İncipit

212 9 8
                                    

"Ne işin var senin burada?" Balkondan böylece bağırdım sinirle sokakta adımı haykıran Barbaros'a. Kendimde olsaydım bunu asla yapmazdım. Gecenin bir körü uyuyan kim varsa rüyasında bi ses olmak hoş değildi zira.

"Gece lütfen yardım et! Peşimde 3 tane adam var!" Çaresizce bağırıyordu Barbaros'sa...

"Barbaros!" diye sinirle soluk verdiğimde sokağın başında bahsettiği kodomanları gördüm. "Başıma bela alıyorum.." diye mırıldanarak içeri geçip apartman kapısını açtım.

"Noluyor Gece?.." diyerek kapının önünde dikildi dostum Özlem.

"Başıma bela alıyorum..." dedim kendimi tekrar eder gibi. Tam o sırada kapı çaldı.. Kapıya meyil eden Özlem'i durdurdum. "Sakın!"

"Gece beni korkutma! Kim geldi?"

"Barbaros, geldi. Sakın açma kapıyı." dediğimde burnumdan soluyordum.

"Gece lütfen kapıyı aç! Lütfen!" yalvararak tüm apartmanı ayağa kaldırmaya çalışan Barbaros'a kapıyı açtım. Soluk soluğaydı ve aniden yere yığılmıştı! Koşturarak balkona yönelirken ben Özlem Barbaros'la ilgileniyordu. Barbaros'un peşindeki herifler ortalıkta onu arıyorlardı. Birisi kafasını kaldırıp bana baktı. Burada olduğunu anlamamış olması imkansızdı.

"Buldum!" Deyip kafasını benim olduğum yere doğru attı.

"Özlem son nesfesini vermek istemiyorsan bu defa kapıyı açmıyorsun!" Diye bağırarak yanlarına gittim.

"Kapıyı sen açtın! Ne olduğunu anlat çabuk!"

"Ne olduğunu bilmediğim bi belanın içindeyiz. Uyandığında bunun bedelini ödeyecek ! Sen onu salona götür..." dedim salona girip.

"Sen ne yapacaksın?"

"Küffarın üzerine yürüyüp kellesini alacağım!" deyip dedemden Nuh Albaya ondan bana emanet edilmiş kılıcı çıkardım olduğu yerden. Dedem Seyit albayın emektarının bu işe yaratacağını tahmin etmezdim. Ya ölecektim ya da bu soysuzların kellesini alacaktım.

Beynimdeki nöronlar Yeniçeri misali nidalarla ismimi haykırıyordu;

"Athena Gece çok yaşa, kılıcın değsin arşa!"

Fatih Sultan Mehmet ve Metis'in 21. Yüzyılda doğmuş evlatları gibiydim. Yeniçeriler ve yarı tanrılar kazan kaldırıp isyan etmeselerdi bari. Kapıyı yumruklayarak hem yerinden çıkaracaklar hem de tüm apartmanı ayağa kaldıracaklardı Barbaros'un yaptığı gibi... Tekrar! Tekrar! Tekrar! Bu kapı tüm bunları nasıl kaldırabiliyordu hayret ediyordum. Hem be bok yemeye buraya kaçmıştı ki Barbaros?! İşim gücüm yokmuş gibi bir de bu kodomanlarla uğraşacaktım. Kapıyı açıp elimdeki kılıcı salladım. Neyseki henüz hiç birinin bi yerine değmemişti. Ömrümde silahlı kodomanlarla talim yapmamıştım. Aslına bakarsanız ömrümde hiç talim yapmamıştım... Elimdeki kılıca ve cüsseme bakan düşmanım boşluğa düşmüştü.. Gözlerinin önünde 1.70 boylarında, koca gözlerinden öfke saçan, soluk benizli, 21 yaşında bi hatun elinde kılıcıyla evinin kapısını açmıştı onlara... Tam bu esnada sesleri duyan alt komşumuz Nuh Albay elinde tüfekle merdivenlerde belirdi.

"Evladım ne bu ses kim bu adamlar?!" Deyip tüfeğin ateşlenecek ucunu düşmana yöneltti...

"Ne bu ses böyle!" Diye bağırıp kapıyı açan karşı komşumuz Perihan teyzenin elinde hepimizinkinden daha etkili bi silah vardı. Terlik! Anne terliği!..

Özlem'in de büyük titizlikle kullandığı terzi makasları ve iğnelerle fantastik dörtlü olmaya aday silahşörlerdik hanede! Sadece silahlarımızla bozguna uğrattığımız kafirlerin kaçabileceği tek delik vardı... Asansör... Takım elbise giymiş olan düşman kapıyı araladığında Perihan teyze elindeki terliğin diğer çiftiyle sekerek bize doğru koşmaya başladı.. "Ne işiniz var sizin burada?!" Dediğinde asansöre en son binen cevap verdi; "Yanlış anlaşılma olmuş... Afedersiniz..."

Veda SonesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin