Tony hala sinirle haberlere bakıyordu. Lanet olası paparazziler yine onu takip etmiş ve motorda Steve sarılırken resimlerini çekmişti hatta Dede Rogers'ın evini bile çekmişlerdi Steve'in saçlarını okşarken ona sarılıp uyurken çekilmiş fotoğrafları vardı. Steve'in gitmesinden korkuyordu.
Uzun zamandır ilk defa bu denli huzurlu uyumuştu. Steve'in bu habere fazla tepki vermeyeceğini biliyordu. Çünkü onu tanıyan herkes onun eşcinsel olduğunu biliyordu. Ve bunun sebebi ise Tony olmuştu. Onları sarılırken görmüşlerdi bir gün. Daha o zaman lisedeydiler. Ve Tony dalga konusu olmaktan yeni yeni kurtulmuştu. Ne tesadüftür ki Steve popüler çocuklarla takılmaya başladıktan sonra Tony eziyetlerden kurtulmuştu.
Bunun olmasını Steve sağlamış gibi görünüyordu. Açıkçası gökyüzü gözlü adamı çok özlemişti. Oturduğu yerden kalktı ve mutfağa gitti ev sanki yıllardır hiç kullanılmamıştı. Sonra Tony kendi kendine söylendi ve hatırladı. Dedesini lisedeyken kaybetmişti.
O zamandan beri de şehirde ki dairede Bucky ile beraber yaşıyordu. Ama Tony, Bucky ile yaşadığını bilmiyordu. Tony'nin yanında olması gereken zamanda Bucky vardı. Onsuz bir hayat düşünemiyordu.
Steve huzurlu uykusundan kız kardeşi için özel olarak ayarladığı zil sesi ile uyandı.
"Stevie haberleri gördüm. Tekrar seni rezil etmiş eğer çok kötü isen yanına gelebilirim."
"Ne haberinden bahsediyorsun Nat?"
"Tony ve sen. Onun seni öpmesine nasıl izin verirsin? Dedemin kaydettiğimiz zaman bir kere olsun seni ziyarete gelmedi. Bucky ve ben vardık yanında. Mantıklı birisin Stevie. Sabah senin yanında uyanmadı ve şuan evde bile değildir amacı yine aynı." Nat hiç bir zaman haksız çıkmazdı. Steve kardeşine teşekkür etti ve odaya baktı.
Tony'nin kıyafetleri dün gece ki yerde durmuyordu. Alt kata baktı ve onu bulamadı. Bu sefer Natasha'nın haklı olmamasını isterdi. Üst kata geri çıktı ve soğuk bir duş aldı en fazla 5 dakikasını almıştı. Belinde havlu ile dedesinin eski odasına yürüdü. Eşyalara hiç dokunulmamıştı.
Dolaptan kareli mavi bir gömlek pantolon alıp odasına döndü. Tam havluyu çıkarmış iç çamaşırını giyecekti ki Tony odaya elinde poşetler ve örtüyle girdi.
Steve'i çıplak gören Tony hızla arkasını döndü. "Uyuyorsun sanmıştım."
Sarışın adam şok içerisindeydi. Natasha ilk defa yanılmıştı. "Gittin sanıyordum."
"Gitmiştim ama arka bahçede yemek yiyebilmek için bir şeyler almaya. Eve yıllardır kimse gelmemiş."
"Haklısın Stark. Artık daha sık geleceğim. Arkanı dönmene gerek kalmadı hadi aşağıya inelim."
Birlikte aşağıya indiler. Arka bahçeye yürüdüler. Yere örtüyü serdiler. Steve hala haberlere bakmamıştı. Cesareti yoktu acaba Tony nasıl rezil olmuştu. Bunu düşünmeden edemiyordu. O daldığı düşüncelerden ayrılmasını sağlayan kahve kokulu adama baktı. Yediği reçeli çenesine damlatmıştı. Steve parmağını yaladı ve baş parmağı ile temizledi.
Tony'nin kalbi hızlanmıştı. Ama tekrar aynı soruyu yöneltti.
"Ne düşünüyorsun?""Bir şeyler düşündüğümü nerden çıkardın?"
"Seni tanıyorum. Kaşlarını çatmıştın."
Lanet olsun aradan 10 senede 30 senede geçse de onu tanıyacaktı. Sadece o değil ikisi de birbirlerini tanıyacaklardı. "Çok mu rezil oldun? Benimle görüldüğün için üzgünüm."
"Ne söylüyorsun sen Steve? Hayatımın en güzel gecesi ve gününü geçiriyorum. Yaptıkları tek şey ikimizin fotoğraflarını çekmek ve yayımlamak. Zaten 3-4 tanesini çok beğendim onları bastırıp odama asıcam." Dedi ve sırıtmaya başladı. Sarışın adam garip garip yanında ki adama bakıyordu. "Öyle bakma Stevie. Seni özledim. Bu arada özür dilerim."
Stevie şok üzerine şok yaşıyordu. Yaşayan hiç bir insan Tony Stark'ı böyle görmemişti. "Ne için Stark?"
"Dedenin cenazesine gelipte seni teselli etmediğim için. İnsanlara oyuncak olmaktan korkup seni rezil ettiğim için. Bunca zaman yalnız bıraktığım için." Tony'nin gözleri kızarmıştı. Ne diyeceğini beklemiyordu mavi gözlü adam.
"Senin için sakladığım bir şey var. Dedem seninle barıştığımız zaman bunu okumamızı istedi. Sensiz okumak istedim geleceğini düşünmemiştim ama kilidi açamadım. Sanırım birlikte kafa yormalıyız." Tony kafa salladı ve Steve'in elinden destek alarak ayağa kalktı. Üst kata dede Rogers'ın odasına gittiler. Steve kilitli sandığı getirdi. Tony bir anda hatırladı. Dede Rogers, Tony'e anahtarın yerini söylemişti. Duvarlara baktı. "İkisinin fotoğrafı nerede? Dedemle dedenin."
Çerçeveyi açtılar ve içinde anahtar vardı sandığa baktılar. İçinde minik ama değeri kocaman iki yüzük vardı. Bunlar iki yaşlı adamın yüzükleriydi. Ve dede Rogers'in el yazısı ile yazılmış bir not vardı.
Sevgili Anthony ve Grant,
Eğer bunu okuyorsanız barıştığınız ve benim öldüğüm anlamına geliyor. Artık bazı gerçekleri öğrenmenizin zamanı geldi. Tony'nin dedesi ve ben çocukluk arkadaşıydık ama aynı zamanda da birbirimize aşıktık. İnsanlar ne der diye düşünmekten birbirimize zaman ayıramadık. Ama bunun en güzel tarafı sizlere sahip olduk. Görüyorum sizde biz gibisiniz seviyorsunuz. Yüzükleri alın ve takın birbirimizi hiç bırakmayın. Sizden son isteğim budur.
İkisi de çok duygulanmıştı. Yüzüklere baktılar. Ama ne Tony dedesinin yüzüğünü takabildi ne de Steve takabildi. Çünkü ya büyük ya da küçüktü. Ama şöyle bir olay vardı, Tony dede Rogers'in yüzüğünü Steve'de büyükbaba Stark'ın yüzüğünü taktı şimdi birbirlerini tamamlamışlardı. Ve o gün dile getirmeseler bile birbirlerine bağlılık sözü verdiler.
Sarışın adam kahverenginin en güzel tonuna aşkla bakıyordu. "Madem artık bağlılığımız var senin için sakladığım bir şey daha var benimle gel." dedi ve elini uzattı. Steve kendini fazla cüretkar hissediyordu.
Bucky haklıydı. Bekaretini sonsuza kadar saklayamazdı.
Bir bölümün daha sonuna geldik. Şuan metrodayım ve eve dönüyorum smut olursa evdeyken yazabilirim :) burda tam odaklanamadım. Yorumlarını hiç eksik etmeyen 3 kişiye teşekkür ediyorum sukitapsevenkiz WadesChimichanga ve BerranurSever2 destek için teşekkür ederim.
Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin. :** -derya
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Drunk in love / Stony AU (Tamamlandı)
FanficYolları tekrar kesişecek miydi? Sarışın adam, o çikolata renkli gözleri nasıl görmezden gelirdi? Tekrar karşılaştıklarına inanamıyordu. Mutlu bir geleceğin onları beklediğini bilmiyorlardı. Tek bildikleri birbirlerini istiyorlar. Love is Love "İçi...