduğu anda bende dışarı çıkıp Serkan abiye doğru koşmaya başladım. Serkan abi, şoför koltuğunda oturuyordu. Kapıyı açıp arabaya bindiğimde anında arkasını döndü. Gözlerinde şaşkın bir ifade vardı. Bugün herkesi şaşırtıyordum anlaşılan.
"Hemen, önündeki taksiyi takip et. Arayı fazla yakın tutma. Takip edildiğini anlamasın."
"Peki, Derin Hanım." Önüne dönüp gaza bastı. Önündeki arabayla arasında 5-6 metre mesafe koyup takibe başladık. Bir süre sonra bu duruma alışınca Serkan abi yanındaki koltuktan bir poşet alıp bana uzattı. Soran gözlerle dikiz aynasına baktım.
"Bir süre daha bir şey yemezseniz bayılabilirsiniz." Poşeti elinden aldım. Yiyip yememekte kararsızdım. Babamı mezarına daha dün defnetmişken benim bir şey yemem doğru olur muydu? Sonuçta o artık hiçbir şey yiyemeyecekti.
"Babanız sizin güçlü olmanızı isterdi." Bu doğruydu. Babam her zaman güçlü bir kızı olsun isterdi. Ufak şeylerde ağlamayan, biri laf ettiğinde laflarını daha ağır biçimde ağızlarına tıkan, kendine güvenen, kimseye boyun eğmeyen bir kız yetiştirmişti. Böyle yetişmemde annemin olmadığını haykırırcasına bakan gözlerin etkisi büyüktü. Babamın intikamını almam için güçlü olmam gerekiyordu. Poşetle bakışmayı bırakıp açtım ve içindeki hamburgeri büyük lokmalar alarak kısa sürede bitirdim.
"Teşekkür ederim." Serkan abi bu hamburgeri almasaydı, ben uzun bir süre daha aç kalabilirdim. Belki bayılana kadar... Ve bayılan bir kız da intikam alamazdı.
"Rica ederim, Derin Hanım."
Ön camdan taksiye baktım. Önümüzde iki tane taksi vardı. Bir an paniğe kapılır gibi oldum. Ancak bir takside kel bir kafa diğerindeyse bonus kafalı biri oturuyordu. Kel kafalı adamın oturduğu taksi sağa sapıp ıssız bir ara sokağa daldı.
"Derin Hanım, buraya gelmiş olmalı. Buradan bir yere geçilebileceğini sanmıyorum. Sokağa girmeden köşede duruyum mu?"
"Öyle yap."
Arabayı, dediği gibi sokağa girmeden köşeye park etti. Hemen arabadan inip sokağın başındaki evden başımı hafifçe uzatıp yola baktım. Kel adam taksiden inmiş; bir binanın önünde bekleyip telefonuyla bir şeyler yapıyordu. Bir süre sonra telefonu cebine koyduğundan birine mesaj göndermiş olmalıydı.
Bir süre sonra önünde beklediği kapı açıldı ve Doruk göründü. Demek burada kalıyordu. Bir şeyler konuşmaya başladılar. Doruk'un göz altları morarmış ve zayıflamıştı. Babamı öldürdüğünden beri kabus görüyor olmalıydı. Normal biri olsa üzülebilirdim ancak Doruk için asla. Avukatın arkası dönük olduğu için mimiklerini göremiyordum ancak Doruk sinirlenmişti. Kaşları çatılmış ve ellerini yukarı aşağı asimetrik hareket ettiriyordu. Bağırmaya başladığında artık duyuyordum.
"Dediğin her şeyi yaptım. Ama ne oldu? Sadece vicdan azabı ve uykusuzluk. Adamlar hiçbir yerde bulamamışlar. Şirketin başına geçmeyeceksem eğer tüm bu şeyler boşuna mıydı?"
Ne demeye çalışıyordu? Başa kendisi geçecekti ve bunun için başkalarına boyun mu eğiyordu? Yine kafam karışmıştı. Avukat hala kısık sesle konuştuğu için onun dediklerini anlamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Aşkı
Ficção AdolescenteAşk mı? İntikam mı? ..."Biliyorum, bu hayatta çok kötü şeyler yaptım. Bu yaptıklarım affedilemezdi. Yaptığım ilk andan beri hep pişmanlık duydum. Seni tanımaya başladıktan sonraysa zamanı geriye almak istemediğim tek bir gün bile olmadı. Sen, bana...