Infinite üyelerini birbirinden ayıran bir talihsiz olay...
Her zaman bir arada olan 7 Romeo'yu birbirinden ayırmak gibi karanlık planı olan birileri...
Dünyanın 7 Harikasını, dünyanın 7 farklı ülkesine götürerek onlara gerçek dünyayı göstermek istey...
Sungyeol zorlanıyordu. Dün kendisini kovalayan kanguruya şimdi yaklaşmak ona zor geliyordu. Mike kanguruların iyi boksörler olduklarını söylemişti. Ona bir tepik atarlarsa ölebileceğini biliyordu. Buna rağmen ona nasıl yaklaşabilirdi ki?
"Hadi ama!" diyerek ona seslendi Mike. "Jerry sana hiçbir şey yapmaz. O sevecen bir kanguru."
Mike'ın sevecen sesi ve tatlı aksanı bile Sungyeol'un korkusunu azaltamıyordu. Sungyeol hayvana dokunmak istiyordu, fakat ölesiye korkuyordu, bir de yanına giderse ölebileceğini söylemiştik değil mi?
"Isırmaz değil mi? Evet, ısırmaz biliyorum. Beni tekmelemez değil mi? Bu hayvandan bir yumruk yersem yakanı bırakmam Mike."
"Tamam, tamam öyle olsun. Yanıma gel. Hadi."
Sungyeol elleri gövdesinin önünde, yavaş adımlarla yürümeye başladı. Mike onun kolunu yakalayıp yanına çekti ve Jerry'nin kulaklarının arkasına dokunmasını sağladı.
"Onu henüz yavruyken yanıma aldığımdan beri sakinleşmesi ve beni kabullenmesi için bu noktayı okşuyordum. Şimdi onu her türlü kontrol edebiliyorum."
Sungyeol Mike'ın böylesine yetenekli olmasına imrendi. Hayvanlarla iletişim kurmak onun ulaşamayacağı bir seviyeydi. Kendisinin müzik yönünde olan iyileşmesi ve bu iş arasında dağlar kadar fark vardı.
"Bu çok güzel!" dedi Sungyeol Jerry'yi sevmeye biraz daha alıştığında. Hatta ona sarılmaya bile yeltenmişti, Mike onu geri çekince durdu. Henüz sarılmaya hazır olmadığını anlattı Mike. Sungyeol kafasını sallayıp o önünde yürürken onu takip etti sessizce.
"Şimdi, iş zamanı. Pazara gidiyoruz!"
Mike yol boyunca Sungyeol'a ne yapacağını nasıl yapacağını anlattı. Sungyeol onun söylediklerini iyice anlayıp pazara vardığında direk işe koyuldu. Çekik gözlü, uzun boylu ve başka dilden konuşan birinden malzeme almak Avustralua halkına zor gelmişti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sungyeol bağırmaya, yoldan geçenleri standa çekmeye çalışıyordu. Mike ve ailesinin yetiştirdiği sebzeleri ve garip meyveleri satmaya çalışıyordu Sungyeol. Kızların dikkatini çekiyordu elbette. Fakat onlar da bir şey almıyorlardı.
"Bir şey almayacaksanız yolu kapatmayın!" diye çemkirdi onlara Sungyeol. Mike onun söylediklerini çevirirken gülüyordu. Sungyeol ona bunu çevirdiği için kızdı.
"Sungyeol-ah. İki saat oldu. Sana nasıl yapacağını göstermeme izin vermeyecek misin?"
"Hayır hayır. Ben halledebilirim."
"Para kazanman gerek. Para kazanıp evine dönmen gerek. Çekil şurdan." diyerek onu kenara itti. "Sadece bir saatliğine izle ve gör. Sonra kazanacağın tüm para senin olacak."
Sungyeol Mike'ın arkasında oturup onun neler yaptığına baktı. Mike bir saat içinde bir kova dolusu para kazanırken Sungyeol onu ağzı açık izliyordu.