"Yedekte olanlar! Aleyna, Rüzgar ve..."
Söyle artık gerçekten bayılacağım şimdi diye düşünürken Aleyna'ya bakıyordum, sevinçli görünüyordu, ama ben sevinemeyecektim galiba.
" Mehmet arkadaşlar. " dedi.
Benim asıl takımda olmam imkansız zaten, o kadar yetenekli olamam.
" Asıl takımdaki kişi ise..."
Ben kendimin olmadığına emin olduğum için heyecen felan kalmamıştı sadece yere odaklanmıştım.
"Mina. " dedi. Yanlış duymuş olamam dimi Mina mı? yok artık. Aleyna ismimi duyar duymaz kucakladı beni.
" Tebrik ederim canım. " dedi bir yandan da.
Ama ben hâla şoku atlatamamıştım, garip olan şeyse mutlu değildim. Çünkü korkuyordum, şans eseri güzel oynamış olabilirdim ama turnuvalarda yapamıyacağıma emindim, ben oynayamazdım ki. Kara kara düşünürken Atakan bana yaklaşıyordu ama hiç tepki vermiyordum da, içim yanıyordu. Yavaşca geldi elini uzattı.
"Tebrik ederim aramıza hoşgeldin." diyerek tebessüm etti.
Bende elimi uzattım, elim ellerindeydi adeta.
"Teş... Teşekkür ederim." diyebildim sonunda ellerimi aniden çektim. Arkasından Doğu geldi.
"İyi iş çıkardın, bu performansı turnuvada da görelim. " diyerek ellerini göğsünün altında birleştirdi, bana çok sert bakıyordu, daha fazla bakmamasını umarak.
" Saol, inşallah. " dedim. Gözlerimden gözlerini çevirdi ve arkasını dönerek hocanın yanına yürümeye başladı.
" Atakan Doğu neden böyle sert? " diye sormak istedim, sormuştumda.
" O hep öyle, kusuruna bakma 98'li." diyerek konuyu kapattı.
Bende cevap vermek yerine tamam dercesine kafamı salladım."Arkadaşlar dağılabilirsiniz yarın sabah 9.00 da burda olun asıl antrenmanlara başlıyoruz, iyi günler. " demesiyle kapının yolunu tuttum. Arkamdan Atakan 'ın geldiğini biliyordum.
" Mina benimle gel hadi. " dedi, bunu bekliyordum açıkcası.
" Teşekkür ederim ama taksi çağıracağım. " dedim, ıstırapla.
Sürekli getirip götürmesini istemiyordum, gerek yoktu ki buna.
" Saçmalama aynı yere gidiyoruz hadi gel. " dedi ısrarla.
" Peki, tamam bu son olsun. " diyerek,arbasına doğru yöneldik.
" Doğu gelmeyecek mi? " derken çekinmiştim ama sormam gerekiyordu, arkaya ya da öne oturmam için. O gelirse arkaya geçecektim.
" Hayır, o karate dersi veriyor, hem arabası var sonra gelecek. " derken arabaya bindik. Karate dersi mi veriyor demek, zaten tipide müsait, yakışır ama ona.
" Hımm iyiymiş. " diye cevapladım.
Eve gidene kadar havadan sudan muhabbet etmiştik. Araba durduğunda kapıdan çıktım. Eve doğru ilerlemeye başladık, onun eve 3. Katta olduğu için asansörden erken indi, giderken,
" Mina, yarın beraber gidiyoruz bahane istemiyorum, hadi iyi bak kendine. " derken asansörden çıktı yine o meşhur hareketi olan sağ elini kaldırarak salladı.
" Ama... " diyeceğimin sonunu dinlemeden asansör kapısı kapanmıştı. Bende ortada bakakaldım. Eve gittiğimde Nermin teyzenin yaptığı yemekleri yedim bir güzel, birazda muhabbet ettik. Sonra duş alarak uyudum tabiki.Sabah erkenden kalktığım için rahat rahat hazırlanabilirdim. Bu düşünceyle pikemi üzerimden sıyırdım, lavaboda rutin işlerimi yaptıktan sonra eşofmanımı üzerime geçirdim.
Nermin teyzemin güzel kahvaltısını yiyebilirdim artık. Mutfağa doğru yöneldim.
"Günaydın Nermin teyze. "
" Günaydın yavrum. " dedi yine o güler yüzüyle. Bende masaya oturmuştum çoktan. Kahvaltıya gömülecektim ki.
" Yavrum bir şey soracağım. " dedi karşıma oturarak.
" Tabi. " dedim merakla.
" Dün arabasıyla geldiğin çocuk sevgilin mi kızım? " derken kızardığımı hissedebiliyordum, hayır tabikide ne sevgilisi Nermin teyze, sende haklısın tabi sürekli eve beraber geliyoruz ama ortada gerçekten bir şey yok.
" Yok Nermin teyze sadece arkadaşım aynı apartmanda olduğumuz için beraber gidip geliyoruz, voleybol antrenmanlarınada beraber gidiyoruz abim(!) gibi bir şey zaten. " abim ya abim babam emanet etmiş, beni onada demek isterdim ama neyse.
" Anladım yavrum, öyle olsun bakalım. " dedi imalı bir bakış atarak.
Bende gülümsedim refleks olarak. Kahvaltımı yapmaya devam ettim. Kahvaltımı bitirdikten sonra kapıya yöneldim, kapıyı açarak aşağıya indim. Dün Atakan götüreceğini söylemişti ama ortalıklarda yoktu. Durağa doğru ilerledim bende, olmadı taksi çağırırdım. Durağa gittiğimde Atakanı arabasının yanında gördüm, beni bekliyor olmalıydı. Yavaşca arabaya doğru ilerledim, yüzümdeki tebessümle.
"Günaydın Mina." dedi gülerek
"Günaydın. " dedim bende tebessümle.
O arada arabanın şoför koltuğunun oldu yöne doğru arbanın etrafından yürüdü, bende yanındaki koltuğa oturmak için o yöne yöneldim, tam kapıyı açıyordum.
" Mina. " diyerek durdurdu beni.
" Efendim. " dedim merakla.
" Arkaya biner misin, öne başka bir misafirim binecek, kusura bakma ama." demesiyle elimi kapının kolundan çektim, biraz kötü hissediyordum sanırım. Ama anlayış gösterdim tabikide büyük ihtimalle Doğu binecekti. Bu düşünceyle arka tarafa geçtim. Atakan da şoför koltuğuna oturmuştu çoktan. Tam arka tarafındaydım. Arabayı çalıştırdı ilerledik bayağı. Hiç muhabbet olmadı, bugün bir soğukluk vardı sanırım ve bu beni sıkmıştı.
Araba birden durdu pencereden dışarıya baktığımda kocaman bir ev vardı, ev demeye şahit isteyen, bir anda Atakan'ın yanındaki koltuktan taraftaki kapı açıldı, bir anda sadece bakakaldım, bir kız. Çok güzel bir kız, içeriye oturdu ve Atakan'ı öperek
"Günaydın canım. " dedi, kanım çekiliyordu, içimin yandığını hissedebiliyordum, bu gerçek olamazdı.
" Günaydın canım. " dedi güldü, ve sarıldı. Bu bir şakaysa hemen bitsin ben buna katlanamıyorum.
" Bahsettiğin kız mı hayatım bu kız? " diyerek bana baktı. Ben mi? Ne bahsetmesi? Ne diyorsunuz siz?
" Evet hayatım Mina. " dedi tebessümle. Neler oluyor burada?
" Merhaba canım ben Melis. " diyerek tebessüm etti, bana bakıyordu, ama ben şok geçirmek üzereydim sanırım, o kadar çok sinirliydim ki.
" Memnun oldum. " diyerek kestirip attım.
Ama şunu kabul etmeliyim kız güzeldi, esmerdi, saçları dalgalı, fiziğini görememiştim ama eminim oda güzeldir. Ne diyorum ben ya. Bu nasıl olur? Niye olmasın Mina kendi kendine gelin güvey olma dedim ben sana, çocuk sana neden başka gözle baksın, o senin abin.
Sürekli sohbet ediyorlardı ama ben duymuyordum adeta. Sadece izliyordum, hayal kırıklığımın üstünü örtmeye çalışıyordum. Ne kadar becerebilirsem işte.
Sonunda okula gelmiştik, arabadan direk çıktım ikisi hâla arabadalardı. Onları umursamadan
"Saol. " diyerek okula doğru yürümeye başladım. Spor salonuna girdiğimde herkes bir şeylerle meşguldü. Direk türübünde bir yere yerleştim, hoca çağırana kadar oturabilirdim burada, şoku atlatmam lazımdı. Neden sinir oluyordum ki beni ilgilendiren bir durum yoktu. Kendi kendimi yerken, Atakan ile sevgilisi salona girdiler. Atakan beni işaret ederek, yanıma doğru gelmeye başladı, tabi arkasında sevgilisiyle. Daha fazla onlara bakmak istemediğim için telefonumla oynamaya başladım.
Melis yanıma oturdu, inanamıyorum. İnşallah konuşmaz.
Konuşmamasına sevinmiştim. Atakan da salona gitmişti. Voleybol oynuyorlardı, hepsi bense oynamak istemiyordum. Türübüne göz gezdirdiğimde en köşede Doğu ve yanında bir çocuk daha vardı, bir şeyler konuşuyorlardı. Bende daha fazla bu kızın yanında olmak istemediğim için Aleyna'nın yanına gittim.
"Merhaba Aleyna. " dedim yanına yaklaşarak.
" Merhaba Mina o yanındaki kız kim? " bunu sormasından korkuyordum.
" Atakan'ın sevgilisi. " diyebildim sadece.
" Demek o kızmıymış? " nasıl yani biliyormuydun? Peki ilk geldiğimde neden tatlı felan diye bahsediyordun?
" Nasıl yani? " dedim merakla.
" Yani sevgilisi olduğunu biliyordum da kim oldugunu bilmiyordum. " sevgilisi olduğunu bildiğin halde neden öyle konuşmuştu ki?
" Anladım, neyse bizene milletten, biraz alıştırma yapalım gel. " diyerek konuyu kapatmak istediğimi belirttim galiba.
Bayağı bir alıştırma yaptık, hatta Atakan sevgilisiyle de oynadı gözümün önünde ama umrumda değil, yani biraz olabilir. Alıştırmalar bittikten sonra Atakan sevgilisiyle beni eve bırakacağını söyledi. Arabaya doğru ilerledik daha doğrusu ben önden gittim. Ama kapı kilitli olduğu için biraz bekledim, sonunda geliyorlardı.
"Beklettiğim için kusura bakma 98'li." kusura baktım.
"Önemli değil. " dedim umursamayarak arabaya binmiştim çoktan. Sevgilisiyle ikiside bindi. Aslında binmek istemiyorsum taksiyle gidecektim ama yanlış anlaşılmamasını istediğim için binmek zorunda kaldım ben neyin tribindeysem.
Sürekli bir şeyler konuşup durdular ben ise kulaklığımla pencereyi izlemekle meşguldüm. Sonunda gelmiştik hemen çıkıp gitmek istiyordum.
"98'li görüşürüz, ha bu arada... " Melis'i de bırakıp öyle gelecekti eve galiba.
" Akşama güzelce hazırlan arkadaşlarımızla tanışmanı istiyorum çünkü artık hiç ayrılmayacaksın yanımızdan babanın talimatı. " dedi gülerek.
" Evet tatlım, eğer bir şeylere ihtiyacın olursa her zaman abla, arkadaş nasıl görürsen yardımcı olabilirim. " dedi Melis. Daha fazla katlanamayacaktım galiba.
" Gerek yok ya siz eğlenin. "dedim zorlukla.
" Gelirmisin demedik geliceksin dedik 98'li." daha fazla uzatmak istemiyordum .
"Peki." diyerek çıktım. Hastalandım felan der gitmezdim bu kadar basitti.
Önümden arabayla çekip gittiler.
Ne demek istiyorlardı , sanki öksüzüm gibi benim hiç kimseye ihtiyacım yok sanki bunlarlamı geldim bu yaşıma, gerçekten çok üzülüyordum beni neden yardıma muhtaç biri olarak görüyorlarki, ben yalnız değilim. Sonunda eve gelmiştim o kadar yorucu bir gündü ki. Akşama hazırlanmamı söylemişlerdi, acaba gitmesem çok mu ayıp olurdu. Nereye götüreceklerdi ki beni hem ben kimseyle daha fazla muhattap olmak istemiyordum.
Bu düşüncelerle Nermin teyzemin yaptığı yemekleri yedim.Nermin teyze etrafı düzeltip, temizleyip gitmişti. Evde tek başımaydım yine. Bir anda kapı zili çaldı. Kapıya doğru yöneldim, Nermin teyze sanmıştım ama açtığımda karşımda Melis vardı. Bunun burada ne işi var.
Mecburen tebessüm ettim.
"Hoşgeldin. " dedim zorlukla.
" Hoşbuldum tatlım, akşam için seni hazırlamaya geldim. " diyerek kapıdan içeri girdi etrafına baktı, salonu görünce içeri geçti.
Bu ne samimiyet. Bende arkasından salona girdim koltuğa kurulmuştu bile. Bende ayakta ellerimi göğsümün altında birleştirerek ona gözlerimi dikmiştim.
" Odanı göster hemen başlayalım yetişemeyeceğiz yoksa. " diyerek ayağa kalktı, bana yaklaşmaya başladı. Bense ne yapmaya çalıştığına anlam veremezmiş gibi ona bakıyordum.
" Ya aslında biraz rahatsızım, ben gelmesem. " dedim biraz hastaymış gibi gözükerek. Ama nafile.
" Bahane yok çok güzel olacaksın hadi bu tarafta mı odan? " diyerek odama doğru yürümeye başladı. Ben bile bu kadar iyi bulamıyorum neyin nerde olduğunu.
" E... Evet. " diyerek arkasından gittim ama eminim duymadı,odama girdiğimizde etrafı biraz süzdü ve kıyafet dolabımı açtı. Ne yapıyordu bu.
" Ne arıyorsun? " dedim suçlayıcı bir ses tonuyla.
" Elbise. " dedi normalmiş gibi.
Elbisemi? Benim elbisem yok ki, hem elbise giymek mi lazım, altı üstü bir yemek yeriz.
" Bence elbiseye gerek yok hem bu kadar abartılı nereye gideceğiz? "dedim merakla.
" Eğlenmeye tatlım, yemek yeriz sonrada bir bara gideriz. " ne dediğini kulağı duyuyormuydu, ne barı Allah aşkına. Şimdi anladım Atakan'ın bununla neden birlikte olduğunu.
" Gerçekten çok yorgunum. " dedim yatağıma oturarak.
" Senin elbiselerin burada yok, ne olur ne olmaz 2,3 tane elbise getirmiştim hadi seç şunlardan birini. " yorgunum diyorum hâla elbise diyor ya, bu kızın çenesinden kurtulamam için bir günlük kendimden ödün vereceğim.
3 tane elbise vardı, 1.si kırmızı askılı, 2.si koyu yeşil gibi bir renk, 3.sü siyah straplez rahat bir elbiseydi. Tabikide siyahı seçecektim.
"Siyah güzelmiş. " dedim onu beğendiğimi belirterek.
" Tamamdır şimdi saçlarına ve yüzüne biraz renk verelim. " diyerek bana yaklaşıyordu, elindeki makyaj çantasıyla. Ben makyajdan nefret ederim.İnşallah kendisine benzetmez ben,ama benzetedebilir, Atakan bu tür kızlardan hoşlanıyor olmalı. Kendine gel Mina sana yakışmıyor bu tavırlar.
Kendi kendime bir şeyler düşünürken makyajımı yapmıştı, ve saçlarımı düzleştirmişti,
"Aynaya bakabilirsin tatlım,çok güzel oldun. " ne kadar güzel olabilirdim ki. Yavaşca aynaya yaklaştım. Kendimi gördüğümde bir an bakakaldım. Kaşlarıma düzgün bir şekil vermişti, gözlerime aylaynır çekmiş ve kirpiklerimin altına üstüne rimel sürmüş, yüzümde gözlerimi belirgin kılmış, dudaklarıma abartılı olamayan hafif dudak rengime yakın bir ruj sürmüştü, yüz hatlarımı belli eden kontür uygulamış, kendimi uzun süredir böyle görmüyordum.
"Beğendin mi tatlım?" dedi yüzünü yüzümün yanına getirerek.
"Evet beğendim teşekkür ederim. " dedim tebessümle bunu hakediyordu.
" Sen elbiseni giyerken bende hazırlanayım, elbisede sorun olacağını düşünmüyorum, bedenlerimiz benziyor. " diyerek yüzünü yanımdan çekti.
Bende yerimden kalkarak babamın odasına geçtim, elbiseyi giymek için. Elbiseyi üzerime geçirdikten sonra boy aynasına geçtim elbise biraz kısa değilmiydi? Her neyse üzerime tam oturuyordu. Bir anda geçen gördüğüm rüya belirdi gözümün önüne, rüyamdada böyle bir elbise vardı.
Bu düşüncelerle Melis'in yanına gittim, kapıdan girdiğimde o çoktan hazırlanmıştı. Kırmızı sırttan dekolteli elbisesiyle çok çekici görünüyordu, ve saçlarına hafif dalgalar vermişti, güzel görünüyordu.Kafasını bana çevirdiğinde dudaklarına çok dolgun gösteren bir ruj sürdüğünü farkettim. Ama daha fazla bakmayarak.
"Ben giyindim, gitmeyecekmiyiz? " diyecek yatağıma oturdum, oda etrafı topluyordu.
" Elbisen yakışmış tatlım, ben nasılım? " artık bana tatlım deme.
"Güzel olmuşsun." diyerek kestirip attım.
"Hadi gidelim sana getirdiğim siyah topuklu ayakkabılarıda giy. " derken parmağıyla ayakkabıları gösterdi, sadeydi, hoşuma gitti ama üzerinde nasıl yürüyeceğim bilmiyordum. Ayakkabıları giyerek evden çıktık, bu halimle babam görse tanıyamazdı. Aşağıya indiğimizde Atakan bizi bekliyordu arabanın önünde, üzerinde bordo bir gömlek, siyah pantolonu ve kıvırcık saçlarıyla çok sempatikti. Melis önüme geçerek, kucakladı, ve öptü. Hemen kafamı çevirdim tabi bakmamak için, kendimi küçük çocuk gibi hissediyordum, ve bu görüntüden nefret ettim, yanlarından geçerek arabaya yöneldim
"Ne güzel olmuşsun 98'li." dedi arkamdan Atakan bir an utanma geldi güzel mi olmuştum sahiden?
"Teşekkür ederim. " diyerek arabaya bindim, onlarda arkamdan geldiler arabaya bindiler, yine arkada pencereye odaklanmıştım bile yine boş boş muhabbetler. Sonunda araba durmuştu, lüks bir restorantın önüne, çok güzel bir yere benziyordu.
" Hadi bakalım hanımlar inelim. " demesiyle Atakan'ın kendime geldim yavaşca arabadan indim restorantın kapısına doğru yürümeye başladım, önümde Atakan ile sevgilisi kol kolalardı bu manzara çok sinir bozucuydu. Restorant kapısından giriyorduk.
İşte şimdi başlıyordu imtihanım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KarmaAŞIK
Teen Fiction" Bu dövmenin anlamı ne? " dedim merakla. Uzun süre kıpırdamadı, cevapta vermedi. Sola bakan kafasını yavaşca bana çevirdi. Gözlerimin içine o kadar derin bakıyordu ki öleceğim sandım, neden bu kadar güzelsin demek istiyordum her defasında ama dilim...