"Şahşahalı bir kır dügünü mü, yoksa ortalama bir otelde sıradan küçük bir kutlama mı?"
Aylardır kafamızdaki tek soru bu olmuştu. Bundan başka bir derdimizin olmaması ve acelesi olmadan gelişen nişan, düğün hazırlıklarının tatlı telaşı hepimizin tuhafına gidiyordu. Özellikle de benim.
Son zamanlardaki bu normal hayatın rahatlığı ve mutluluğun coşkulu şarkısı karakterimi büsbütün değiştirmişti. Ailem bu değişimi fazlasıyla garipsese de bu onların da hoşuna gidiyordu.
Hayatım boyunca hiç gelinlik hayali kuran bir kız olmamıştım. Hayattan hiç bir beklentisi olmadan ve sürekli yalnızlık içgüdüsü ile yaşayan bir kızdan sanırım aksini beklemek saçma olurdu. Kendimi bildim bileli büyük bir ailenin sorumluluğunu aldıgımdan ve insanlara karşı yaşadığım güvensizlik duygusundan dolayı herşeye ve herkese karşı bir takım duvarlar örmüş ve o duvarların arkasında korkakça saklanmıştım. İnsanlar bazen buna cesaret dediler bazen de güç. Asıl hislerimi gerçekten birşeyler hissedene kadar ben dahi anlamamıştım. Gerçek kimliğimi bulmamı tamamiyle Jeremy sağlamıştı. Ve geri kalab hayatımı o olmadan yaşamayı düşünemiyordum.
Şef Allison ve diğerlerinin hapse girmesiyle içimiz fazlasıyla rahatlamıştı. Onların o küçük yalanlar ve sahte yüzlerle dolu iğrenç ofisini ise benim üzerime devretmişlerdi. Bunun nedenini bir süre anlayamadım. Fakat sonra bir gün dosyalara bakmayı akıl ettiğimde aslında zaten o binanın babam tarafından şahsıma bırakıldığını ögrendim. Bunca yıl beni dolandırmış, benim paramla beni ezmişlerdi.
Annemin bütün bunları bilmesine rağmen beni bir defa dahi uyarmamasına çok kızmıştım fakar bir kaç kere düşündülten sonra beni korumak istediğini daha iyi anladım.
Hayat böylesine mükemmel bir şekilde yola girerken bir de evlenme teklifi alacağımı gerçekten düşünmüyordum. Zaten bir aksilik çıkmaması oldukça garibime gidiyorken bir de önüme sıcak bir yuva kurma fikri sunulmuştu. Tanrı o kadar yıl çektiklerimin mükafatını bana bu tür güzelliklerle veriyordu sanırım.
Önce evlilik işini saçma buldum. Sonra bana göre olmadığına kanaat getirdim. Yıllardır alışık olduğum bir şey olarak yine kendimi dinlemekten kaçmıştım. Ama en sonunda annemin ve Teresa'nın utanç verici konuşmalarıyla biraz olsun kalbimin çarptığını hissedebildim. O akşam kendimi Jeremy'nin evinin önünde onu görür görmez boynuna atlayarak buldum. Max her zamanki gibi camda bizi izliyordu. İçeri geçtiğimizde kadehlerimize şarap doldururken gülümseyerek "Dügünü nerede yapıyoruz?" Diye sordu. Utançtan yanaklarım kızarsa da bu hoşuma gitmişti.
Her ne kadar ısrar etsem de kimseyi özellikle de Max'ı bir türlü ikna edememiştim. Herkes düğünün şehrin en lüsk otellerinden birinde büyük bir şahşaha ile olmasından yanaydı. Ama Jeremy ile birlikte o küçük kaçamağımızı yaptığımız sahil kenarı doğallık ve bol oksijen dolu yerde kır dügününe karar verdik. Hatta bu kararımızı açıklarken Jeremy'nin arabasının tekerine ateş ettiğimi ve oraya kadar yürüyerek gitmek zorunda kaldığımızı anlatıp epey bir güldük. Max elime hiç bir şekilde silah geçmemesi konusunda Jeremy'i uyarırken bana takılmıştı. Jeremy ise elimi öpüp benim kurşunumla ölmeye hazır olduğunü söyledi.
Her ne kadar düğünde şahşahadan uzak duracaklarına söz verselerde yapılan abartılı hazırlıklar hiç bır şekilde bunun mümkün olmayacağını gösteriyordu.
Bir sabah odamda yayılmış kitap okurken annem bir hışımla içeri dalıp "Gelinlik almaya gidiyoruz" dedi. Böylece evden çıkıp mağazaları dolaştık. Hiç birini beğenmemem sonucunda özel tasarım bir gelinlikte karar kıldık. Böylece ancak bir hafta sonra gelinliğim elime geçmiş oldu.
Beklenen gün geldiğinde herkes fazlasıyla heyecanlıydı ve oradan oraya koşuşturuyorlardı.
Bense gelin odasındaki boy aynasının karşısında durmuş mükemmel saçımı ve bembeyaz görüntümü inceliyordum. Nedimelerim gelinliğimin etegini düzeltiyor bana övgüler yağdırıyorlardı. En sonunda beklenen an gelmişti. Babam hayatta olmadıgı için beni damada teslim edecek olan annemin ağabeyi olcaktı. Kapı çaldığında onun geldigini anlamıştık. Son kez aynaya bakıp kapıyı açtım ve dayımın koluna girerek dışarı çıktım. Yol boyunca benimle geldi ve beni Jeremy e teslim etti.
Biz de birbirimizin gözlerine bakarak yeminlerimizi ettik. Daha sonrası havai fişekler, alkışlar, coşku dolu kahkahalar.. Oradaki herkes biliyordu ki mutlu bir son degilbi bu. Mutlu bir başlangıçtı. Torunlarımıza anlatacağımız güzel bir başlangıç...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptalın Günlüğü
Misteri / ThrillerBaşkaları için yaşıyordum adeta. İşlerine yaramadığım zaman beni öldüreceklerine emindim. Artık uyanmanın tam vaktiydi sanırım. Onların intikamını almak bile bana düşmüştü. Düşünmeden razı olduğum bu şeyden nasıl kurtulacağımı bilmiyordum. Uçuruma d...