Bölüm 6 - (M)ission (S)uccess

117 14 13
                                    

Dongwoo şirkete tekrar adımını attığında içinde tarif edilemez bir mutluluk vardı. Bu şirket hiç bu kadar sempatik gelmemişti ona. Sae Jin'in arkasında ilerlediği koridorlar her gün geçtiği koridorlar değilmiş gibiydi sanki. Artık uçsuz bucaksız sarı toprakları görmüyordu. Bu soğuk betonlar mutlu ediyordu onu.

Üzerindeki kıyafetlerden hemen kurtulmak istiyordu. Fakat Sae Jin ısrarla şirkete gitmeleri gerektiğini söylemişti. Dongwoo şirkete gelince kırıp döküp, yetkililere bu saçma oyun için kızacak değildi. Olan olmuştu. O sadece bu pis kırmızı kumaşı çıkartmak istiyordu.

"Noona, neden buraya geldiğimizi söylemeyecek misin?"

"Sadece JungYeob başkan sağ salim buraya ulaştığını görmek istedi."

Dongwoo'nun yumuşak kalbi bu sıcak davranış karşısında başkanını daha çok sever olmuştu. Onu kim, neden Kenya'ya yollamıştı? Onu ülkesine yollamayı reddeden bir rehberi olması sorun değildi. Bu şu anda hiç önemli değildi Dongwoo için.

Başkanın kapısının önüne geldiklerinde Dongwoo kılığını düzeltmek istedi. Fakat düzeltebileceği bir kılığı yoktu. Kırmızı kumaşın üzerinde kalan tozları ve toprakları silkeleyip içeri girdi.

JungYeob başkan onu görünce oturduğun yerden ayağa kalktı hızla. Gözlerindeki endişe okunabilecek seviyedeydi. Bu Dongwoo'yu daha da mutlu etmiş olacak kı kocaman dudaklarında bir gülümseme belirmişti. Başkan sarılmak için ona doğru ilerledi, fakat son anda vazgeçip -yarısı çıplak yarısı da kırmızı bir kumaşa sarılı olan bir adama sarılmak tehlikeli olabilirdi- Dongwoo'nun elini sıktı.

"Yolculuk nasıldı?"

"Çok iyiydi, efendim. Beni oradan aldığınız için teşekkür ederim."

Başkan tekrar masasının arkasındaki koltuğa oturduktan sonra gülümsedi. "Yorulmuşsundur. Evine git de dinlen. Zamanla diğer üyeler de gelecektir."

Dongwoo başkanın önünde eğilip odadan çıktı. Sae Jin'i odada bırakmak onu rahatsız etmemişti. O ikisinin ne konuşacaklarını da merak etmiyordu. Dongwoo saf aklı ve masum kalbiyle evine gidebilmek için menajerin arabasına bindi.

°

Myungsoo ağlayan Bridgette'i teselli etmeye çalışırken zorlanıyordu. Ne yapacağını bilemiyordu. Sessizce kıza sarılıp onun sırtını sıvazladı. Bridgette onu kendisinden uzaklaştırdı.

"Tamam, git hadi. Uçağın kalkacak."

Myungsoo üzgün gözlerle baktı kıza. "Sen iyi olacağına emin misin?"

Bridgette zor da olsa gülümseyip kafasını salladı. "Merak etme." dedi titreyen sesiyle. "Aslında ben mutluluktan ağlıyorum. Sonunda Infinite için geri dönüyorsun."

"Sen de merak etme." dedi Myungsoo. "Kore'ye gidince seni unutacak değilim. Kesinlikle buraya yine geleceğim."

Bridgette'in yüzündeki ifade sertleşirken Myungsoo çantasını aldı yerden. Bu güzel yerden ayrılmak onu bir miktar üzmüştü. Bridgette'a son bir kere sarılıp ona tesekkür ettikten sonra, kızın eline tutuşturduğu çantayı alıp uçağa binmek için ilerlemişti. Uçak havalandıktan sonra çantanın içindeki kamerayı çıkarmıştı.

"Bu ne?" diye söylenmişti küçük el kamerasını incelerken. Kamerayı açıp içindeki fotoğrafları incelemeye koyuldu.

İki haftaya yakın bir süre yaşadığı yerin fotoğraflarıyla doluydu kamera. İsveç'in tüm güzel manzaraları ve Myungsoo'nun deniz maceraları birer birer bu kameraya alınmıştı. Bu paha biçilmez anıları izlerken -kendisinin Myungsoo D. Luffy olduğu zamanları izlerken- kahkahasını içine atıyordu.

Infinite Infinite OlmasaydıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin