Sunggyu, şirkete adımını attığından beri hiç susmamıştı. Sae Jin, menajerler ve korumalar ona engel olmaya çalışıyorlardı. Fakat Sunggyu kuyruğuna basılmış bir kedi gibi cırlıyordu. Karşısında başkanın ve ceoların olması önemli değildi. Ona ve üyelerine yapılan bu oyun çok büyük bir risk taşıyordu. Fakat buna rağmen başkan üyeleri yollamaya razı olmuştu. Sunggyu bunu onun yanına bırakmayacaktı.
Sunggyu bir yandan geniş odada cirit atarken, diğer yandan başkana ve noonasına laflar saymaya devam ediyordu. Fazla dolmuştu, gün bitene kadar da içindekileri atabileceğinden emin değildi. Üyeler buraya geldiğinde en başa dönecekti. Hem onlarla ilgilenmesi, hem de öfkesini püskürtmeye devam etmesi gerekiyordu.
Sunggyu kısa bir süre çenesini kapatıp derin bir nefes aldı ve başkanın yanına oturdu.
"Başkanım. Neden konuşmuyorsunuz?"
Başkan kafasındaki siyah kapüşonu ve kulağındaki kulaklığı çıkardı. "Ne? Bir şey mi dedin?"
Sunggyu ağzını kocaman açıp baktı başkana. Sae Jin ona gülerken, Sunggyu ayağa kalktı. "Başkanım!"
Tam yeniden söylenmeye başlıyordu ki, içeriye giren Woohyun ona engel oldu. Sunggyu durup Woohyun'a baktı. Kardeşi de ona eşlik ederek abisine bakmaya başladı. Sonunda gidip liderine sarıldı. Onu havaya kaldırdı.
"Özledim hyung!"
Sae Jin mutluluk nidası atıp olmayan gözyaşlarını siler gibi yaptı. Sunggyu kardeşinden ayrılıp ablasına yakıcı bakışlar atmaya başladı ve öfkesini bu sefer onun üzerine püskürtmek için yöneldi.
"Sen! Nasıl acımadan o ilaçları bize verdin? Ya zehirlenseydik?"
"Sizce bilmeden sizin üzerinizde öyle bir şey dener miydik? Diğer türlü sizi nasıl o ülkelere yollayabilirdik ki?"
"Yollamayabilirdiniz!" deyip abisine destek çıktı Woohyun. "Benim orada ölümden döndüğümden haberiniz var mı?"
"Yah, Nam Woohyun! Ne oldu?" diye endişeyle sordu Sunggyu. Woohyun çenesindeki hala geçmeyen yarayı gösterdi. "Dayak yedim."
"Bak gördün mü?! Bu adam idol! Ve siz onun zarar görmesine izin verdiniz!"
"Yeter artık, Sunggyu." deyip oturduğu yerden lideri susturdu başkan. "Bu kadarcık şeyden bir şey olmaz. Daha kötü bir şey olduğunda, -senin alıkonulman gibi- işe el attık zaten."
"Başkanım!"
°
Myungsoo uyandığında, şirketteydi. Ne zaman uyanıp hazırlandığını, arabaya binip şirkete geldiğini bilmiyordu. Fakat işte buradaydı. Bu keskin sessizlikte, sağ tarafında sıralanan Infinite üyeleri ile birlikte, karşısında oturan Sae Jin ve başkana bakıyordu.
"Pekala." diyerek söze başladı Jung Yeob başkan. "Öfkenizi çıkarttığınız ve uyandığınıza göre, artık açıklama kısmına geçebiliriz."
Bu durumdan tamamen bıkmış olan üyeler artık açıklama ile ilgilenmiyorlardı. Sae Jin yine de boğazını temizleyip konuşmaya başladı.
"Öncelikle size şunu sormak istiyorum. Eğlenceli değil miydi? Başka bir ülkede olmak."
"Beni kaçırdılar, bu çocuğu dövdüler, diğer çocuğun eve dönmesini engellediler, bir diğeri de onlar yüzünden manyadı. O kadar eğlenceliydi ki!"
"Ah,lütfen!" dedi Sae Jin bıkkınlıkla. "Sungyeol? Peki sen eğlendin mi?"
Sungyeol korkarak soruyu cevapladı. "Aslında... Evet, ben eğlendim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Infinite Infinite Olmasaydı
ФанфикInfinite üyelerini birbirinden ayıran bir talihsiz olay... Her zaman bir arada olan 7 Romeo'yu birbirinden ayırmak gibi karanlık planı olan birileri... Dünyanın 7 Harikasını, dünyanın 7 farklı ülkesine götürerek onlara gerçek dünyayı göstermek istey...