Lanet

336 25 4
                                    


İyi Okumalar..


Gözlerimi kapadım ve şu ana kadar yaşadığım her şeyi göz önünden geçirdim. Her zaman bencildim ve kimsenin sözünü dinlememiştim. O ses kafamda yine yankılandı.

''Sana söylemiştim.''

***

Hafif rüzgar saçlarımı ve kulağımı okşarken göz kapaklarımı araladım. Beyaz yorganı kendime sarmalamıştım. İçinden çıkıp olanları idrak etmeye çalıştım. O canavara ve Chris'e ne olmuştu? Hepsi bir rüyadan mı ibaretti? Hayır kesinlikle değildi. O kadar gerçeklerdi ki içten yaşadığım  travmayı hissetmiştim ve hala hissedebiliyordum. Vampir Okulu'na gittiğim sırada kaldığım evde uyanmıştım. Kafa karışıklığımın en iyi Chris'le çözülebileceğini anladım. Telefonumdan numarasını bulup aramaya koyuldum.

''Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor.''

Bu tuhaftı. Bir şeyler olduğu kesindi. Evine gidip bakmak üzere anahtarlarımı alıp evden çıktım. Kafamda o kadar çok soru işareti vardı ki neredeyse patlayacaktım. Beş dakikalık bir sürüşten sonra küçük pencereli evin önüne arabamı park ettim. Hava çıkmadan önce bulutsuz ve normal görünüyordu. Şu an sıkıntılı bir hali vardı. Gri ve beyaz karışımı bulutlar etrafa yayılmıştı. Yağmur yağacaktı sanırım. Her neyse diyerekten hafifçe zile bastım. Açan olmadı. Bir daha bastım ve yine..

''İçeri gel.''

Kapı yavaşça açılarak beni içeri davet etti. Aceleyle içeri girer girmez konuşmaya başladım.

''Senin için çok endişelendim! Sana söyleyeceklerim var. Bir sürü şey yaşa-''

Kendi kendime ''Bu da ne?'' diye sordum. Evde kimse yoktu. İçeri gelmemi söyleyen kişi Chris'ti. Yani onun sesiydi. Şaşkınca etrafıma bakındım.

Masanın üzeri cipsler ve biralarla doluydu. Televizyon açıktı ve İngiltere'nin futbol maçı  vardı. Yerler oldukça pis, her yer birbirine girmiş gibiydi. Üst kata çıkmak için ahşap merdivenleri kullandım. Chris'in odasına girdiğimdeyse bilgisayarın başında arkası dönük bir şekilde oturan birisi vardı. Bu oydu! Tanrım gerçekten oydu!

Koşarak arkasından ona sarıldım.

''Seni  nasıl özlediğimi bilemezsin! O kadar çok endişelendim ki..''

Boynuna sardığım ellerini yavaşça gevşetti. Yavaşça kafasını arkaya doğru çevirdi. 

Tanıdığım o yüze ne olmuştu? Sakalları çıkmış ve gözünün kenarlarında hafif çizgiler oluşmuştu.

Bana döner dönmez gözlerini yavaşça açmıştı. Göz bebekleri titriyordu. Ne olduğunu anlayamadan aniden sandalyesinden kalktı. Dirseklerimi tuttu ve beni baştan aşağı yokladı. Gözlerine inanamamıştı.

''Chris ne olu-'' İri kollarıyla sarmaladı o anda beni. Hiçbir şey diyemedim. Sesimi çıkarmadan gözlerimi kapadım.

Bir süre öyle durduktan sonra başımı ellerinin arasına aldı gözlerine odaklamak için. 

''Nerelerdeydin? Seni hiçbir yerde bulamadım. O kadar uzun zaman oldu ki.. Her gün seni bulmak için dua ettim ve elimden ne geldiyse yaptım. O kadar zamandan sonra nasıl evime gelebildin? Kalbim dinmeyecek gibi.. O kadar mutluyum ki..'' İnanamamışçasına tekrar sırıtıp beni kendine bastırdı. Yavaşça geri çekilip olayları anlamak adına konuşmaya başladım.

''Neyden bahsediyorsun? Ne araması? Ne özlemesi? Bende seni aradım fakat bulamadım. En son arabadaydık ve sonra sen kayboldum. Ben ise hiç bilmediğim bir yerde buldum kendimi. Neler yaşadığımı biliyor musun? O kadar korktum ki.. Ne zamanı ayrıca? En fazla 3-4 gün olmuştur.''

Yüzünde dehşete kapılmış bir ifade vardı. Elimden tutup beni yatağına oturttu ve parmağıyla küçük takvimi işaret etti. 

''Seni tam altı yıldır arıyorum. Gerçekten iyi misin? Bana her şeyi anlat. Neredeydin? Başına neler geldi?'' 

Altı yıl mı..Altı yıl.. Şaka yapıyor olmalıydı. Ne demekti ki bu? Ellerimle başımı sıkarak ağrısını durdurmaya çalıştım. Derin düşüncelere dalmış olmalıyım ki Chris beni sarsınca kendime geldi. Yüzünde endişe ve ciddiyet geziyordu.

''Sana anlatmam için ilk önce kendim anlamam gerekiyor.Şu an 2022 yılındayız yani?''

''Evet ama bunda inanılmayacak ne var? Neler olduğunu bana anlatır mısın? Altı yıl sonra aniden evime geldin ve ben buna inanamıyorum.''

''Bunu anlatabilmem için iyi bir zaman değil.'' Tekrar bir şeyler düşünüyorken aklıma buraya girmeden önceki yaşadığım şey geldi. 

''İçeri gel.'' O Chris'ti fakat nasıl o kadar kısa sürede yukarı çıkabilmişti? Üstelik ben görmeden. Bir sürü birbirinden alakasız şey kafamda dört dönüyordu.

''Kapıyı açtığında neden bana gözükmedin? Ve neden aşağıda televizyon açıktı burada oturduğun halde?''

''Ben kapıyı açmadım ki. Sen anahtarla girmedin mi?''

''Hayır. Bana ''içeri gel ''dedin. Hatırlamıyor musun? Etrafa bakındım ama seni göremedim bende yukarı çıktım. Aşağıda televizyon açıktı ve ortalık çok pisti.''

''Çok tuhaf şeyler oluyor. Benimle aşağı gel.'' Kolumdan tutup beni aşağı sürükledi.

''Şu an televizyon açık değil.' Gözlerimi kırpıştırdım. Bu bir hayal olmalıydı. Futbol maçı hala devam ediyor ve içecekler etrafa dökülmüş bir şekilde öylece duruyordu. Korktuğumdan ve daha fazla idrak edemediğimden olsa gerek gözyaşlarımı daha fazla tutamadım. 

''Sally, tam olarak ne görüyorsun?''

Hıçkırıklarımla beraber anlatmaya başladım. Göz kapakları benim cümlelerimle beraber daha da açılıyordu. Daha sonra derince bir nefes verdi.

''Sally..Korkma. Şu anda ne kadar bu olayı çözemesekte beraber üstesinden geleceğiz. Burada bir şeyler olduğu kesin. Halledeceğiz merak etme.'' Yatıştırıcı sesiyle bana tekrardan sarıldı. Sessizce ağlarken hala parçaları bir araya getirmeye çalışıyordum. Son yaşananlardan sonra bütün dünyam altüst olmuştu ve bunun bu kadarla kalmayacağından emindim.


Vampir OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin