Duvarlara doğru uzanan sarmaşık güllerinin kaplı olduğu bahçede , üzerimde ayak bileklerime kadar uzanan beyaz dökümlü elbise ile rengarenk güllerin arasında gezinirken , elimi uzattığımda parmağımdaki koca taşlı yüzüğe şaşkınlıkla baktım.
Ben ne ara evlenmiştim ve ne ara evlenecek kadar büyümüştüm ki?
Karmakarışık aklımla şaşkınca elime bakarken , güçlü bir el benim küçük elimin üzerine kapandığında , yanımda duran adama baktım. Bir fırtınayı andıran gri gözleri ve o baktığımda bütün bedenimin alev almasına sebep olan gülümsemesini bana sunarken , kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu. Ben ürkek mavilerimi ona dikmiş olanları anlamaya çalışırken , bedenimi kollarının arasına çekip yanağıma alev gibi dudaklarını değdirdi. Gözlerimi kapatıp başımı onun kaslı göğsüne yasladım. Hâlâ neler olduğunu anlayamamamın şaşkınlığı ile bir süre öylece kaldım.
Ellerini çeneme dayayıp usulca benim ona bakmam için teşfik ettiğinde , utancımdan yanaklarımın kızardığını biliyordum.
"Utanma küçüğüm... Benim gözlerime bakarken , bakışlarını kaçırma benden. Artık benden utanmamalısın. Kocanım senin. Benimsin. "
Ellerini yüzümde gezdirip gözlerime derin derin bakarken , burnuma dolan erkeksi kokusu ile inledim.
Gözlerim karanlığa alıştığı anda kendimi derin bir zifirilikte bulduğumda , ne olduğunu anlamadan bedenimin yere çarpmasıyla kendime geldim. Popom ve belim sert zemine değdiğinde yarı kapalı gözlerle etrafıma baktığımda , kendimi odamın zemininde buldum. Hâlâ gördüğüm rüyanın şokunu üzerimden atamamışken annem hızla odanın kapısını aralayıp beni yerde gördüğünde , kahkaha atmaya başladı.
"Kız Allah canını almasın Zeliş. Küçücük kalıbınla o sesi sen mi çıkardın? Deprem oldu sandım kız. "
Annemin bu sözlerine homurdanarak yerden kalkıp yanına gittiğimde , hâlâ karnını tutmuş , göğüslerini hoplata hoplata gülüyordu. Ne vardı bu kadar gülecek bir de ben anlayabilseydim? Suratımı asıp banyoya yöneldiğimde , arkamdan konuşmasıyla yönümü ona döndüm.
"Çabuk yüzünü yıka çık , babanlar kahvaltıya bekliyor. İşi hemen bitirelim de Fahriye'ye yardıma gideceğim. Kadın tek başına yapmasın...Onca iş. "
Hâlâ uyku sersemi olsam da o adam ile ilgili bir bilgi bile dikkatimi toparlamamı sağladı. Ben uykulu gözlerle anneme bakıp konuştuğumda , o çoktan arkasını dönmüş mutfağa gidiyordu.
"Kendi yapamıyor muymuş işini? Hem fıtığım var diyorsun , hem de yandım aman diyene koşturuyorsun. Valla ben acele edemem , daha banyo yapıcam. "
Annemin sözlerimi umursamadığını bana cevap vermeye bile tenezzül etmemesinden anlamıştım. Onun bu hareketine omzumu silkip söylendim.
"Bana ne... Ne halin varsa gör. Akşama da belim diye tutturur , bütün işi bana kitlersin zaten. "
Üzerimdeki kırmızı, ufak ayıcık desenli, beyaz geceliği banyo sepetine savurup duşun altına girdiğimde , hâlâ gördüğüm rüyanın etkisiyle sersem gibiydim. Aklım öyle meşgül olmuştu ki o hödükle , bilinç altıma yerleşmişti belli ki. Duşun yanındaki demir sepetten şampuanı alıp saçlarıma sürdükten sonra o köpürürken , ben hâlâ gözlerimi kapattığım anda gözümün önüne gelen rüyamdaki o sahne ile sersemliyordum. Aceleyle duşumu alıp çıktıktan sonra üzerime siyah kot pantolonumu ve kedi baskılı tişörtümü geçirip ıslak saçlarımı havluya sardıktan sonra , mutfak masasına kurulmuş aileme günaydın diyerek yerime oturdum. İki gündür artık kusma derecesine gelen yeni kapı komşumuz ile ilgili sevimsiz sohbet de başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapı Komşum
General FictionEy kanadı kırık gül yaprağı. Hem umudum ol , hem de acım. Sonsuz dokunuşlarda ruhumu buladığım. Ansızın çıkıp geldin ya bana? Sanki ruhumu ellerinde bıraktım. ★ ★ ★ "Gözlerin " dedi. Bir süre bakımlı koca ellerini benim heyecandan titreyen bedenimde...