Ben Bir Aptaldım

3.1K 52 20
                                    

"Nedir bu?" diye sordum heyecanla. "G3" dedi geçiştirir gibi.

"Peki kim kullanacak bunu? Ben mi? Lütfen benim kullanacağımı söyle"

Ayağa kalkıp yanıma geldi ve alaycı bir sırıtmayla silahı çekip elimden aldı. Ustaca silahı tuttu ve bana doğrulttup nişan alıyormuş gibi yaptı. "Bunu mu?" dedi sırıtarak. Ve sonra silahı yerine bıraktı. "Sen sadece bir kızsın. Küçük bir kız. Bu tür şeylerle başa çıkamazsın güzelim"

Bunun üzerine bir kaç saniye bana bakarak sırıttı. Sonra yerine oturup sandalyesini arkaya çevirdi. "Hey duydunuz mu! Bu silahı Tia kullanacakmış!" Bu aptal sözlerinin üzerine gözlerimi devirip içeri geçtim. Diğer tarafta ise hala benim ile ilgili alaylar, kahkahalar kopuyordu. Bu tür insanların yanında vahşice ve küfür ederek büyümüştüm. Onlarla beraber her türlü pisiğe karışmış kavga etmiştim. Çoğu zaman erkek gibi hissediyordum kendimi. Sanırım bu sebepten dolayı da hiç erkek arkadaşım olmamıştı.

Aslına bakarsak 15 yaşımdan beri bu insanların yanında çalışıyordum. Jackson, Philip, Ervin ve Şef.. Ne iş yaptığımızı soracak olursanız bir tür mafya örgütüyüz..

Tamam bu bir şakaydı ama yaptığımız şey bundan pek farklı değil. Biz sadece daha az insan öldürüyoruz. Gerçi ben öldürmüyorum. Hiç öldürmedim. 21 yaşımda olmama rağmen hala beni küçük bir kız gibi görüyorlar. Ve bana bu tür işler vermiyorlar. Ben de birkaç adamın kafasını uçurup stres atsam ne olurdu ki?

Açıkçası aramızda en gaddar olanı Şef. Hepimizin başı. Görevleri ve emirleri o verir. Hepimiz ondan korkarız. Onu zaten pek sevdiğimi söyleyemem. Hatta o adamdan nefret ediyorum. Beni zorla tutup buraya getiren de oydu zaten. Beni bu pisliğe bulaşmaya zorladığı için onu ömrüm boyunca affetmemeye yemin etmiştim kendi kendime. Ama buradaki diğer insanları seviyorum ve onlar gerçekten ailemden daha iyiler.

Ayaklarımı uzatmış ve koltukta yayılmış saçlarımla oynuyorken Şef öksürdü ve elindeki bastonu birkaç kez yere vurdu. Saçlarımın arasından baktım ve onu görünce irkilip anında ayağa kalktım ve hazır ol duruşuna geçtim.

"Bütün gün sanırım böyle yatıyordun. Buraları temizlemeyi deneyebilirdin. Aramızda tek kız sensin Tia ve sadece yatıyorsun!"

"Ama Allison.."

"Bahane üretme!" diye bağırdı. Gözlerimi kısıp kafamı eğdim. "O çalışıyor! Senden çok çalışıyor!"

Bütün gün erkek arkadaşının evinde aşk tazelerken neyi ne kadar çalışıyor olabilirdi ki?

Homurdanarak tekrar diğer odaya gittim ve yerdeki pis çorapları alıp camdan dışarı fırlattım. Masanın üzerindeki bütün kitapları çekmeceye doldurdum ve yastıkları düzeltip Philip'in yanına yayıldım.

"Bu gün hiç görev yok mu? Canım sıkılıyor."

"Canın mı sıkılıyor? Yaşıtların Üniversiteye gidiyor Tia. Sende deneyebilirsin"

"O saçma sınava asla girmem. Burada mutluyum tamam mı?"

"O zaman homurdanmayı kes küçük fare"

Küçük fare mi? Philip abim gibi davranmaktan ve beni sürekli bu iğrenç lakaplarla çağırmaktan bir an olsun vazgeçmemişti. Yine de beni korumasını seviyordum. Sanırım kendi abim yerine Philip olsaydı daha çok mutlu olurdum.

Saat hızla ilerlemişti ve akşam olmuştu. Askılıktan deri ceketimi alıp Philip ve Jackson ile vedalaştım. Kapıdan dışarı çıkıp karlı yolda yürümeye başladım. Birden içime bir ürperti geldi. Şöyle bir dönüp hayatımı gözden geçirdim. Çok boş ve duygusuz hissettim önce kendimi. Sonra bu hissime güldüm. Kim benim gibi yaşamak istemezdi ki? Okula gitmiyordum. Hiç sınava girmeden çok eğlenceli ve bol paralı bir işte çalışıyordum ve çalışma arkadaşlarımı ailemden daha çok seviyordum. Lütfen.. Bundan daha güzel ne olabilirdi ki?

Aptalın GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin