Ellerim başımın altında , gözlerimi tavana dikmiş akşam yaşadıklarımı düşünürken , sanki yüreğim iki parçaya bölünmüş gibiydi.
Babamın eniştemlerin ailesinin evinde bana söyledikleri gözümü karartmış istemediğim şeyler yapmama sebep olmuştu. O anı hatırladığımda acıyla gözlerimi kapattım. Bunca yıldır yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymazken , hayatta en çok istediğim şeyi yaptığım için deli gibi pişmandım.
Zeliş artık benimdi!
Ve ben bunun için kendimin bile inanamayacağı bir pişmanlıkla kavruluyordum. Onu deli gibi istediğim bir gerçekti evet ama bu şekilde değil... O tüm masumiyeti ile kendini bana teslim etmişti , ben ise bir korkak gibi ondan gerçekleri saklamış ve yüzsüzce ondan en değerli şeyini almıştım. Hem de alçakca.
Yavaş yavaş zihnim tamamen bulanıklığını kaybederken , inleyerek başımı arkaya attım.
Ben ne yapmıştım?
Daha fazla yatakta duramayacağımı anladığım için çıplak ayaklarımı sert zemine indirip ellerimden destek alarak ayağa kalktım. Pencereden dışarı baktığımda , bana gelinliği andıran karla kaplı ağaçların görüntüsü ile dün akşam yaşadıklarımı tek tek beynimde tarttım. Yılbaşı için eniştemin ailesinin evinde toplanma kararı almıştık ve bu babamın Zeliş'i bir türlü benimsemediğini bir kez daha bana açıkca göstermişti. Bizim aylardır aramızdaki bağ sanki ona bir oyun gibi geliyordu.
Her defasında onunla ilgili sözleri beni sinirlendiriyor ve Zeliş'e ne kadar büyük haksızlık yaptığımı görmemi sağlıyordu.
Yine aynı sözlerle onu eniştemin ailesinin yanında yerdiğinde , artık sabrımın son noktasına geldiğimi ona karşılık verdiğimde anladım. Bana mahalleye yapılacak dönüşüm projesinden bahsettiğinde , bu işten vazgeçmesi gerektiğini ve böyle bir dönüşüm olmayacağını söylediğimde , gözlerindeki o hırsın sebep olduğu ateşi sarhoş zihnimle bile anlamıştım.
"Senin iki günlük hevesin uğruna hayatımızın tamamını kapsayacak bu işten vazgeçeceğimi düşünüyorsan gerçekten beynin çalışmıyor demektir. " Demesi ile tüm bastırdığım öfkem su yüzüne çıkmıştı.
"Bu iş olmayacak baba. Ben yokum. Eğer sen de inatla devam edersen bütün foyanı ortaya çıkarırım. " Diye tehdit edişim beynimde yankılandığında inledim. Hayali hatırladığım bu sözler bir sarhoşun sözleri gibi dursa da gerçekti. Çünkü kararımı vermiştim. Ne olursa olsun babamın hayatımı cehenneme çevirmesine izin vermeyecektim. Buranın yıkılması demek Zeliş'i kaybetmem demekti. Onun burayı ne kadar sevdiğini ve benimle evlendiğinde bile burada yaşamak için hayaller kurduğunu biliyordum.
Ben ne mi istiyordum?
Sevdiğim kadının mutlu olmasını. Onun gözlerine baktığımda bana bakarken acı ile değil ışıl ışıl parlamasını istiyordum. Kısaca kendim için Zeliş'in mutlu olmasını istiyordum ve bunun sadece onun huzurla bana bakacağı yerde , bu mahallede iyi olacağını anlamıştım.
Yorgun bedenim acıyla kasılırken başımı arkaya attım. Bu işi biran önce halletmem gerekiyordu. Zeliş'i içine düşürdüğüm bu lanet durumdan en az yara alacağı şekilde çekip çıkarmam gerekiyordu.
Sabırsızca elimi saçıma daldırıp üzerime uzun kollu bir kazak geçirip mutfağa doğru ilerledim. Sessiz evde sadece kendi hareketlerimin sesini duyarken bile başımın ağrıdığını fark ettim. Köşedeki annemin her zaman hazır beklettiği kahve makinasının düğmesine basıp bir süre ellerimi tezgaha yaslayıp camdan dışarıya baktım.
Kahvemi hazırlayıp aynı yerde durarak bir iki yudum aldığım anda zihnimin açıldığını hissettim.
Bakışlarım yeniden arka kısımda mahallenin girişine kaydığında , gördüğüm manzara ile gözlerimi açıp kapattım. Bu manzara karşısında öyle şaşırdım ki bir an yerime çakılıp kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapı Komşum
Ficción GeneralEy kanadı kırık gül yaprağı. Hem umudum ol , hem de acım. Sonsuz dokunuşlarda ruhumu buladığım. Ansızın çıkıp geldin ya bana? Sanki ruhumu ellerinde bıraktım. ★ ★ ★ "Gözlerin " dedi. Bir süre bakımlı koca ellerini benim heyecandan titreyen bedenimde...
