#Andy2

31 2 0
                                    

Andy telefonu bir iki çalıştan sonra açtı. Tekrar burnumu çektim ve 

"Buluşabilir miyiz?" diye sordum. 

"Ağlıyor musun?" diye sorduğunda istemsizce tekrar burnumu çektim ve sesim titredi.

  "Andy, lanet olsun. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Öyle arada kaldım ki." dedim. Hiçbir şey anlamayacağını biliyordum ama söylemek istediğim şeyler buydu. Her şeyi ifade eden tek cümle buydu. Öyle arada kaldım ki. Chris'i affetmeli miydim, affetmemeli miydim? Andrea ile bu kadar yakınlaşmışken Chris hakkında düşündüklerim ne olacaktı? Affedersem ve yine aynı şey olursa ne olacaktı? Bu sefer toparlanamazdım. Sürekli kendime kızardım. 

  "Clara, sakin ol. Nereye geleyim bebeğim?" dediğinde gülümsemeden edemedim. Buruk bir gülümsemeydi. İlk defa yakınlık bildiren bir kelime kullanmıştı. Bebeğim. Andy'i seviyordum. Onunla yakın arkadaş olmak istiyordum. 

 "Bilmiyorum. Ben şimdi sahildeyim."

 "Bir kafeye falan oturup konum atmaya ne dersin? Oturur konuşuruz." dediğinde telaşlanmış gibi bir hali vardı ama sakin kalmaya çalıştığını anlamıştım. 

  "Tamam olur. Bekliyorum." dedim ve kapatmadan önce 

  "Clara, dünkü olayla bir alakası yok değil mi?" diye sorduğunda neden bu kadar çok endişelendiğini anladım. 

"Hayır, merak etme ben iyiyim. Sadece biraz moralim bozuldu." dediğimde biraz daha rahatladı ve

"Tamam o zaman çıkıyorum ben. Görüşürüz." dediğinde 

"Andy-" diyerek onu durdurdum.

"Efendim?"

 "Teşekkür ederim." dediğimde gülümsemiştim

 "Önemli değil. Çok uzatma da konum at. Geliyorum hemen." dediğinde güldüm ve 

  "Tamam." dedikten sonra  telefonu kapattım. En yakın kafeye girdim ve köşedeki masalardan birine oturup konum attım. Garson geldiğinde 

"Soğuk su alabilir miyim?" diye sordum. 

"Peki efendim, başka bir isteğiniz var mı?"

"Hayır, teşekkürler." dedikten sonra Andy'i beklemeye başladım. Yaptığım her saniye gözümün önüne geliyordu. Ne diye izin vermiştim ki? Umutlanacaktı şimdi. Belki ben de umutlanacaktım. Bir insan değişir miydi? Ya da gerçekten söylediği gibi pişman mıydı? Belki de hiçbir şey olmamıştı ama sarhoş olduğu için hatırlamıyordu. 

 Hayır. Kendimi kandıramazdım. Bahaneler üretemezdim. Chris benim için tamamen bitmiş bir şeydi. Bugün zayıf bir anıma denk geldiği için bu olay yaşanmıştı. Çok yardım ettiği için kendimi borçlu hissettiğim için belki de. 

Birden kendimi mesaj yazarken bulmuştum. Alıcı ise Chris.

"Özür dilerim. Olmaması gerekiyordu. Bir daha görüşmeyeceğiz. Biliyorsun umarım." yazıp göndermiştim bile. Çok mu ağır olmuştu. 'Bir daha asla görüşmeyeceğiz. Bugün sana sarıldım ama umutlanma. Umutlandıysan bile vazgeç. Seni istemiyorum. ' der gibi mi olmuştu.

 Hayır. Ağır falan değildi. Yapmam gerekeni yapmıştım. Asıl bu mesajı atmasam daha kötü olabilirdi. Belki de bütün gün bunu düşünür daha çok umutlanırdı. Belki de görüşeceğimizi sanar, bana yakın olmaya çalışırdı. Bu mesajı atarak umutlanmasını engellemiş olacaktım. Kesinlikle bu mesajı atarak iyi bir şey yapmıştım. 

  Hayır. İyi hiçbir şey yapmamıştım. En başından beri hata yapıp durmuştum. Mesajı atarak iyi bir şey yaptığımı düşünmeye çalışıyordum sadece. Oysa ki en başından beri yanlış yapıyordum. Sarılmayacaktım. Gardımı düşürmeyecektim. Sarılsa bile yanlış olduğunu söyleyip ayrılmam gerekirdi. Ben ise ne yapmıştım. Ayrılmam gerekirken sarılmasına izin vermeyi bırak birde üstelik sımsıkı ona sarılmıştım. Hiç bırakmak istemiyormuş gibi. 

Çelişki ( Yeni )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin