Yanımda sürekli çıktığımız yokuşun dikliğinden yakınan ve koluma yapışarak bütün ağırlığını bana veren arkadaşıma yan yan bakınca , yüzümün aldığı hali bakmadan tahmin edebiliyordum. Çünkü eli ateşe değmişcesine tenime değen elini çektiğinde , gülmeden edemedim. Bu kızın sürekli hayatımın ortasında oluşu bazen beni deli etse de , çoğu zaman onun gibi bir dosta sahip olduğum için kendimi şanslı sayıyordum. Ben yeniden eve geç kaldığımız için adımlarımı sıklaştırınca , arkamdan ciyak ciyak bana bağıran kıza öfkeyle dönüp ağzımdan tükürük saçarak konuştum. Yokuşun tam ortasında beni durdurması ve her defasında ona söylememe rağmen aynı şeyi yapması sabrımı taşırmıştı o anda.
"O koca kıçını kaldır biraz Nesrin. Senin yüzünden eve geç kaldık. Annem daha kapıdan girmeden saçıma yapışırsa , bütün hırsımı senden alırım haberin olsun. "
Ellerini beline atıp tepemizden bize sıcaklığını cayır cayır yanan tenimle gösteren güneşin altında , baştan aşağı beni hiç acelesi yokmuşcasına süzen kıza gözlerimi devirip arkamı dönerek yürümeye başladım.
"Ay sen de amma pimpiriklisin ya. Bir şey demez Güllü Sultân bize. Ben onun o kırmızı yanaklarını sulu sulu öpünce , bütün siniri geçer. "
"Bok geçer. " Bu sözleri ağzımın içinden fısıldasam da, benim daha bir bakışımla bile ne demek istediğimi bilen kızın arkamdan kıkır kıkır gülmesiyle sesimin ona da ulaştığını anladım. Yolun bittiğini müjdeleyen elektrik trafosunun yanına geldiğimde , sırtımdan aşağı akan terin bedenimi alev alev yakması ile sıcaklığın öldürücü derecede olduğunu fark ettim. Başımı çevirip arkamdaki arkadaşıma baktığımda , sanki ben onca sözü başkasına söylemişim gibi sallana sallan gelişini izlerken onun bu pervasızlığı hem tepemde olan cinlerimin ayağa kalkmasına , hem de içimde atmak için bekleyen kahkalarıma sebep olmuştu. Trafonun yanındaki kaldırım taşına oturup onun gelmesini bekleyene kadar bir süre soluklanırken , karşımda bütün Ankara manzarasını gözlerimin önüne seren ve sıra sıra dizilmiş rengarenk gece kondularıyla bizi lüks apartman dairelerinden ayıran mahalleme göz attım. O anda içimde yükselen mutluluğa anlam veremedim. Bazı gençlerin aksine benim o lüks villa veya apartman dairelerinde zerre kadar gözüm yoktu. Doğduğum andan beri içinde büyüdüğüm bu kocaman aile, benim için en büyük variyetten bile daha önemliydi. Belki burada doğup büyümemin verdiği bir durumdu bu bilmiyorum ama seviyordum burayı. Her sokağı , her evi ve her insanıyla kendine özgü bir mahalleydi yaşadığım semt. Öyle içten ve öyle sıcak bakışlara sahipti ki buranın insanları , en parlak giyimli bir sosyete bile onun o sıcak gülümsemesinin benim için değerini asla değiştiremezdi. Burada yaşayan insanlar yarım ekmeğini bile birbiriyle paylaşır , hem derdinde hem sevincinde yan yana , sırt sırta destek olurdu birbirine. Asla senin derdin denmez herkesin derdi kendi derdi görülür , sıkıntısı el ele vererek giderildi. Burjuva takımının aşağı kesim diye adlandırdığı bizler , onlara göre kenar mahalle insanı olarak anılsak da , buranın bir tek taşını bile onların koca villalarına değiştirmezdim. Bu düşünceler ile gözlerimi kapatıp başımı ateş saçan güneşe çevirdiğimde , yeniden sol yanıma gelip oturan o mutluluğu keyifle karşıladım. Bir süre sadece yoldan geçen arabaların ve yokuş aşağı koşturarak inen küçük çocukların sesini dinledikten sonra gözümün önüne gelen gölge ile tepemde kimin durduğunu da anladım.
"Hayırdır kız pollyanna? Yine hangi rüyalar alemine daldın? "
Ellerimin üzerine yaslandığım için çakıl taşları batan ellerimden ağırlığımı kaldırıp gözlerimi kısarak tepemde duran arkadaşıma bakıp dilimi çıkardım. Onun o güldüğünde güneş açmışcasına parlayan yüzüne baktım. İki elimi birbirine vurarak toprak kalıntılarını temizledikten sonra hızla yerimden kalkıp yanıma bıraktığım alışveriş çantasını aldıktan sonra eve gitmemizin son adımları olan küçük yokuşu çıkmaya başladım. Yanımda sessizce yürüyen Nesrin ne düşündüğümü anlamak istercesine hafifçe eğildiğinde , siyah saçları yüzünü kapatınca , dikkatimi onda topladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapı Komşum
Ficção GeralEy kanadı kırık gül yaprağı. Hem umudum ol , hem de acım. Sonsuz dokunuşlarda ruhumu buladığım. Ansızın çıkıp geldin ya bana? Sanki ruhumu ellerinde bıraktım. ★ ★ ★ "Gözlerin " dedi. Bir süre bakımlı koca ellerini benim heyecandan titreyen bedenimde...