Cassandra
Merdivenlerden inerken, hala güçlü durmaya çalışıyordum. Kafamı kaldırdım ve hiçbir insan ile göz teması kurmadan merdivenleri aştım. Güçlü olduğunuzu göstermenin tek zor yanı yalnızken bile aldanmadan yürümektir.
Asla kafanı çevirme.
Ve parkeye topuklarım değdiği anda, çantamı sağ kolum alarak yürümeye başladım.
Asla kafanı çevirme.
Herkes bana bakıyordu. Nefes almak güçleşiyordu. Gözlerimi kıstım ve evin kapısını sertçe açtım. Omuzlarımı düşürmeden yürüdüm.
Asla kafanı çevirme.
Hiç başka yöne bakmadan evden çıktım. Bazı insanlar camlara döküldü. Bazıları bahçeden beni izledi. Neredeyse her gün konuştukları kişiyi görme şansları oldu. Topuklarımın sesini dinleyerek rahatlamaya çalışıyordum. Sol yumruğumu sıkıca sıktım. Hala bir şekilde yıkılmamaya çalışıyordum. Sağ sokağa döndüğümde kendimi duvara attım.
Bacaklarım titriyordu. Ben çok fazla kişiyi karşıma aldım. Pişman olacağım çok şey yaptım. İğrenç şeyler söyledim, yazdım ve çizdim. Ama hiçbirinde hiç bu kadar korkmamıştım. Hiçbirinde bir kez daha düşünmemiştim. Hiçbirinde böylesine pişman olmamıştım. Bedenimi duvara yasladığım anda ağlamaya başladım. Kafamı kaldırdığım anda içimde bir şeylerin doğru gitmediğini anladım. Onun arabasına bindiğim günden beri onu mahvetme planları ile günden güne kendimi besliyordum. Her gün ona daha çok yaklaşıyor bıçağın ucunu sivrileştiriyorum. Ama şimdi onu böyle bıraktığım için deliriyordum.
Çünkü beni yavaşça öptü. Dudaklarını dudaklarıma yapıştırırken oldukça istekliydi. Seksi veya güzel olduğum için değil. Cassandra olduğum için beni istiyordu. Beni elinde tutabilecek hiçbir erkek yoktu ama Calum bunu başarıyordu. Beni bu hale o getirmişti ve benimle oyuncak gibi oynuyordu.
Elimi duvara sertçe geçirdim. ''Lanet olsun sana HOOD!''
Ayağımdaki topukluları karşı duvara bağırarak attım. Bana yaklaşmaya cesaret eden tek erkekti. Bana dokunmaya cüret edebilen tek kişiydi. Bana diklenen tek kişiydi. Nefes aldım. Ondan delice etkileniyordum. Nefretim, ona olan kapanmayan nefretim büyük bir sevgiye dönüştü. Gözlerimi kapattığımda nasıl olur da yüzü hemen beliriyordu? Ben nasıl katlanacaktım buna?
Soluklandım ve topuklu ayakkabılarımı yerden topladım. Saatler boyunca uğraştığım saçlarım mahvolmuştu. Girdiğim sokaktan çıkmak üzereyken Calum arabasını önüme çekti. O an yerin dibine girmek istedim. Dünya'nın sonunun gelmesini o an istedim. Yüzleşmeye gücüm yoktu.
Çünkü sikik bir intikamdı.
Calum dağınık saçları ile arabadan çıktı. Kapıyı öyle bir sertlikle kapattı ki yerimde sıçradım. Sertçe yutkundum ve ona baktım. Bana sinirle yürüyordu. Gözlerini kaldırdı. Gözleri, ah tanrım simsiyahtı. Çantamı ve elimdeki ayakkabılarımı yere bıraktım. Onu öylece bıraktığım için köpürüyordu. Titreyen ellerimi yukarı kaldırdırdım ve bana bir şey yapmasını engellemeye çalıştım. Nefesi yüzüme çarptığı anda gözlerimi kapattım ve gözlerimden yaşlar süzüldü.
Ondan işte bu kadar korkuyordum. Bir nefes daha verdi ve bağırmasına hazırdım.
Gözlerimi sıkıca kapattım ve kendimi hazırlamaya çalıştım. Bir anda göğüs hizasında tuttuğum ellerimi aldı. Soğuk ellerini benimkiler ile buluşturduğunda daha sık nefes vermeye başladı. O an parçalandım. O an bir cam olabilirdim. O an gökyüzünde saniyelik farkla ayrılan bir bulut parçası olabilirdi. O an gerçekten genç bir aşık olabilirdim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cassandra & Calum
FanfictionSenden nefret ediyorum, seni seviyorum. *P.S; Flora'nın yan kitabıdır* @itscoolhood for you babe