Ellerimi cebime koymuş, Şef’in ofisine doğru yürüyordum –yere bakarak- Son birkaç günden beri Jeremy beni hiç aramamıştı. Hiç mesaj da atmamıştı. Onun kalbini kırdığımı ve gönlünü bir şekilde almam gerektiğini biliyordum ama ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Diğer yandan Allison sürekli Jeremy ile ne yaptığımızı ne konuştuğumuzu soruyordu. Bundan ona bahsetmelimiyim bilemiyordum. Ne diyecektim ki?
“Allison Jeremy beni deniz kenarında bir yere götürdü ve saatlerce baş başa sohbet ettik ama ben her şeyi maf ettim!”
Bu kelimelerin sadece zihnimden geçmesini çok isterdim ama kendime geldiğimde Allison gözlerini pörtletmiş şaşkın şaşkın bana bakıyordu.
“Ne yaptığını sanıyorsun sen Tia?!”
Gözlerimi devirdim ve dudağımı ısırmaya başladım. Allison’a saldırmamak için zor tutuyordum kendimi. Burnumdan soluyarak ona döndüm.
“Biliyormusun? Beni böyle azarlamaya hakkın olduğunu sanmıyorum Allison.”
“Nasıl hakkım yok? Bu benim meselem Tia. Hatırlatırım.”
“O zaman bence kendi meseleni kendin hallet. Ne paranızı ne görevinizi istemiyorum. Artık yeter!”
Kapıyı çarparak ofisten çıktığımda Allison hala arkamdan bağırıyordu. Şef bütün konuşmamıza ortak olmuş ama sesini çıkartmamıştı. Umarım artık benimle uğraşmazlar diye düşündüm. Ceketimden silahımı çıkarıp kapının önüne bıraktım. Ve üzerine bir not bıraktım.
“Artık sizinle çalışmayacağım”
Binadan çıktıktan sonra kendimden emin adımlarla yürümeye başladım. Gururum'u ayaklar altına aldırmamıştım bu sefer. Gerçekten egom tatmin olmuş gibi hissediyordum. Kafam çok rahattı. Bir de şu aptal Jeremy'nin gönlünü alsam tam olacaktı. Ayrıca gönlünü aldıktan sonra ondan kurtulabilirdim. Böylece hayatımda hiç bir pürüz kalmazdı.
Bunları düşünürken kendimi birden bire evimizin kapısının önünde buldum. tam zila basacaktım ki Jeremy beynimin içine girip konuşmaya başladı. Ailem hakkında söyledikleri gelmişti aklıma. Bir an durdum ve sözlerine kulak verdim.
"Onlar senin ailen Tia. Ailen her zaman senin yanındadır. Her zaman senin iyiliğini ister."
Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Zile basarak beklemeye başladım. Bir kaç saniye sonra Teresa kapıyı açtı.
"Merhaba"
Şaşırmıştı. Bir süre öyle bakakaldı sonra dişlerini gösterek gülümsedi ve "Hoşgeldin Tia" dedi.
Mutfaktan atıştırmalık bir şeyler aldıktan sonra doğru odama çıktım. Bir elimde gazete bir elimde yiyecek bir şeyler yeni iş arıyordum. Sanırım bir yandan da tuhaf bir şarkı mırıldanıyordum. Keyfim oldukça yerindeydi. Ta ki telefon çalana kadar..
Arayanın Jeremy olduğunu düşünmüştüm ama arayan Şef'di. Telefonumun ekranında o ismi görünce vücudumu bir titreme almıştı. Korkuyordum. Titreyen parmağımı ekrana dokundurdum ve telefonu açtım.
"Efendim?"
"Hemen buraya geliyorsun!"
Ve 'Çat' diye telefonu kapattı. Apar topar gazeteyi bir kenara attım ve kalkıp odamdan çıktım. Kapıyı açınca Teresa'yı karşımda buldum.
"Tia.."
Tam bir şeyle söyleyecekti ki ona izin vermedim ve elimin tersiyle Teresa'yı iterek evden hızla çıktım. Koşarak ofise geldim.
Açıkcası korkudan ağlamamak için kendimi zor tutuyordum ama kararlarımdan bir o kadar da emindim.
İçeri girdiğimde Şef'in karşısına geçtim ve kendimden son derece emin bir şekilde durdum. Tek kaşımı kaldırıp ona baktım.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun?!" diye bağardı.
"Başka bir yere taşınmayı düşünüyoruz" bir yalan uydurdum.
"Söylesene hangi parayla?" dedi.
"Ben uzun zamandır para biriktiriyordum. O parayla efendim."
"O parayı sana ben veriyorum Tia."
"Artık sizinle çalışmak istemiyorum. Para ödemenize gerek kalmayacak efendim."
"Seni ve aileni öldürürüm. Yaparım biliyorsun."
"Sizin bende çok özel sırlarınız olduğunu hatırlatırım."
Silahını eline aldı ve kızarmış gözlerini açarak yanıma geldi. Silahı çeneme dayadı.
"Beni tehtid mi ediyorsun seni geri zekalı. Seni hemen burada öldürürüm."
"Verdiğiniz görevi yapmak istemiyorum. Artık sizinle çalışmak istemiyorum." dedim. Artık sesim oldukça cılız çıkıyordu.
"Sana sadece iki hafta veriyorum küçük hanım. O çocuğu öldürene kadar sakın buraya gelme."
Silahı çenemden çekti ve kolumu iterek bıraktı. Burnumdan soluyordum. Başımı kaldırıp ona baktım.
"Tamam" diye bildim sadece.
"Seni izleyeceğim her adımını takip edeceğim" dedi.
Tek kelime edemeden kapıya yöneldim. Arkamı dönüp kapıyı açmadan son bir kez baktığımda Allison pis pis sırıtıyordu. Sanırım Jeremy yerine Allison'ı öldürecektim..
YARINDAN İTİBAREN 'APTALIN GÜNLÜĞÜ' NE HAFTADA 1 DEFA BÖLÜM YAYINLAYABİLECEĞİM. BÜYÜK İHTİMALLE CUMA AKŞAMLARI OLUR
![](https://img.wattpad.com/cover/7649889-288-k801067.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptalın Günlüğü
Mystery / ThrillerBaşkaları için yaşıyordum adeta. İşlerine yaramadığım zaman beni öldüreceklerine emindim. Artık uyanmanın tam vaktiydi sanırım. Onların intikamını almak bile bana düşmüştü. Düşünmeden razı olduğum bu şeyden nasıl kurtulacağımı bilmiyordum. Uçuruma d...