17. Bölüm 《☆☆☆》Yeni Bir Hayat

10.4K 626 123
                                        

Nefesim bütün genzimi acı bir biber yemiş misali yakarken , burnumdan soluyordum. Ayaklarım sert zeminde inlerken , ne etrafımda kim olduğu ne de mahallelinin ne düşündüğü umurumdaydı. Tek derdim yanımda tıpkı benim gibi hisseden ve bütün yüz ifadesinde benim duygularımın aynısını barındıran kız arkadaşımın gördüklerinden sonra nasıl bir tepki vereceğiydi. Bir süre mahallenin tam girişindeki Gazi Bakkal diye adlandırdığımız Behzat Abinin bakkalının karşısındaki beton kare zemin üzerine oturtulmuş , demir direğin altındaki sert zemine yaslanıp gelen geçen araçlara bakarken ikimiz de sessizdik.

Gerçi bizim bu sessizliğimiz pek hayra alamet değildi ama şuan o konuyu düşünmenin zamanı değildi.

Nesrin koyu saçlarını sinirle başının diğer yanına attığında , yan yan baktım. Durum hiç iç açıcı görünmüyordu.

Beş , dört , üç , iki , bir ve gösteri başlasın...

Karşıdan sanki bütün gün onunmuş gibi yavaş yavaş önündeki tahta arabayı iten bizim mahallenin eskicisi geçerken , yanımdan hızla hareketlenen kızın ne yapmaya çalıştığına baktım. O gayet sakin tahta arabanın üzerinden kendine uzun bir demir çubuk aldığında korkmadım desem yalan olur. Çünkü ben gözüm karardığında ne kadar pisikopatsam , arkadaşımın da benden aşağı kalır yanı yoktu. Tek söz etmeden elindeki uzun gri demiri eline kavgaya hazırlanan serseriler gibi vurduğunda , kalp atışım hızlandı.

Allah'ım kaderimde can dostumun katil olduğunu görmek de vardı demek?

Saçma düşüncelerimi başımı iki yanımda sallayıp kovalarken , gerçi bu nasıl oluyordu anlayabilmiş değildim ama... İnsan iki hareketle düşüncelerinden kurtulabilir miydi ki? Bana göre klişe kitap sözlerinden biriydi işte.

Neyse Zeliş konuyu saptırma. Odaklan.

Şimdi iç sesimle kavga ettiğimi falan zannettiyseniz yanıldınız. Ne iç sesi ya. İnsan kendi kendi ile konuşuyorsa delirmiştir o kadar.

Ahh Tekin Ahh. Sonunda beni delirttin ya. Sana madalya vermezsem ben de Zeliş değilim.

Ona olan kızgınlığım benim saçmalığın dibine vurmama sebep olurken , önümden hızlı adımlarla ilerleyen kızın kolunu tutup çekiştirdim. Çünkü onu engellemezsem , büyük ihtimalle birazdan ya Önder'in ya da o Nil denen sinsi kızın beynini akıtacaktı betona.

"Ne yapıyosun kızım sen? Ne yapacaksın o elindekiyle? Hayır amacın katil olmaksa Önder yerine Nil'i öldürmeni tercih ederim. Hatta bunu yaparsan yardım ve yataklık bile yaparım sana. " O sanki ben uzaydan direk yanına düşmüşüm gibi bana tuhaf tuhaf bakarken , bakışlarından susmam gerektiğini anladım.

"Lan yemin ederim önce senin o çeneni dikmeyi düşünüyorum. Konuşmak için bunca enerjiyi nasıl buluyorsun merak ediyorum. " Sert sert söylendiğinde , sevimli bir yüz ifadesi ile gözlerimi kırpıştırdım.

"Kızım valla sen kafayı yemişsin. Hani seni tanımasam , o içerdeki kars kaşarı umurunda değil diyeceğim ama malesef tanıyorum. Benim öküz o kızın ağzına düşerken , senin ki mevlüt okumuyordu yavrum. Bilmem farkında mısın ama seninle kavga etti ,  hoppp eve onunla geldi. Understand me?  " Yüzü öfkenin en koyusu benimle konuşurken , bana hatırlattığı gerçekle yüzümü buruşturdum. Malesef haklıydı.

Oysa günümüz ne güzel başlamıştı. Beni sabah evden aldığında ilk kez başbaşa bir şeyler yapmanın heyecanı bütün benliğimi sarmalamışken , günün sonunda  üstelik ben ona bunca kırgınken yanında o kızla eve gelmesi beni darmadağın etmişti. Öfkem yeniden içimde dalgalandığında , gözlerimden ateş saçarak onların evine doğru baktım.

Kapı Komşum Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin