Drunk in love / Stony AU (Tamamlandı)

-1-

Gözlerini dikmiş beyaz tavana bakıyordu. Az önce yanında yatan afeti becermişdi ve o uyanmadan yanından gitmesi gerekiyordu ama bu sefer gidememişti. Yanında yatan afetin adını bile bilmiyordu. Ama ona çok benziyordu. Sarı saçları mavi gözleri aynı onun gibi bakıyordu.

Lisenin bitmesinden bu yana 10 yıl geçmişti. Sırf, o kaslı bedenini görmek ve geceleri hayal edebilmek için baseball takımına katılmıştı. Hiç sevmezdi oysa ki spor yapmayı. O bir bilim adamıydı. Liselilerin tabiri ile inekti. Ve o kaslı yakışıklının ona bakması imkansızdı. Biseksüel olduğunu o zaman anlamıştı. İlk başlarda çok inkar etse de artık kabullenmişti.

^^^^^^^^

Sarışın adam ise yine onu düşlüyordu. Lise de o aşık olup her türlü beladan koruduğu adamı. Kendi kendine lanet etti. En yakın arkadaşının ona seslenmesi ile hayallerinden sıyrıldı.

''Hey! Steve neden somurtuyorsun? Yine mi aşka geldin? Kalk dostum, seni bir bara götüreyim. Bir kaç yakışıklı seni mutlu eder. Ama dur bir dakika, sen bay bakirsin o özel kişiyi bekliyorsun.''

''Ah... Lütfen Buck tekrar başlamayalım. O kişinin kim olduğunu ikimizde çok iyi biliyoruz ama imkansız bir şey. En son karşılaşmamızda ne olmuştu biliyorsun tekrar karşısına çıkamam. O artık ünlü biri ve benimle ilgilenmeyeceği açık. Her hafta başka bir kadın ile birlikte.''

''Üzgünüm Steve, gerçekten. Ama şansını denemelisin. Seni her zaman destekleyeceğimi biliyorsun. Lanet olası Stark yüzünden bu halde olmandan hoşlanmıyorum. Hadi hazırlan da biraz gezelim. Kutsal Cumartesi.'' dedi ve kahkahasını atarak sarışın adamın odasından çıktı.

Arkadaşı haklıydı. Aşktan sarhoş olmak ve o günkü gibi onu öpmek istiyordu. Dar kesim lacivert t-shirt giydi.

Vücuduna yapışan t-shirt ile en yakın arkadaşının yanına gitti. Bir bara gitmek için motosikletlerine bindiler. Bucky önde, Steve arkada ilerliyordu. Şık bir barın önünde durup içeri girdiler. Tam içeri girerken o tanıdık keskin kahve kokusu burnuna doldu. Başını kokunun geldiği yöne çevirdi ve bir de ne görsün. 10 sene önce gönlünü kaptırdığı o esmer adam karşısındaydı. O kusursuz yüz hatlarını hala ezbere bilse de yılların getirdiği çizgileri vardı. Tony onu görmeden Bucky'nin kolundan tutup bara doğru yürüdü. Şaşkın bir ifade ile ''Buck, o burada...'' dedi.

'' Ciddi olamazsın! Hemen yanına git ve konuş özlemiş olmalısın.''

''Saçmalama Bucky!'' Mavi gözlü adam haykırmıştı resmen.

O sırada esmer adam gözlerini yeni avının üzerine dikmişti. Arkası dönük olan sarışın bay kaslı popoya bakıyordu. Bu vücut hatları o kadar tanıdık geliyordu ki, ellerini kısa sakalları arasında gezdirmesine ve alt dudağını yalamasına neden oluyordu. (medya) Bara doğru yaklaştıkça adamın muazzam parfümü burnuna doluyordu. Bu koku öylesine tanıdıktı ki kalbinin hızlanmasına neden oluyordu. Yoksa delirmiş miydi? Bu Steve olamazdı değil mi? Adam ona dönüp mavi gözlerini dikmişti. Gökyüzüne bakıyordu sanki kalbi duracakmış gibi olmuştu.

''Rogers!? Bu sen misin?'' ilk cümleyi o söylemişti. Mecburdu, karşısında ki yakışıklının dili tutulmuş ve bembeyaz olmuştu.

''Aman Tanrım. Stark, böyle yerlerde takıldığını bilmiyordum. Homofobik olduğunu zannediyordum.'' Evet Tony gay barlarda takılmazdı ama bu gün o özlemini çektiği şeyi bulacakmış gibi hissediyordu. Ve görünüşe göre bulmuştu.Tony kendini tutamadı ve sarışın kaslı adama sımsıkı sarıldı. Ahududu nane karışımı kokusunu özlemişti. Sarışın adamın gözleri dolmuştu. Arkadaşına gideceğini söylemek için arkasını dönse de Bucky'nin genç bir çocuğu kucaklayıp bar tezgahına oturtmuştu. Ona daha sonra mesaj atabilirdi ne de olsa. Steve eskiden onu reddeden ve şimdi gözleri yerde olan esmer adama baktı. Elini kaldırıp omuzuna iki kez vurdu.

''Ben de öyle tahmin etmiştim. Yanlış yerdesin Stark kendine bir çift hatun bul. Zaten hep bunu yaparsın.'' gözleri dolan sarışın arkasını döndü ve çıkışa yürüdü askıdaki deri ceketini alıp motoruna bindiği gibi gazı kökledi. Ardında bir çift dolmuş çikolata rengi gözler bırakmıştı.

Selam bu benim ilk Stony hikayem umarım beğenirsiniz. (: -derya