Siz de Jung Kook gibi sağlıklı pembiş dudaklarınız olsun istiyorsanız Nivea lipstick kullanın!
Reklamlar bitti tıpış tıpış bölüme!
###
Jung Kook, yorgunluğuna inat gözlerini açık tutmaya çalıştı. Posta ofisi açılmadan gelmiş olması aptallıktı belki. Ama kendini burada buluyor olması tamamen Ji Hye'nin suçuydu. Jung Kook, ona yardım etmezse çekeceği vicdan azabına hazır değildi. Her şeye rağmen ona yardım etmek istiyordu. Kaçıp gelmesi de bunun en büyük göstergesiydi. Gözleri yavaş yavaş kapanırken, günlerdir uyumamış olmasına küfür etti.
Jung Kook, omzunun biri tarafından oyulmasıyla gözlerini açtı. Kısa süren bir panikle nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Buraya neden ve nasıl geldiğini bilmeyerek ani bir hareketle ayaklandı. Karşısındaki genç kıza anlamsız gözlerle bakarken kızın elindeki sopayı ancak fark edebilmişti.
Ellerini savunma konumuna getirdiğinde kız, "Sabah sabah burada ne yapıyorsun? Sapık gibi!" dedi. Jung Kook sapık sözünü duyunca gözlerini olabildiğince açtı. Hâlâ savunma pozisyonundayken "Sapığa benzer bir halim mi var?" dedi. Genç kız gözlerini Jung Kook'un üzerinde gezdirdi. "Şu hâlinle sapıktan çok seri katile benziyorsun aslında," dediğinde Jung Kook daha da şaşırırken üzerini kontrol etti. Üzerindekilerle kızın öyle sanması gayet doğaldı. Simsiyah kıyafetleri, şapkası ve maskesiyle Zoro'yla yarışır durumdaydı. Jung Kook kızı rahatlatmak adına gözleri kaybolacak derecede gülümsedi.
"Şey. Ben sadece posta gelmiş mi diye bakmaya gelmiştim. Geçen gün de gelmiştim," dediğinde kız kaşlarını kaldırıp sorgularcasına baktı Jung Kook'a. Jung Kook, kızın inanmasını dileyerek "Hatta bana kalpli kağıt vermiştin," diye sorar gibi bir bakış attı. Kız hatırladığını belirtir bir yüz ifadesine bürününce Jung Kook bir oh çekti. Genç kız elindeki sopayı duvara dayayıp posta ofisinin kapısını açtı. Kız bankonun arkasına geçerken Jung Kook hızlı adımlarla posta kutusuna yöneldi.
Kutuyu açtığında mektubu görünce uzun zaman sonra ilk defa içten güldüğünü hissetti. Mektubu alıp her zamanki masada yerini aldı. Zarfı aceleyle yırtıp mektubu çıkardı.
Sevgili Kook;
Bana inanmak istediğini söylemene ne kadar sevindim anlatamam. Gerçekten umudumsun. Bir yalana inandığımı düşünürken bu şeyin gerçek olması inan benim için de çok zor. Demiştim ya; benim tek istediğim yaşamak, tek çarem de bu mektuplar. Seni inandırmak için bir şey yapamam üzgünüm. Kurallar böyle.
Eğer gerçekten inanırsan beni kurtarabilirsin. Eğer gerçekten inanıyorsan; zarfın içinde küçük bir zarf daha göreceksin onu birine vermeni istiyorum.
Jung Kook, mektubu masaya bırakıp zarfa baktı. Kapalı ve boyut olarak biraz daha küçüktü. Zarfı çevirip inceledi ama üzerinde hiç bir şey yazmıyordu. Bıraktığı mektubu tekrar alıp okumaya devam etti.
Ankara Parkı'nı biliyorsundur umarım. Parkın girişinin karşısında bir tavukçu var. Orada çalışan kıza bu zarfı ver. Onunla konuşmamanı öneririm çünkü biraz vahşidir. Canını yakabilir. Konuşmadan; sadece mektubu vermeni istiyorum.
Şimdiden yardım ettiğin için teşekkürler Kook.
Bu arada mektup kağıdına bayıldım. Uzun zamandır renklere küs olan beni az da olsa mutlu etti.
Görüşmek üzere,
Sevgiler.
Jung Kook, mektubun son satırlarını okurken yüzünde oluşan gülümsemeye anlam verememişti. Mektubu zarfın içine koyup küçük zarfla birlikte ceketinin iç cebine yerleştirdi. Masadan kalkıp bankoda oturan kıza doğru yöneldi. Ji Hye'yi mutlu etmek için tekrar kağıt istemek fena fikir değildi. Kız, bir deftere yoğunlaşmış bir şeyler yazıyordu. O kadar konsantre olmuştu ki Jung Kook'un başında dikildiğini fark etmemişti. Jung Kook kendini belli edercesine öksürünce, genç kız bir hışımla defterini kapattı. Jung Kook'un gözleri, kızın gözleri ve defter arasında gidip gelirken defterde takılı kaldı.
'Han Ji Hye'
###
Gerçekten o kız Ji Hye mi yoksa Medusa ablanız size fake mi atıyor?
Benim ekşınım da anca bu kadar olur işte^^
Ben böyle alıştım her gün yazmaya. Final yapmasam mı acaba?
O zaman da kurguyu batırırım.
Neyse çok konuşmadan gideyim ben.
Fiyuuuu~
*uçmaefektiylegözdenkaybolur*
Aşk ile kalın~
*uçmasınarağmensonsözüsöylemekiçinkıçınıyırtar*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PK1711 || Jeon Jung Kook ✔
Fanfictie"PK1711 Kullanılabilir durumda genç adam." "Pekâlâ onu alıyorum." Geçmişle geleceği birleştiren bir hikâye... Bir çöplük hikâyesi. to: @BilgesuTrkeli Uyarlamadır.