10. PİŞMANLIK

34 3 44
                                    

Herkese merhaba arkadaşlar! Yeni bir bölümle yeniden beraberiz! Bu bölümü yazalı baya bir olmuştu ama biraz beklemek istedim. Ayrıca, 800 okumayı geçmişiz! 1k'ya yaklaşıyoruz.Her neyse. Umarım bölüm hoşunuza gider. Herkese iyi okumalar.

Ayrıca, hikayemizin yeni kapağını yapan Wattpad Kapak Tasarımları sayfasına sonsuz teşekkürler.

Ülkemizde yaşanan olaylar için gerçekten çok üzgünüm. Umarım herkes cezasını çeker.

Multimedya, bölümden bir kesit.

Duyduklarımın etkisindeydim hâlâ. Sanki bir rüyanın en tatlı yerindeymişim gibi mutlu hissediyordum kendimi. Ya da istediği oyuncak alınmış küçük bir çocuk gibi. Ya da gurbetten vatanına yeni dönen bir insan gibi, mutluydum. Fakat şuan elimden gelen tek şey, bu duyduklarımın da bilinçaltımın bana oynadığı bir oyun olmamasıydı.

''Eğer ona bir şey olursa Çağlar, yemin ediyorum hepinizi süründürürüm!'' Kadının sesi endişeli geliyordu. Kadını göremesem bile, gözlerinin alev saçtığına ve dediklerinde ciddi olduğunu anlamıştım. Bu kadın neden beni bu kadar önemsiyordu? Yoksa duyduklarım gerçek miydi?

''Hiçbir şey olmayacak. Emin ol.'' Dedi Çağlar sanki kendini tatmin etmek istercesine. O da çok endişeleniyordu. Neden? Zaten bunu onlar ayarlamışlardı, neden şimdi endişeleniyordu ki? Babasına hesap veremeyeceği için mi? Ya da vicdan azabı çekmemek için mi?

''Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?'' Dedi kadın onun rahatlığı karşısında. Aslında rahat değildi ama bunu herkes anlayamazdı. Çağlar'ın görüntüsü, ses tonu, neredeyse karşılaştığı her olayda, hissettiği her şeyde aynı oluyordu. Üzüldüğü zaman, mutlu olduğu zaman. Ama ben anlıyordum onun ne hissettiğini. Herkes onun gözlerine bakınca ne hissettiğini anlayamazdı belki ama, ben anlıyordum. Aslına bakarsanız, ben... Hissediyorum.

Çünkü ben, onu tanıyordum.

En azından öyle zannediyordum...

''Çünkü ona bir şey olmasına asla izin vermem. Asla.'' Ağzından sadece bunlar çıkmıştı. Kısa ve öz. Gözlerimi açabilseydim gözlerimi devirirdim. Birincisi, daha birkaç gün önce benim hakkımda iğrenç şeyler söylemişti. İkincisi, şuan onlar yüzünden bu haldeydim. Bana bir şey olmasına izin vermeyecekmiş öyle mi? Bu halim ne o zaman?

''Şuan kollarının altında baygın Çağlar!'' Diyerek sinirlendi kadın. Haklıydı. Benim gibi düşünmüştü muhtemelen.

''Onun iyiliği için! Lanet olsun çenemi tutamadım! Seni o gün hiç çağırmamalıydım! Şimdi sen kızınla olurdun, ben de annemle!'' Çağlar kendine kızarak söylemişti bunu. Vicdan azabı çekiyor gibi. Sanki... Kendini suçluyor gibi... Sonlara doğru sesi de bulanıklaşmıştı. Ağlıyor muydu? Ah, tabi ki hayır. Ağlamıyordu değil mi?

''Küçücük bir çocuktun Çağlar...'' Dedi kadın yumuşarcasına. Bir anda sesi az önceki sertliğinden kurtulmuş, yumuşamıştı. Gözlerinin şefkatle Çağlar'a baktığından da emindim.

Bir dakika? Ne?

''Şimdi sen kızınla olurdun, ben de annemle!''

Ne demek istiyordu? Bu kadın... Benim annem oluyordu söylediklerine göre. İnanmak istemiyordum. Bu kadar kolay bir şekilde karşıma çıkacağını duymak, bilmek istemiyordum. O benim annem değildi. Olamazdı. Beni yıllarca kendine hasret bırakıp bir anda karşıma çıkamazdı değil mi?

Çağlar annesiyle beraber olabileceğinden de bahsetmişti. Yoksa... Hayır! Çağlar'ın annemle bir ilgisi yok ve benden bunu saklamıyorlar! Hem... Çağlar'ın annesini bu meseleyle ne ilgisi vardı ki? Çağlar bana annesinden en son o gün bahsetmişti. O gün. Son günümüzde. Annesinin şuan nerede olduğunu bile bilmiyordum açıkçası. Aslında annesini görmek isterdim. Konuşmak, oğlunu ona şikâyet etmek isterdim. Kendisi beni çok üzmüştü çünkü.

ÇARESİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin