0.2

795 70 18
                                    

Medya: Rap Monster - Do you

Sanırım grup liderlerine karşı aşırı bir ilgim var. 

Keyifli Okumalar!

###

Jung Kook günlük rutinlerini yerine getirdikten sonra odasına çekildi. Bugün kitabevinden aldığı kitabı karıştırmaya başladı. Sayfaları hızla geçerken bir önceki okurun çizdiği satırları anlamlandırmaya başladı. Gerçekten en güzel satırları çizmiş diye düşündü. Küçük not defterini alıp çizili satırlardan birkaçını yazmaya başladı.

Her şey yok olup yalnız o kalsa, benim varlığım yine devam ederdi; her şey yerinde kalıp da o ortadan kaybolsa, dünya büsbütün yabancı olurdu.

Catherine'in Heathcliff'e olan aşkı Jung Kook'u büyülemişti. Defterine birkaç satır daha karaladıktan sonra, defteri çekmecesine koyup ışığı kapattı. Günün yorgunluğunu atabilmek için güzel bir uykuya ihtiyacı vardı.

Geçen dört gün içinde Jung Kook oldukça yorgun düşmüştü. Grubun comeback çalışmaları, reklam çekimleri, dans pratikleri derken ara ara okuyabildiği kitabının son sayfalarında gözünden düşen bir damla kitapla buluşmuştu. Kitabın her harfi, her satırı onu derinden etkilemişti. Yazarın tek kitabı olması da onu etkileyen faktörler arasındaydı. 

Haftalık iznini bu sefer biraz daha erken alabilmek için menajeriyle konuşmaya gitti. Kapıyı çalıp içeriye girdiğinde çok beklemeden konuşmaya başladı. "Hyung, bugün 1 saatlik izin alabilir miyim?" dedi ve yalvaran gözlerle karşısındaki genç ama oldukça ciddi duran adama baktı.

Menajer, okuma gözlüğünü masaya bırakıp saçlarını karıştırdı. "Jung Kook, haftada bir kez diye anlaşmıştık," dedi.

Jung Kook, "Biliyorum, hyung. Sadece 1 saat. Kitap bırakmalıyım, gerçekten," deyince, menajer telefonu eline alıp bir numara tuşladı. Telefonu kulağına tutarken Jung Kook'a döndü. "Sadece 1 saat ve Namjoon'la birlikte gideceksiniz," dedi. Jung Kook mutlulukla teşekkür ederken odadan ayrıldı. Dinlenme odalarına geçtiğinde Namjoon'un çoktan haberinin olduğunu ve hazır bir şekilde onu beklediğini gördü. Grup arkadaşlarına veda edip hızla şirketten ayrıldılar. 

O eski mahalleye geldiklerinde ortamın büyüsüne Namjoon da kapılmıştı. Eski kitapçıya geldiklerinde ise Namjoon, Jung Kook'un neden bu kadar hevesli olduğunu anlamıştı. Onlar için böyle yerler oldukça ütopikti. Bazen kitap alamadıkları için elektronik olarak okumak zorunda kalıyorlardı. Tüm bunları düşünürken Namjoon yoğun sahaf kokusunu içine çekti. Jung Kook ise bu sırada yaşlı adam ile derin bir sohbete girmiş, kitabın kritiğini yapıyordu. Namjoon'un uyarıcı ses tonu kulaklarına ulaşınca Jung Kook yaşlı adama teşekkür etti. İkisi de nazikçe adamı selamlayıp kitabevinden ayrıldılar. 

Tam arabaya bineceklerken Jung Kook aklına gelen şeyle duraksadı. "Hyung! Bir yere daha uğrayabilir miyiz?" diye sordu. Namjoon ona bıkkınlıkla bakarken, "Uzak olmasa iyi olur velet," dedi. "Değil hyung. Hemen şurası," diye işaret etti eski posta ofisini. Çantasına attığı anahtarı çıkardığında  çoktan posta ofisine gelmişlerdi. Jung Kook, büyüğünü arabada bırakarak hızla kapıdan içeri girdi. 

Yaşlı kadın genci tekrar görünce, "Mektup yollamaya mı karar verdin genç adam?" dedi. Jung Kook kadına gülümseyerek, "Henüz değil efendim. Belki mektup gelmiştir diye bakmak istedim," dedi. Kadın eliyle kutunun yerini gösterdi. Jung Kook kutuya ilerlerken, saçma bir düşünceyle buraya geldiğini düşündü. PK1711'in önüne gelince anahtarı kutuya takıp çevirdi. O an kısa bir zaman olsa da heyecanlanmıştı. Kutunun kapağı gıcırtıyla açılırken, Jung Kook'un gözleri gördüğü beyaz zarfla büyümüştü. 

Gelmişti. Jung Kook, PK1711 sayesinde ilk mektup arkadaşını bulmuştu.

###

Artık anlaşıldığı üzere, Jung Kook ve bilinmeyen bir şahıs arasında gerçekleşen mektuplaşma konu alınacak. Bu aralar gizeme taktım, o yüzden gizemli bir hikâye olacak. 

Umarım beğenmişsinizdir :)

Seviliyorsunuz...

Aşk ile kalın~

PK1711 || Jeon Jung Kook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin