telefonum çalmaya başladı.kimin aradığına bakmadan telefonu kullağıma götürdüm.
-alo mary,ben alex.şey bilmen gereken bir şey var.
+evet,nedir?
-burda kavga çıktı ve bunlardan biri de marco
+ne nasıl off siz tam olarak nerdesiniz?
-sana mesaj atarım.görüşürüz.benim cevap vermemi beklemeden yüzüme kapattı.telefonu kapatıp cebime koyacağım sırada mesaj sesi geldi.mesaj alex 'den gelmişti.lucy ve derek konuşmaya dalmış gibi gözüküyordu.çaktırmadan okulun dışına doğru yolumu tutum.bir taksi çevirip alex'in bana gönderdiği mesajı gösterdim.açık olan saçlarımı topuz yapıp sakinleşmeye çalıştım.
bir kaç dakika sonra gürültülü bir yere geldik.ücreti ödedikten sonra taksiden inip kalabalığa ilerledim.herkes çember şeklini almış haykırıyordu.ne dediklerini anlayamıyordum.düşe kalka en öne geçtiğimde yerde ağızı kanlar içinde kalmış bir çocuk gördüm.konuşmaya çalışıyor ama başaramıyordu.neden konuşamadığını anladığımda çığlık attım.biri çocuğun ağızını dikmiş ve öylece bırakmıştı.yanında bir çocuk daha vardı.kapşon taktığı için yüzünü göremiyordum.çocuk kapşonu çıkartığında yüzüm bem beyaz kesildi.bu marco idi.çocuğun ağzını diken marco idi.ağlamaya başladım.o gerçekten de böyle biri miydi?marco bıçağını bırakıp çocuğa doğru eğildi ve yumruk atmaya başladı.çocuğun yüzü kan içinde kaşmıştı.bir şeyler yapmam gerekiyordu.hızlı adımlarla marco'nun yanına gittim.dirseğinden tutup onu durdurmaya çalıştım.haykırışlar yükselmişti.marco yumruk atmayı bırakıp bana döndü."bırak beni ne yaptığnı sanıyordun sen?"
"asıl sen ne yapıyorsun?vurma artık öldürceksin onu."
"istersem öldürürüm sana ne"
"ne demek sana ne...lütfen bırak onu"çocuk bu fırsatı değerlendirip kaçmaya çalıştığında marco hareketlendi,bende onun dirseğine daha sıkı yapıştım.bana döndü sonra tekrar önüne döndü ama çocuk çoktan kaçmıştı.rahatladığımı belli eden bir "ohh" çektim.kalabalık kavganın bittiğini görünce dağılmaya başladı.herkes gittikten sonra marco yerdeki bıçağını alıp hışımla bana doğru döndü.sonra bileğimden tutup sürüklemeye başladı.bir şey söyleyemiyecek kadar korkmuştum.böylesi daha iyidi çünkü bir şey diyecek olursan sonum o çocuk gibi olabilirdi.ürperdim.nasıl böyle bir şey yapabilmişti?hotel olduğunu düşündüğüm bir yere geldik.bileğimi bıraktı.içeri girdiğimizde korumalardan biri bizi karşıladı."odanıza kadar eşlik edeyim mi efendim?"marco adamı süzüp"hayır"en azından azıcık kibar olmayı deneyebilirdi.asansöre bindik. 3. katta geldiğimizde marco yine bileğimi kavrayıp sondan 4. odaya soktu.arkadan kapıyı kilitledi.işte şimdi korkmuştum.zaten benim yerimde olan herkes korkardı.düşünsenize az önce çocuğun birinin ağızını diken biri sizi bir odaya kilitliyor ve elinde de bıçak var.istemsizce ürperdim.marco ışıkları açıp"sana kim dedi benim işime bulaş diye?"sorusuna cevap vermedim...veremedim."aslına bakarsan bunu tekrar yapmaman için sana bir ders vermem lazım."bıçağını daha sıkı kavrayıp yanıma yaklaştı."sakın kıpırdama yoksan canın yanması gerekenden daha çok yanar."nefesimi tutup kendimi olucaklara hazırlamaya çalıştım.marco elindeki bıçağı kaldırıp omuzuma dayadı.ve etrafımda dönmeye başladı o döndükçe bıçakda dönüyordu ve derimde kesiklere yol açıyordu.saçlarımı takside topuz yaptığım için kendimi tebrik ettim.yoksa saçlarım şimdi kesilmişti.marco aniden önümde durunca çığlık attım.gözleri elime kaydı.bileğimden tutup kaldırdığında meraklı gözlerle ona bakıyordum.elindeki bıçağı alıp avcuma batırdı.çığlık attım canım çok yanmıştı.bıçak etkisini gösterip avcumdan kan akmaya başladığında telaşlanmıştım.kan gittikçe çoğalıyordu.başımı başka tarafa çevirdim.lanet olsun çok kan vardı.avcumdaki kesikte bir soğukluk hissedince bakışlarımı elime çevirdim.marco bıçağı avcumu kesmicek şekilde bastırıyordu.bıçağın keskin tarafı duvara bakıyordu.bıçak kan rengini alıp ıslandığında marco bıçağı dudaklarına doğru getirdi ve bıçağı yalamaya başladı.dudakları ıslanıncaya dek yalamaya devam etti.sonra bıçağı yere attıp bana doğru ilerlemeye başladı.o ilerledikçe ben de geri adım atıyordum.sırtım duvara değdiyinde durmak zorunda kaldım.marco bana gittikçe yaklaşıyordu.tarifi olmayan bir duygu yaşıyordum.ne yazık ki bunu isimlendiremiyordum.artık bedenlerimiz birbirine değmeye başladı.onun yüzü ve benim yüzüm arasında iki cm falan vardı.dudaklarını dudaklarıma bastırıp sertçe öpmeye başladı.bu iğrenç bir şeydi.onun dudaklarındaki kanım artık benimde dudaklarımdaydı.onu ittirmeye çalıştım.ama boşuna uğraşıyordum çok güçlüydü.öpüşlerine karşılık vermemeye kararlıydım.midem bullanmaya başladı.kanımın tadı gerçekden de iğrençti.zaten kimin kanı lezetli olabilirdi ki.başımda dönmeye başladı.sonra daha fazla ayakta duramayacağımı anlayıp kendimi yere bıraktım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE
Novela JuvenilYüzünden düşmeyen maskesini benim için çıkaracak.Çıkarmak zorunda..Bana gösterdiği yüzü gerçek mi? yokasa sahte mi?