#Andy

31 2 0
                                    

Arabaya bindiğimizde gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Andrea arabayı çalıştırdı ve evden uzaklaştık. Bir kaç saniye sonra aynı anda birbirimize bakınca ikimizde kahkaha atmaya başladık. 

"Eşim gibisin aynı kızım. O yüzden ben seni sevdim. Sen gelir Andrea'nın arkasını toplarsan olur bu iş." dedi Bay Weber'ın sesine benzer bir sesle. Bunu duyunca kahkaha atmaya devam ettim ve kahkahalarımın arasından

"Evlenmeyin demiyorum ama anne babalarınıza dikkat edin çocuklar." dedim sesimi kalınlaştırarak. Andrea'nın kahkahalarını çalan telefonum durdurdu.

Britney arıyordu. 

"Efendim?" diye telefonu açtığımda Britney'in sesini duymayı bekliyordum ama Mark cevap vermişti.

"Nerdesin Clara? Andrea ile mi berabersin?" diye sordu.

"Evet. Ne oldu Mark? Neden Britney'den arıyorsun?"  

"Telefonumu bulamıyorum. Sen onu boşver de neredesin onu söyle."

"Andrea'nın arabasında."

"Nereye gidiyorsunuz?"

"Bilmiyorum Mark. Konuşmadık. Ne olduğunu söyle artık. Ne çok uzattın." 

"Britney ile Starbucks'tayız. Sizin eve yakın olanda. Gelsenize." dediğinde iptal etmek istiyordum. Kendime bahane arıyordum. Şimdi bir sürü soru soracaktı.

"Andrea'ya söyler haber veririm bebeğim. Görüşürüz." dedikten sonra bir şey söylemesine fırsat bırakmadan telefonu kapattım. Buna sinir oluyordu ama kapatmasaydım da çok uzatacaktı. Andrea'nın bana baktığını görünce

"Ne yapacağız şimdi?"

"Bilmem. Ne yapmak istersin?" 

"Mark bizim eve yakın olan Starbucksta olduklarını söyledi ve bizi çağırdı." 

"Gitmek istemiyormuşsun gibi." diye sorduğunda başımı salladım ve

"Evet. Çok istemiyorum aslında." 

"İstersen seni oraya bırakırım ama ben babamla buluşmaya gideceğim. Biliyorsun şu ev işi." 

"Bilemiyorum. Aslında beni spor salonuna bıraksan iyi olur. Tabi yolunun üzeri değilse taksiye binebilirim." dedim. 

"Seninle aynı spor salonuna kayıtlıydık değil mi?" diye sordu. Sadece başımı sallayarak onayladım. 

"Tamam ben bırakırım. Akşam ne yapacaksın peki? Birlikte bir gece klubüne gideceğimiz hakkında konuşmuştuk ya." dedi. Omuz silktim ve 

"Bilmem. Çok yorgun olmazsam gelebilirim. Sonuçta o kadar gürültünün içinde beni sorguya çekemez."

"Tamam o zaman akşam konuşuruz. Mark almaya gelir seni."

"Ah hayır. Mark'la gitmem. Taksi tutarım. Bir süre ondan kaçsam iyi olacak. Hiç uğraşamam."

"Tamam belki ben alırım." dediğinde yine sadece başımı sallayarak onayladım ve yüzüme bakmasa bile onayladığımı anladı. Birlikte vakit geçirmeye başlayalı çok az bir zaman olmuştu ama ben sanki uzun zamandır arkadaşmışız gibi hissediyordum.

Çok geçmeden spor salonuna gelmişti. Teşekkür edip arabadan indim ve spor salonuna girdikten sonra çantamdan cüzdanımı çıkarıp kartı aramaya başladım. Kartı cüzdanımda bulamayınca dışarı çıktım ve yürümeye başladım. Hava normal sıcaklığın altındaydı ve buna çok sevinmiştim. Buradaki sıcaklığa bir türlü alışamamıştım. Etrafı inceliyordum. Daha önce hiç yapmadığım bir şekilde. Ayrıntılarıyla. Etraftaki insanları izliyordum, tepkilerini izliyordum. Bazılarının yüzündeki huzuru, bazılarındaki gerginliği görebiliyordum. Kulaklarımı açmıştım. Daha önce hiç açmadığım kadar. Çocuğunu çok şeker yediğine inandırmaya çalışan bir annenin, para sıkıntısı çeken bir çiftin,el ele tutuşmuş oyun oynayan çocukların, randevusuna geç kalan bir adamın sesleri etrafımı sarmıştı. Birbirine güzel sözler söyleyen çiftlerin yüzümü gülümsetmesinin varlığı gibi, ağlayarak telefonda konuşan bir kızın içimde bir burukluk bıraktığı da olmuştu. 

Çelişki ( Yeni )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin