#Kimden Hoşlanıyorsun

27 2 1
                                    

Biraz çekingen bir şekilde

"Merhaba." dedim ve gülümsedim. Andy'e döndüğümde onun da kahkahasını engelleyenin Andrea ve Mark'ın yüzü olduğunu anladım. Mark biraz da kızgın bir sesle

"Nerede kaldınız siz? O adam yine sizi bulsaydı ne yapacaktınız?" diye sorduğunda sinirle Andrea'ya döndüm.

"Ben gelmeden başladığına inanamıyorum Andrea." dediğimde o da sinirle cevap verdi.

"Bu kadar geç kalmasaydınız ben başlamak zorunda kalmazdım. Hem nasıl olsa ilk başlarını ben anlatacaktım. Senin anlatamayacağını biliyoruz." dediğinde sinirinden hiç ödün vermemişti. Oysa sinirli olması gereken bendim. O suçlu olan taraftı.

"Saatin farkında bile değiliz. Geç kalmak istemezdik." dediğimde

"Kaçta buluştuğunuzu biliyorsun değil mi? Bizi bu kadar saat bekletecek kadar önemli olan işiniz neydi çok merak ediyorum." dediğinde Andy yanıma geldi ve

"Clara uyuyakaldı. Zor bir gün geçirdi. Üzerine gelmesenize." dediğinde Andrea susmuş bu sefer de Mark başlamıştı.

"Sen bana nasıl söylemezsin Clara." dediğinde ayağa kalkmıştı. Britney'e baktığımda yavaş bir şekilde omuz silkti. Yapabileceği bir şey yoktu ve Mark sinirliyken onu engellemeye çok çalışmazdı.

"Mark söyleyecektim ama-" dediğim sırada böldü.

"Adam seni taciz ediyor ve söylemiyorsun. Onu salmasalardı da büyük ihtimalle söylemeyecektin değil mi? Benden nasıl saklarsınız." dediğinde Andrea'ya da dönmüştü. Sanırım biz gelmeden önce kavga etmişlerdi.

"Mark gerçekten özür dilerim. Söyleyecektim ama gerçekten uygun zaman olmadı. Ayak üstü konuşulacak bir konu olmadığı için doğru zamanı bekledim."

"Clara söylediklerin sana da saçma geliyor değil mi? Bana önemli bir şey konuşmamız gerekiyor demiş olsaydın bütün işlerimi iptal ederdim. Biliyorsun. Bahane üretme bana. Lanet olsun Andrea ile işler çeviriyorsunuz, karakollara gidiyorsunuz, adam seni evinde taciz ediyor ve benim haberim yok. Yürüyüşe çıkmamış olsaydın, evdeki gölgeyi görmemiş olsaydın, Andrea'yı aramamış olsaydın başına - Ah tanrım. İnanamıyorum." demişti. Aklına en kötü ihtimalleri getiriyordu şu an. Aslında aklından geçirdikleri, bütün bunları yapmamış olsaydım gerçekleşecekti.

"Andrea yorgun olduğunu söylediği gün, buluşmaya gelmediğin gün de bir şey oldu değil mi? O olay gerçekleştiği için anlatma kararı aldın." dediğinde

"Mark gerçekten anlatacaktım. Tamam özür dilerim. Haklısın, biliyorum çoktan anlatmam gerekiyordu ama lütfen beni anla biraz. Tanrım, anlatmak o kadar zor geliyor ki. Boğazım düğümleniyor anlatamıyorum." dediğimde

"Chris'e anlatacağın yere gelip bize anlatabilirdin ama değil mi?" dediğinde aniden sinirli bir şekilde Andrea'ya döndüm. Bunu da mı anlatmıştı?

"Lanet olsun Andrea. Tam olarak hangi kısımları anlattın? Biz gelene kadar başka şeylerden konuşsanız olmuyor muydu?" dediğimde o da bana bağırmaya başladı.

"Sana iyilik de yaramıyor ulan. Sen yokken anlatmamın senin için büyük bir kolaylık olacağının farkında değil misin? Tekrar aynı şeyleri yaşamak zorunda kalmayacağının farkında değil misin?" demişti. Aslında böyle söyleyince bir bakıma iyi bir şey yaptığını anladım. Mark araya girdiğinde

"Evine girdiği geceyi ve dün seni evinde bulduktan sonra olanları anlattı. Dün ne oldu?" dediğinde biraz yumuşamıştı.

"Mark, lütfen bana ayrıntılarıyla anlattırma. Sadece artık her şeyin yolunda olduğunu bilsen yeter ve birde." dedikten sonra durdum ve çantamdan çıkardığım ıslak mendille boğazımdaki fondöteni silmeye başladım. Kızarıklık ortaya çıktıkça Mark'ın gözleri büyüdü ve daha fazla silmeme fırsat vermeden yanıma gelip boynuma dokundu ve

Çelişki ( Yeni )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin