2. ŞÜKRETMEK

96 4 2
                                    

Merhaba arkadaşlar! Birinci bölüm otuz okuma olunca atayım dedim. Okuduğunuz için çok teşekkür ederim ayrıca. Seviliyorsunuz! İyi okumalar! Ayrıca önerilerinizi ve düşüncelerinizi bana iletirseniz sevinirim.


Dünya, bizim gibi ölümlü varlıkların imtihan olması için vardı. Burası, kendi yolumuzu bulup, kendi yolumuzu çizmemiz için vardı. Biz, kocaman bir sınav içindeydik aslında. Bazıları bu fani dünyadaki şeyleri ciddiye alıp, buraya bağlanıyorlar. Ama bilmiyorlar mı ki biz misafirlikteyiz? Bilmiyorlar mı ki biz de bir gün gideceğiz? Biz imtihanlarla doğmamıştık, onlarla da ölmeyecektik. Ama bazen bu imtihanlar, bizleri fazlasıyla yoruyor, bazenleri ölüme gitmemize bile sebep oluyordu. Aslında bazenleri soruyoruz kendimize ''Allah'ım bunu yaşayacak ne yaptım?'' Ama asla demiyoruz ki, ''Allah'ım sana şükürler olsun! Her şeye rağmen dimdik ayaktayım.'' Aslında belki de sorun, imtihanlar değildi, onları hâlâ geçememiş olmamızdı. Herkesin kendine has sorunları vardı ve bunları aşabileceğimizi bilmeliyiz. Evet, benim imtihanım da buydu sanırım. Haciz. 

Annem ve babamı artık kafama takmıyordum, alışmıştım artık. Yani belki bana çok kötü şeyler yaşattılar, anne baba sevgisi nedir asla tam olarak bilemedim ama eğer bir gün gelip bana sarılsalar affetmeye her zaman hazırdım. Sert bir yapım yoktu aslında. Ama dışarıdan bakılınca bir buz kütlesi kadar soğuk olduğumu söyler anneannem. Sanki çok güçlü gibi dururmuşum. Ama lafta. Aslında ben, yardım isteyen küçücük bir çocuktan başkası değildim. Hiçbir zaman da o güçlü kızlardan olamadım. Güçlü insanlar saçlarını kesip, intihar etmeye kalkışırlar mıydı? Hayır, güçlü olmak bu değildi. Güçlü olmak, gece ağlayarak yatıp sabaha gülümseyerek uyanmaktı. Dimdik durmaktı. Ama maalesef, ben güçlü tanımına uyan bir kız değildim. Hep istedim, ama olmadı.

Okulun ilk gününde, herkes annesi veya babasıyla birlikte gelmişti. Ya da hep beraber. Ama benim yanımda sadece zavallı anneannem vardı. Temizliğe gittiği kadını ikna etmek kolay olmamıştı, izin vermemişti ama anneannem ne kadar ısrar ettiyse okulun ilk gününde benimle okula gelebilmişti.  

Ben ilk adımımı attığımda, ilk söylediğim kelimeler ağzımdan dökülürken, ilk düştüğümde, okula başladığım ilk günde, hayatımdaki en önemli sınava girerken, bu muhteşem liseye başlarken, yanımda ne annem ne de babam vardı.

Bunu eskiden çok takardım. Sınıftakiler benimle 'yetim' diye dalga geçerlerdi. Bu beni oldukça üzer, parçalardı. Zaten bana 'yetim' demeye başladıktan üç hafta sonra belime kadar uzanan güzel saçlarımı omzuma kadar kesmiştim. Ama 'saçını neden kestirdin?' diye soranlara 'uzun saçtan bıktım, kestirdim' demiştim.

Kimse bilmezdi benim içimi. Adeta bir labirent gibi, çözülmesi çok zordu ve zaten beni tam olarak çözen birisi olmamıştı hayatımda. Zaten en büyük hayallerimden birisi, beni çözebilecek, içimdeki boşlukları dolduracak birini bulmaktı. Ama gel göre ki, bundan umudumu çoktan kesmiştim ben.

Ve az önce ellerimden düşen o kâğıdı okurken, neye uğradığımı şaşırmış, dünya başıma yıkılmıştı adeta. Kendime hep şöyle moral verirdim ben, 'Erem. Üzüldüğün şeye bir bak. İnsanlar evsiz barksız sokaklarda yaşıyorlar, yiyecek tek lokmaları yok. Şimdi kapa çeneni ve şükret.' Ama tek moral kaynağımı da alırlarsa benden, ne yapardım?

''Erem? İyi misin kızım?'' Anneannemin sesiyle irkilmiştim. Hâlâ şoktaydım ama.

''Anneanne biz şimdi ne yapacağız?'' Dedim korkuyla. Sesimde bilinmeyen bir duygu vardı. Daha çok ne yapacağını bilmeyen, çaresiz bir kızın sesi gibi geliyordu.

''Kızım sen kafanı yorma, birazdan Dursun Bey'in yanına gideceğim ve konuşacağım. Vardır mutlaka bir açıklaması yavrum. Ama sen sakin ol tamam mı?'' Anneannem o pisliğe 'bey' diye hitap etmesi beni daha da sinirlendirmişti. Ayrıca ne demek 'bir açıklaması vardır' Üç aydır vermedikleri borcun açıklaması ne olabilirdi çok merak ediyordum!

ÇARESİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin