Jung Kook, kalemi eline aldı ve yazmaya başladı. Bu sefer düşüncelerini açık açık ile getirecekti.
Sevgili Ji Hye;
Bir mucizeye inanmak yeterince zorken, şimdi de bunun ilk mektup olduğunu söylüyorsun. Ben artık neyin gerçek olduğunu şaşırdım. Gerçek dediğim şeyler gerçekliğini yitiriyor.
Neden ölüyorsun? Tam adın ne? Nerede yaşıyorsun? Neden sana yardım ettikten sonra her şey başa döndü?
Bu soruların cevabını deli gibi merak ediyorum. Sana neden güvendim bilmiyorum. Aslında adının Ji Hye olduğundan bile emin değilim. Hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Bildiğimi sandıklarımın da gerçek olduğu da tartışılır.
Sanırım içimizden biri artık mantıklı düşünmeli. O taraf ben olacağım. Cevabında her şeyi açık açık anlatmanı istiyorum.
Seninle ilgili her şeyi bilmek istiyorum.
Üzgünüm ama sana yardım edebilmem için bilmem gerekiyor.
Bekliyor olacağım.
Sevgiler, Kook.
Jung Kook, mektubu kutuya bırakıp posta ofisinden çıktı. Yardım etmekle, tüm bu saçmalığa son vermek arasında gidip gelmesi onu zorluyordu. Ji Hye'nin mantıklı açıklamalarla dolu bir mektup yollamasını dileyerek yoluna devam etti.
Aradan geçen birkaç günün ardından Jung Kook nihayet kendisine zaman ayırabilmişti. İşler yüzünden yeterince yorulurken, beynini kemiren düşünceler onu daha da yoruyordu.
Sabahın erken saatlerinde yine posta ofisinin yolunu tuttu. Erken açılan bir yer olması şüphesiz işine geliyordu. Açık olan kapıdan içeri girip genç kıza selam verdi. Adımları posta kutusunda son bulurken derin bir nefes aldı. 'Bu son, bu sefer de istediğim cevabı vermezse bırakacağım,' diye geçirdi işinden. Aslında bırakmak istemiyordu. Ama zihinsel çöküşün eşiğinde olmak da istemiyordu. Kutudaki beyaz zarfı alıp masaya oturdu. Gözlerinin önüne düşen saçlarını yana aldı ve şapkasını düzeltti. Zarfı açıp mektubu çıkardı.
Sevgili Kook;
Neler biliyorsun bilmiyorum ama sana gerçekleri anlatacağım.
Bu posta kutusunu ilk bir mektuptan öğrendim. Kullanım kılavuzu gibi bir şeydi. Aslında ben de inanmadım. İnanmadığım dönemde iki ay geçirdim. Artık zamanım azaldığında son çarem olarak geldim buraya.
Nereden başlasam bilmiyorum. Önce kendimi anlatsam daha iyi olacak sanırım.
Ben senin tanıdığın Ji Hye değilim. Aslında ben Ji Hye değilim. Burayı okuduktan sonra bırakmış olabilirsin. Lütfen bırakma ve sonuna kadar oku.
Ji Hye, benim şu dünyada en değer verdiğim kişi. Öz kardeşimden de öte olan tek insan. Canımı onun için feda edebileceğim birisi. Onun artık yanımda olmayacağı düşüncesi ile baş edemiyorum. O giderse hayatımın hiç bir anlamı kalmayacak. Onun için canımı vermeye hazırım ama ne yazık ki yapamıyorum. Hiçbir şey işe yaramıyor. Dört yıldır çektiği acılara iki hafta içinde son verilecek. Onu yaşatan, kalbinin atmasını sağlayan makineleri alacaklar ondan.
Elimden gelen tek şey geçmişten yardım istemek. Sana bunları anlatmamalıydım. Ama gerçekten şansım yok artık.
Bu mucizede kurallar var. Kurallar yüzünden sana Ji Hye olduğumu söyledim, söylemişim. Her kural çiğnendiğinde geçmiş aynen kalırken tek etkilenen gelecek oluyor. Üç günün sonunda bu kanaate vardım. Biz ilk kuralı çiğnedik. Ya da sen çiğnedin desem daha doğru olur sanırım.
Bana yardım ettiğini söyledin. Nasıl yardım ettiğini bilmiyordum. Sonra nasıl olduysa bir anıyı hatırladım. Dört yıl önce garip bir çocuktan zarf geldi. Ji Hye'ye. O kişinin sen olduğunu düşünüyorum.
O günden sonra yaşananlar fazlasıyla garipti. Ji Hye bana neden böyle bir şey yazdığımı sormuştu. Ben, yazmadığımı söylesem de yazı bana aitti. İnkâr edilemeyecek bir durumdaydım. Her yerde aradım ama seni bulamıyordum. Neye benzediğini bile hatırlamıyordum aslında.
Yüzüne bakmamış olmam benim suçumdu. Benimle konuşman da senin suçundu.
Çünkü ilk kural, posta kutusunu kullananların kesinlikle sözlü iletişim kurmamalarıydı.
İlk yapılan yanlış bizim iki ayımıza mâl oldu. İkinci bir yanlış son olacak. Çünkü sadece iki haftam kaldı. Bunları yazarak geri kalan kuralları çiğnemiş oluyorum.
Yani anlayacağın bu son mektubum olacak. Ya da öyle tahmin ediyorum diyelim.
Geçmiş yaşandı ama gelecek hâlâ oluşmadı. Geleceği değiştirmek de senin elinde. Bana yardım et ki Ji Hye'yi kurtarabileyim. Tek umudum sensin.
Neden ben diye soruyor olabilirsin. İnan ben de bilmiyorum. Bir amacı olmasa sen olmazdın diye düşünüyorum. Ben onu sevdiğim için yapıyorum. Bir ihtimal sen de onun hayatında önemli bir yere sahip olabilirsin. Aşık olduğu idol bozuntusuyla aynı isme sahip olman da olabilir. Saçma bir çıkarım oldu kabul. Bilmediğim şeyler hakkında yorum yapıp kafanı karıştırmak istemiyorum.
Senden yapmanı istediğim son şey; 14 Mayıs 2016 ,saat 13:30'da Bukchon Kavşağı'nda olman. Mutlaka o saatte orada olmalısın. Siyah saçları beline kadar uzanan orta boylu bir kız göreceksin. Beyaz teni ve güzel yüzüyle dikkatini çekecektir. Sağ bileğinde mavi, mor ve siyah boncuklu bir bileklik var. Omzunda beyaz bir çanta olacak ve ona uyumlu ayakkabıları. Daha fazla ayrıntı veremiyorum üzgünüm. Hatırladıklarım bunlar. Sadece onu bul ve olacakları engelle. Tam anı bilmediğim için onu görene kadar orada olmalısın.
Eğer orada olacaklara engel olursan Ji Hye'yi kurtarabiliriz.
Bunu dile getirmek kalbimi parçalasa da, eğer ki orada olmazsan Ji Hye artık bu dünyada olmayacak.
Tüm bunları düşünüp kararını vermeni istiyorum.
Umarım yardım edersin ve ona hayatını hediye edebiliriz.
Hoşça kal.
Jung Kook, satırları tekrar okumaya devam ederken ayaklandı ve posta ofisinden çıktı. Yurda geldiğinde eski mektupları kutudan çıkardı ve hepsini geliş sırasına göre dizdi. İlk mektuplarda Ji Hye olduğunu söylemesi, yaşı ve geri kalan her şey koca bir yalandı. İnanıp inanmamak arasında kalmıştı. Yalanlar ve gerçeklerin iç içe geçmesi karmaşıklığını daha da arttırmıştı. Ama tüm mektuplardaki yazıların aynı olması son mektupta anlatılanların gerçekliğini onaylamasını sağlamıştı.
Şimdi ise geriye tek bir şey kalmıştı.
Ji Hye'yi kurtarmak...
∞
Büyük fake buydu arkadaşlar.
Final yakın. 1.5 final olacak.
Sonraki bölümde görüşürüz.
Aşk ile kalın~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PK1711 || Jeon Jung Kook ✔
Fanfiction"PK1711 Kullanılabilir durumda genç adam." "Pekâlâ onu alıyorum." Geçmişle geleceği birleştiren bir hikâye... Bir çöplük hikâyesi. to: @BilgesuTrkeli Uyarlamadır.