Boşluk

486 28 4
                                    

İyi Okumalar..

Nefesimi tutup dediklerini net bir şekilde anlamaya çalıştım.Sol elimle ağzımı sıkıca kapatırken kimliğini tanıyamadığım şey boğuk ve rahatsız edici sesler çıkarıyordu.

''Sana yardım edeceğim..'' Ses aniden ürkütücü bir kadın sesine büründü.Bana yardım edeceğini mi söylüyordu?

Hangi konuda?

Hala korkumu yenememiş öylece onu dinliyordum.

''Buraya gel..'' Net çıkmayan ses boşluğun duvarlarına çarpıyordu. Chris ortalarda yoktu.Bunu çözmemin tek yolu aşağı inmekti. Yaklaşık iki dakikadır bir şey işitmedim. Sanki benim karar aşamasında olduğumu biliyor gibiydi.

En sonunda ölmek var dönmek yok diyerekten bir bacağımı çukurun içine doğru sallandırdım. Soğuk ve sıcak hava karışımı tenime değerken vücuduma istemsiz titreme isteği gelmişti.Ağırlığımı kollarıma vererek kendimi yavaşça aşağı indirdim. Ayağıma sert bir cisim çarptığında aşağıya kadar ulaştığını tahmin ettiğim demirden merdivenler vardı. Şanslıyım yoksa tek çarem balıklama atlamak olacaktı. Düzenli ve güvenli adımlarla aşağıya inerken yüzümde iplikse ve yapışkan bir şeyler hissediyordum. İlk başta kafama takmamıştım ama kaşıntıyı da beraberinde getirmişti. Tek kolumla demire tutunurken sağ elimi yüzümde gezdirdim. Çok karanlık olduğundan görmem mümkün değildi ama büyük ihtimalle örümcek ağlarıydı. Yüzümü buruşturup, şu ana kadar indiğim otuz basamaktan devam ediyordum. Aşağıya yaklaştıkça burnumun direğini sızlatan bir leş kokusu geri kalan duyularıma kendini hissettiriyordu. Ne görebiliyor, ne duyuyor,ne tadıyordum. Midemde ki hareketlenmeler ağzıma kadar gelip geri gidiyordu. Bu koku berbattı. Zifiri karanlıktan başımın dönmesi yetmemiş gibi bir de buna katlanmak zorundaydım. Tam elli beş basamak olmuştu. Git git bitmiyor bu şey diye düşünürken ayağım bir zemine bastı. Ellerimi demir basamaklardan çekerken yavaş adımlarla pis kokuyu takip ettim. Şu an Sasha'nın yanımda olmasını çok isterdim ama burada bir şeyler döndüğünden tılsımım etkisiz hale gelmişti. Chris'i bulmam gerekiyordu ama nereden başlayacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Eğer olsaydı buraya inmek aklımdan geçen son şey bile olmazdı.Bir şekilde o ses belki bana bir ipucu verir de onu bulabilirdim.

Gerçi bu kadar aptal olmamam gerekirdi. Bu varlığın iyi bir şey olduğunu sanmıyordum..

Uzun ve karanlık yol düşüncelerimi beraberinde getiriyordu.

Onu özlemiştim. Küçükken aşka inanmayan ben, ilk defa onu sevmiştim. Her ne kadar ona belli etmesem ve sevgimi gösteremesem de..

En son arabadayken yüz ifadesi bir garipti ve şu an boşvermemem gerektiğini anladım.Yorgundur sanmıştım ama çok daha ciddi bir şeyler olduğunu ancak şimdi anladım. Chris bu yaşadıklarımızı önceden biliyor olabilir miydi?

Yaklaşık on beş dakikadır bu şekilde yürürken, ayağım bir şeye takıldı ve tökezledim sonunda da yeri boyladım. Dizim şu an muhtemelen kanıyordu. Canım fena halde yanmıştı. Yerdeki taşlara sürttüğümden olsa gerek fazlasıyla yanıyordu. Zaman kaybetmeden apar topar kalktıktan sonra yürümeye devam ettim. Fark etmemiştim ama kokudan iz kalmamıştı.

***

Küçük beyaz parıltılar etrafımda uçuşuyordu. O kadar değişik ve ışıltıydılar ki.. Onlar canlı ve hafif tüylülerdi.Etrafımda uçuşarak beni geriyorlardı. Gerçek dünyada değil de hayalde gibiydim. Elimi başıma götürüp biraz bastırdım. Şakaklarımda ki zonklamanın gitmesi için bir süre masaj yaptım.Lakin gözlerimi açamıyordum.Eğer açsaydım başıma ağrılar giriyordu.Parıltı gözlerimi ağrıtıyordu.

Sürekli bir yerlere sürüklenmekten usanmıştım. En son yürüyordum ve şimdi buradaydım. Pis koku gelmişti yine işte.. Sağ omzumdan sol omzuma doğru hareket ediyordu. Sürekli ileri geri gidip benim burnumu tıkamama sebep oluyordu.

Ansızın Chris'in sesini duyar duymaz ayaklandım ve etrafıma bakındım. Nefes alış verişlerim düzensizleşmişti.Her şey çok ani gelişiyordu.Beni asıl korkutan da buydu.

Parıltılar bana yardımcı oluyordu. Nerede olduğumu az da olsa görebiliyordum. Kimseler yoktu ancak Chris'in burada olduğuna emindim. Garip hırıltılar çıkarmıştı ve bu onun sesiydi. Lütfen beni biraz bekle..

Koku benimle oyun oynuyordu. Ayaklı gibi ordan oraya hareket ediyordu. Bir saniye.. hareket mi ediyordu?

Üstelik leş kokusu..Hareket..

Başıma giren ağrıyla yavaşça yere oturdum. Fısıltılar beni deli edecek gibiydi. Kafamın içindeki o sesler ve çınlamalar kafamı kesmek istememe neden oluyordu.Başımı dizlerime yaklaştırıp ileri geri gitmeye başladım. Bunu istemsiz yapıyordum ve hepsi o anda kesildi. Ne parıltı vardı ne koku ne de ağrı..

Yine yalnız ve siyahtaydım.

***

Filmlerde gördüğümüz cadı kazanı tam önümde fokurduyordu. İçerisinde yeşil,pembe ve mor daha aklınıza gelebilecek her renk meydana çıkıyordu.Her zamanki gibi yerde yatıp bu renklerin etkisinden çıkamamışçasına hipnotize olmuş gibi kazanı izliyordum.Yine bir yere sürüklenmiş ve buranın kemikler,farelerle dolu olmasını umursamadan öylesine serilmiştim. Ansızın siyah, görüşümü kapattığında gözlerimi kapadım ve bu sefer gideceğim yeri beklemeye başladım. Psikolojim bozulmuştu. Kaderime razı gelip öylece bekliyordum. Sağ gözümü açıp etrafı kontrol ettiğimde vücudumu biraz daha serbest bıraktım. Her yanımı kasmaktan uyuşmuştu bedenim.

***

Sağdan,soldan ve önümden bıçak bileme sesleri kulağımı doldurmuştu. Titriyordum ve beynim artık bunu kaldıramıyordu. Gitmek istiyordum. Delirecek gibi hissediyordum. Ruhum kalbime ve bedenime sığmıyordu. Göremediğim halde ellerimin titrediğini hissediyordum. Vücudumun tüm acısı gözlerime yüklenmişti. Kirpiklerim ıslaklıktan koparken belki de ben ağlamaktan başka bir şey yapamıyordum. Koku midemi kaldırırken içimdekileri artık dışarı çıkarma girişiminde bulunmuştum. Öksürük ve hıçkırıklarım hiçbir yere çarpmadan dağılıyordu. Boşlukta ki ben.

---------

''Anne! Anne!'' Elimdeki fotoğraf makinesini ona doğru gösterdiğimde,güzel gülümsemesi yüzünü açarken koşarak yanıma geldi.

''Benim güzel kızım fotoğraf mı çekilmek istiyormuş?'' İkimizin kıkırdamaları kumsalı neşelendirirken yanaklarımızı birbirimize verip mutluluğumuzu tüm evrene ilan etmek istermişçesine gülümsedik. Seni seviyorum anne..

---------------------------

''Anne benimle oynar mısın?'' Elimdeki legoları ona doğru kaldırdığımda yüzü ifadesiz kaldı.

''Şimdi olmaz.Hemen dışarı çık.'' Beni apar topar odasından çıkarttığında ilk kez annem tarafından reddedilmiştim.Anneciğim bana neden kötü davrandın ki?

----------------------------------------------

Sabah erkenden koşarak anne ve babamın yatak odasına girdiğimde orada yoklardı. Bütün evi aradığımda dışarı çıktıklarını düşünmüştüm. Bekledim ve bekledim.. Ne kadar beklesem de bir daha dönmediler.Neden beni terk ettin anne?..

Küçüklükten beri hep kendim yaşadım ve ufak olduğumdan kendimi savunamadığım için bir sürü olay yaşamıştım. İki katlı evimiz önceden de eskiydi ve şimdi de zaman onun yaşına yaş katmıştı. O dökük evde biraz yaşadıktan sonra halam beni kurtarmıştı. Ailemi hala özlüyordum ama onlara karşı öfkemde hiçbir zaman dinmeyecekti. O zamanlar benim için sadece halam vardı şu an da öyle.O ev hatıralarımızla beraber terk edildi.

***

Bilincim yerindeydi. Baygındım ve bedenim yorgun düşmüştü. Hala karanlıktaydım ve bunları düşlemiştim.Kalkmak istesem bile gücüm yoktu. Göz kapaklarım bana ağır gelmeye başlamıştı. O sırada kolumu bir şey kavrayarak kendine doğru çekmeye başladı.Uzun saçlarım ve bedenim taşlı yerde sürüklenirken itiraz edemedim. Gözlerimi kapayarak tüm olanlara boyun eğmek zorunda kaldım..

Medyada Sally'nin eski yaşadığı ev var.

Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin!

Vampir OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin