#Williams'ın Kızı

28 2 4
                                    

 "Aslında belki tanıyorsundur. Adı Kerry." dediğinde yüzümden gülümsemem silindi ve yutkundum. Birden yüzümün değiştiğini görünce onun da yüzündeki gülümsemesi silindi.

 "Bir dakika. Hey, buna gülmen gerekiyordu. Sorun ne?" dediğinde

 "Kerry mi?" diye sordum. Kerry diye biri yoktu.

"Hey, bir saniye. Senin ikinci adın Kerry değil miydi?" diye sorduğunda keskin ve net bir şekilde cevapladım.

"Hayır." kaşlarını kaldırdı ve

"Ah, niyeyse öyle hatırlıyorum. Boşversene, akşama ne giyeceğini düşündün mü sen?" diye sordu. Kesinlikle konuyu değiştiremiyordu. Söyleyecek başka bir şey aklına gelmemiş miydi? Omuz silktim ve

"Eve gidince bir şeyler bulurum üzerime." dedim ve o sırada kapı açıldı ve içeriye doktor girdi. Ah kimdi? De Luca mıydı? Ayak ucumda dikildi ve elindeki dosyayı kapatıp gülümseyerek bana baktı.

"Size iyi haberlerim var Bayan Williams. Tahlillerinizin sonuçları geldi ve tansiyonunuzun bu denli düşmesinin herhangi bir hastalığın belirtisi olmadığını gördük. İşlemleri hallettikten sonra çıkabilirsiniz. Geçmiş olsun." dedi ve tekrar gülümsedikten sonra çıktı. Andrea da ayaklandığında ona döndüm.

"O zaman ben işlemleri halledip geliyorum. Sana da bir hemşire çağırırım." dediğinde başımı salladım ve oda odadan çıktı. Bir kaç dakika sonra hemşire geldiğinde kolumdaki serumu ve iğneyi çıkardı ve geçmiş olsun dileyerek çıktı. Bende yataktan kalktım ve dolanıp komidinden telefonumu aldım. Telefonumu cebime koyduktan sonra çekmecedeki Chris'in ve benim arabamın anahtarlarını alıp çekmeceyi kapattım. Mesaj geldiğinde telefonumu cebimden çıkardım ve mesaja baktım. Britney atmıştı.

"İyi misin bebeğim? Neden beni aramadın? Chris yerine ben olsaydım her şey daha kolay olurdu."

"İyiyim Britney. Teşekkür ederim. Zaten şimdi hastaneden çıkıyorum. Mark'a da söylersin." yazdım ve gönderdim. Tekrar cebime koyduğum sırada Andrea odaya girdi ve

"Gidelim mi hazırsan?" diye sordu. Başımı salladım ve onun arkasından kapıya yöneldim. Tekrar mesaj geldiğinde telefonumu çıkardım ve mesaja baktım.

"Andrea yanında mı?" diye sormuştu Britney, ama bunu büyük ihtimalle Mark sordurmuştu. Andrea'nın arkasından telefona bakarak yürürken

"Evet, yanımda. Eve gidiyoruz." yazıp gönderdim ve Andrea'ya çarptım.

"Hey, önüne baksana. Düşüp kalacaksın. Başın falan dönmüyor değil mi?" dediğinde başımı iki yana salladım.

"Hayır, dönmüyor. İyiyim ben." dedikten sonra telefonu cebime koydum. Daha sonra t-shirtümü tekrar fark ettim.

"Ah, t-shirtümün haline bak. Her tarafı kan olmuş. Gören yaralandım sanacak." dedim ve onunla beraber yürümeye başladım. Kolunu kıvırıp bana uzattıktan sonra konuşmaya başladı ve bende o sırada koluna girdim.

"Serumu çıkartıp kendini öne atmasaydın böyle olmazdı ama neyse." dediğinde gözlerimi devirdim ve ona dönüp

"Mark'ı durdurmanı istediğimde durdursaydın-" dediğim sıradan kapıdan çıktık ve içerisi karanlık olmamasına rağmen güneş ışığı gözlerimi acıttı. Boşta olan elimi gözlerime siper ettiğimde Andrea bana döndü ve 

"Arabada güneş gözlüğü var. Arabam hemen şurada." dedi ve açık otoparkı gösterdi. Yürümeyi bıraktım ve Andrea'nın kolundan çıkmadan ona döndüm.

"Aslında ben Chris'in arabasını almayı düşünüyordum. Arabasını burada bırakmasını ben söyledim. Yani uykusuzdu ve-" 

"Bugün evde olmayacaksın ki. Ne zaman almaya gelecek. Sen ayağına götürmeyeceksin herhalde."

Çelişki ( Yeni )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin