20. Bölüm
Afalladığını az çok farkındaydım. Sanırım sebebi benim de aynı durumda olmamdı.
"Ne işin var dedim." dedi birkaç adımda yanıma gelip.
Ne cevap verecektim? Ne cevap vermeliydim?
Etrafıma bakındım. Tuhaf bir şekilde, düşündüğüm hiçbir cevabı dilimin ucuna sürükleyemiyordum. Şu, dil tutulması dedikleri şey bu muydu?
"Nasıl geldin buraya?" dedi sonunda. Sorularına yanıt veremediğimi farkında değil miydi? Beni zorlamakta neden bu kadar ısrarcıydı?
"Cevap ver!" yüzüne bakmamı sağlamıştı. "Cevap ver lanet-"
Bakışları duraksamıştı. "Elinde ne var senin?" daha ne olduğunu anlayamadan zarfı çekip aldı. "Ne yapıyordun bununla?"
"Soru sormayı kes." diye fısıldadım öfkeyle.
"Ne dedin?" alayla karşılık vermişti.
"Bana. Soru. Sormayı. Kes!" diye bağırdım. Tepkim onu şaşırtmıştı. Güzel.
"Ah, elbette," ellerini suçluymuş gibi havaya kaldırdı. "Benim hatam, bayan patron. Odama istediğiniz gibi girebilir, kaldığım otelin resepsiyonistlerini istediğiniz gibi tehdit edebilir, ve üstüne de, aptalca yazılar olan zarfları odama bırakabilirsiniz! Neden soru sorayım ki?"
"Seni piç," diye üsteledim. "Bana bir pislikmişim gibi davrandığında peşinden koşacağımı falan mı sanıyorsun?"
"Neden peşimden koşmanı isteyeyim ki?" yüzüme eğildi. "Kendini fazla değerli sanıyorsun değil mi?"
"Hah! Erkeklik gururu! Hepiniz iğrençsiniz, ama en çok sen! Tarafından terk edildiğin kızın peşinden koşmasını istemen, neden kulağa bahsettiğin kadar anormal gelmiyor? Çünkü evet, yapmaya çalıştığın tam olarak buydu!" kendi sözlerim neden beni incitiyordu? Tanrım, çünkü onu incitiyordum..
"Sana ihtiyacım olduğunu mu sanıyorsun? Ben Justin Bieber'ım." diyebildi sonunda.
"Biliyorum," dedim alayla. "Çok iyi biliyorum."
Yanından geçip kapıya doğru ilerledim. "O gün.. neden gelmedin?"
Duyduğum kırgın ses ona ait olamazdı, değil mi? Benimle alay ederken her şey çok daha kolaydı.
Vereceğim cevabı toparlamak için gözlerimi bir anlığına kapadım. "Z-zorundaydım.. Ge-gelemezdim." diyebildim sonunda. Yüzümü ona dönememiştim. Bunları gözlerine bakarak söyleyecek gücüm yoktu.
"Hata benimdi," dedi sonunda. "Sana verdiğim değerin çok azını bana verdiğini düşünmüştüm. Geleceğinden bir aptal gibi emin olmuştum. Neden, bana geleceğine dair bir şey söylememiştin bile."
Bana bunları neden anlatıyordu? Neden susmuyordu?
"Haklısın," dedim buz gibi bir sesle. "Sana geleceğime dair hiçbir şey söylememiştim."
Bir süre boyunca ikimiz de konuşmadık. Odada duyulan tek şey, bir suçluya aitmiş gibi ürkek çıkan ve bir yargıca aitmiş gibi cesur çıkan nefes alış verişlerimizin sesiydi.
"Bana sadece şunu söyle," diye böldü sessizliği. "Benim için.. Benim için neden bir şeyler yaptın? Sana yıllar önce ailemin durumunu anlatırken, senden beni ünlü yapmanı falan istememiştim. Benimle yaşama teklifine hayır diyorsun, bir anda beni siliyorsun ama yıllar önceye döndüğümüzde benim için kimsenin yapmadığı şeyler yaptığını öğreniyorum. Neden? Aylardır tek yaptığım buna mantıklı bir açıklama aramaktı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yaz Gecesi Rüyası
Fanfiction"Seni seviyorum," diye fısıldadı ara verdiğinde. "Seni seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum.." her öpücüğünden önce bana bunu fısıldıyordu. "Tanrım, seni çok seviyorum.." "Tanrıyı mı, beni mi?" geri çekilip şüpheyle yüzüne baktım. "Tanrıçayı.."...