Hatır-

27 2 2
                                    

"Hatırlıyor musun?" Dedi Kızıl aniden bana dönüp.

"Neyi?" Soruya soruyla cevap vermek hiç hoşuma gitmiyordu..

"Aşık olduğun o çocuğu." Deyip sigarasının dumanını verdi.

"Adını bile hatırlamıyorum. Yüzünü de hatırlamıyorum. Sadece elma gibi koktuğunu ve bana yaptırdığı resmi hatırlıyorum." Derken gözlerimi kısmıştım, aklımdakileri Kızıl seslendirdi;

"Her gece o resme bakıp uyuyorsun çünkü.."

"Ondan nefret etsem de o resimde çözmem gereken bi sır var sanki hala, benim açıklayamadığım. Her çizgiye bakarken rahatlıyorum. Çünkü küçüğüm ben ve içimdeki kargaşadan daha büyük kaoslar var o resimde.."

Elinde tuttuğu defteri masanın üstüne koyup ciddiyetle bana çevirdi tüm vücudunu;

"O resimle ilgili bi problemim yok zaten."

"Peki sorun ne Özlem? Hala bi şeylerin problem olduğunun farkındayım ama bunun için elimden geleni yaptığımı sende görüyorsun. İlla hastahaneye mi yatayım yoksa işe yaramaz ilaçları kullanıp boş bi kafa mı taşıyayım?" Ve işte başlıyor ! Nükseden kriz tepkileri ! Parmak uçlarından başlayıp tüm vücuda yayılan karıncalanma hissi ve titremeler.. Kulağıma dolan o tiz ses ve şiddetli baş ağrısı ve en görkemlisi, serzenişler !

"Tamam sakin ol... Derin nefes al!" Diyerek masanın üstündeki bardaktan suyu avcuna boşalttı, hemen ardından suratıma çarptı. Bardaktaki geri kalanını dudağıma dayayıp yudumlattı. "Bu sefer bayılmana izin vermeyeceğim!" Diye bağırdında kendime gelmeye başlamıştım.

Her an patlamaya hazır bi canlı bombaydım. Her defasında birilerine zarar verirken bu defa ucuz kurtulmuştuk.

Özlem'in bi halt karıştırdığını o an anlamıştım. Çünkü defterin arasından çıkardığı her neydiyse krizden önce benim görmemi istemiş olsa da şu an bana iyi gelmeyeceğini tahmin etmişti. Ben de sormamayı tercih etmiştim. Zaten Özlem her şeyi zamanında yapardı, her işte çok temkinliydi buna beni iyileştirme mevzundan derslere kadar her şeyi dahil edebilirim. Nasıl bu kadar güçlü kalıyordu, nasıl adapte olabiliyordu her şeye anlayamıyordum. Dünya üzerine gönderilmiş bi ilah olduğunu ona ilk sarıldığımda anlamıştım. Ve ben emindim onunla çok iyi iki arkadaş olacağımıza daha ilk gördüğümde... Yanılmıştım tabii hep olduğu gibi; o arkadaştan öte kardeş oldu çünkü bana. Abla... Anne !..

"Seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun değil mi?.." dedim yüzüne bakıp.

Şefkatli gözlerini bana dikip tebessüm etti. Sora sustuk. Bu ani suskunluğumuzu bölen telefonumun sesiydi. Telefonsuz hayatım ne güzel geçiyordu oysa ki..

"Kim?" Dedi Kızıl merakla.

"Bilmiyorum..." diyerek telefonu açtım. Henüz kimseye vermemiştim numaramı sadece Kerim Bey, Kenan abi, abim ve kızılda vardı numaram.

"Alo?"

"Gece, Barbaros ben.."

"Barbaros Bela." Diye sinirle cevap verdim telefonun ucundaki Bela'ya ve Özlem'e.

"Numaranı Kenan abiden aldım. Hemen mekana gelmen mümkün mü?.." dedi tatlı telaşlı sesiyle.

"Bugün izinli olduğumu da söyleseydi keşke Kenan abi." Dedim.

"Biliyorum izinli olduğunu ama gelmen lazım !" Sesi hiç bir şey kaybetmemişti attığım ufak kurşundan.

"Barbaros abimle vakit geçirmek istiyorum gelemem." Diye bi kurşun daha sıktım.

Veda SonesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin